Bölüm 41 | Doğruluk

29.1K 1.6K 551
                                    

Selamlar, yine uzun bir bölüm sizi bekliyor.

Bölüm sonu lütfen yazdığım notu okuyun, iyi okumalar.

🕊


Aile bağı çok önemliydi. İçinde sevdiğin insan çoğaldıkça, çok daha önemli.

Benim o ailede annem ve babam dışında en çok sevdiğim kim vardı ki? Hangisi için onları da çok severim diyebilirdim?

Aksu yengemi severdim; fakat şimdi düşününce aylardır yeni tanıdığım Asuman teyzeye olan sevgim daha fazlaydı. Üstelik Aksu yenge, Emine'den sonra ona olan sevgimden de bir tutam çalarak daha çok azalmasını sağlamıştı.

Artık kabul etmeliydim. Ne ben o aileye kendimi yakın hissetmiştim, ne de onlar bana bunu hissettirmişti. Çocukluğumda dahi kırk yılın başı gittiğimde hep suratları asık olurdu. Üstelik o zamanlar onlara saygı da duyardım; fakat sevmiyorlardı işte.

Şimdi de çok şaşırmamam gereken insanın hareketine şahit olmuştum.

Celil.

Yaptığım her şeyi bunca sene kıskanan adam.

Öyle ki, peşime birini takıp hayatımı zehir etmek isteyecek kadar da nefret dolu.

"Bak bir kez daha söylüyorum. Asla, ama asla bugün yakayı ele verdiğini o adama söylemeyeceksin. Yoksa iki elim de o yakanda olur."

Yağız, belki de onuncu kez aynı cümleyi kuruyordu. Yüzü gözü patlamış adam, başını aynı sakinlikle sallayarak kendini tekrarladı ve, "Asla söylemeyeceğim, abi." dedi. Yağız, dudaklarını tatsızca ıslatıp koltukta oturan adamın önünde volta atmayı bıraktı ve bana baktı.

"Ne yapacaksın?"

Göz ucuyla adamın suratına baktım. Elini kucağına koymuş, ağzımdan çıkacak kelimeye göre yön verecekti hayatına.

"Asıl meselem Celil." deyip kollarımı göğsümün üstünde doladım. "Gitsin." Başımla henüz yeni tanıdığımız adamı işaret ettim. Öyle ki adını bile bilmiyordum.

"Gidip öterse?"

"Abi vallahi anlatmayacağım." Yağız, ona kulak asmadı.

"Ona anlayacağı dilde gayet iyi uyardın," dedim. Adam hızla başını salladı. "Bu adam sadece aracı. Baksana, yazacağı mesaja kadar benim pislik kuzenim karar vermiş." Yağız, bir elini beline koyarken öteki elini saçlarına daldırdı. Eli saçlarından kayarak ensesini buldu, ovalamaya başladı. "Git hadi," deyip adama baktım. Gözleri parladı. "Bir daha da seni gözüm görmesin."

Adam oturduğu koltuktan hızla ayağa kalktı.

"Çok sağ olun! Yemin ederim karşınıza hiç çıkmayacağım!"

"Tamam, tamam. Git hadi." dedi, Yağız benim aksime çok daha sert bir sesle.

Adam yutkunarak yavaş yavaş odanın çıkışına doğru hareket etti. Ardından adımlarını hızlandırarak koşar adım evden çıktığında nefes verip göğsümdeki bir kolumu kaldırarak başımı ovalamaya başladım.

"Celil'e söylemesin falan dedik; ama bu Celil'in yanına kâr mı kalacak?" Elini birini yumruk yaptı ve ve diğer elinin avucuna vurdu. "Şimdi İstanbul'da olsaydı yapışırdım yakasına itin."

Yağız'ın öfkesini görmezden geldim. Bu Celil'in asla yanına kalmayacaktı, kalmasına izin vermeyecektim. İyi bir şeyler düşünmem gerekiyordu. Celil'i püskürtebileceğim çok iyi bir şey.

MEVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin