Para sıkıntısı çeken ve otel temizliği yapan Jungkook o gece olduğu otele saldırı yapılacağından habersizdi. Kore'nin en büyük mafyalarından biri olan Kim Taehyung, Kim Namjoon'un oteline baskın yapmaya karar verir. Hayatının aşkıyla karşılaşacağını...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
$
Ela gözlü adamın sesini duymamız ile yanımdaki iki bedenle giriş kapısında duran Taehyung'a baktık. Kıvırcık saçlı kadın Taehyung'un önünde eğilerek konuştu. "Efendim bu beyefendi rezervasyon yaptırmadığı için içeriye alamadığımızı söylememe rağmen ısrarla girmeye çalıştı" dediğine göz devirdim.
Taehyung koluma uzanarak beni kendi tarafına çekti. Bu ani hareketi yüzünden karşı bile çıkamadım. Benden on kat büyük olan güvenliğe döndü çattığı kaşlarıyla. "Sen böyle her müşteriyi dışarıya mı çekiştiriyorsun?" Adam her ne kadar işini yapmaya çalışsa da sırf benimle uğraşmamak için dışarıya çekiştirmesi doğru değildi.
Başını yere eğmiş adam titreyen sesiyle konuştu. "Üzgünüm efendim" Taehyung bana doğru dönerek bileğimi ellerinin arasına aldı. Güvenlik bileğimi sertçe çekiştirdiği için kızarmıştı. Ayrıca tenim beyaz olduğu için en ufak şeyde bile kızarabiliyordu.
Sinirle nefes verip arkamızda ki iki korumasına karşın konuştu. "Şunu halledin" dediğini hiç anlamadığım için arkamı dönerek takım elbiseli iri adamlara baktım. Taehyung'un dediğine başlarını olumlu anlamda sallayarak önümdeki güvenliğin yanına doğru adımladılar. İkisi de adamın koluna girerek dışarıya doğru çekiştirmeye başladı.
Ellerinin arasındaki bileğimi kendime doğru çekerek çatık kaşlarım ile konuştum. "Ne yapıyorsun? Neden adamı çıkardınız? Azarlaman yeterliydi" kabanına soktuğu elini çıkararak alnımda ki saç tutamını kulağımın arkasına yerleştirdi. "Bu hayatta en çok neyi sevmem biliyor musun?"
Başımı iki yana salladım. "Bana emir verilmesini sevmem" bana doğru bir adım daha atarak bileğimi tekrar elleri arasına alarak diğer korumasının kendisine uzattığı kremin kapağını açıp bileğime sürmeye başladı. "Ama garip bir şekilde senin bana emir vermen hoşuma gitti." Büzdüğü dudaklarıyla irisleri bana döndü. "Böyle daha seksi oluyorsun"
Seksi? Ben mi? Çevremdeki herkes tatlı olmamla ilgili konuşurken bu adamın beni seksi bulması garipti. Bileğime krem sürmeye devam ederken konuşmaya devam etti. "Burada ne işin var?" Ona burada Jimin'in çalıştığını söylemeye niyetim yoktu. Anladığım kadarıyla bu restoranın sahibiydi. Boğazımı temizleyerek konuştum. "Yemek yemeye geldim"
İnanmamış olacak ki sırıtarak sürmeye devam etti. "O zaman niye rezervasyonun yoktu?" Düşünme namına bir kaç saniye bekleyip konuştum. "Unuttum" kremin kapağını sürerek diğer bileğime uzanarak kızarmış mı diye kontrol etti. "Hiç inandırıcı değilsin Jeon"
"Sana kendimi inandırmak zorunda değilim. İster inan ister inanma umrumda değil" bileğimi kendime çekerek sinir barındıran sesimle konuştum. Nerede olsam orada bitiyordu bu adam. Onun restoranı olduğunu bilsem hiç düşünmeden Jimin'e gitmemesini söylerdim. Bu adam tehlikeli biriydi ve bana takmış durumdaydı. Jimin'e de zarar verebilirdi ve bunu istemiyordum.
