Bölüm 42 | Sabırsızlandıran Haz

42.8K 1.6K 613
                                    

Derin bir uykudan bağımı kopardığımda tavanla yüzleşti gözlerim. Birkaç kez kırpıştırdıktan sonra tavandaki bakışlarım pencereye doğru kaydı. Odaya sızan ışık, havanın henüz yeni aydınlandığını gösteriyordu. Bu kez pencereden gözlerimi çekip hemen yanıma baktım. Boştu. Yağız, Asuman teyzenin korkusundan dolayı erken kaçmış olmalıydı.

Bu beni bir miktar gülümsetirken yatakta gerile gerile doğruldum ve oturur vaziyete geldim. Gözlerim odada gezindi birkaç saniye. Uykudan arınan zihnime hemen dün gece olanlar doldu. Yağız'a anlatışım, onun bana asla ön yargılı olmadan sımsıkı sarıp sarmalaması.

İç çektim derince. "Gerçekten doğru adamı buldun, Meva." diye fısıldadım kendime. Bir insana her gün daha fazla aşık olmak mümkün müydü?

Ben, ona her gün aşık oluyordum.

Kafamdaki düşünceleri bir köşeye bıraktığımda daha fazla uyuyamayacağımı anladım. Yatağın yanındaki komodinin üzerinde duran saate baktım.

"Bayağı erken kalkmışım." Kendi kendime mırıldanarak üzerimdeki yorganı köşeye attım ve yataktan aşağıya indim. Oyalanmadan üstümdeki tişörtü, kıyafetlerimle değiştirdim. Saçlarımı düzgünce toplayarak odadan çıktım. Yüzümü yıkadıktan sonra biraz bahçede oturabilirdim. Daha sonra da hepsi için güzel bir kahvaltı hazırlardım.

Bunu düşünerek banyoda işlerimi hallettim. Her odanın kapısı kapalıydı ve bu uyuduklarını gösteriyordu. Bu yüzden sessiz olmaya gayret ederek evin dış kapısını olabildiğince gürültü açmamaya çalıştım. Kapıyı araladığımda bedenimin yarısını dışarıya attım; fakat gördüğüm silüetle bir an duraksadım. Hilal uyanmış, divanda kolları göğsünde oturuyordu. Dışarıya çıkıp kapıyı kapattığımda birinin geldiğini fark ederek benim olduğum yere döndü bakışları.

Yanına doğru adımladığımda morarmış göz altlarıyla yüzleştim. "Hilal?"

Derin bir nefes alıp verdi, yanına oturdum. Çok keyifsizdi. "Günaydın, Meva."

"Günaydın. Günaydın da sana pek gün aymamış gibi. Sen hiç uyumadın mı Allah aşkına?" Gözlerini benden kaçırdığında kaşlarımı çattım. "Bir sorun mu var?" Aklıma hemen kötü fikirler dolmuştu. "Yoksa Tarık'tan bir haber mi var?"

Kafasını hızla iki yana sallarken gözlerinin dolduğuna şahit oldum.

"Yok! Keşke olsa; ama yok!" Sesini fazla yükselttiğini anladığında dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.

"Bu sessizlikten korkuyor musun?"

Sağ göz pınarından aşağıya bir damla düşerek yanağında süzüldü. Bembeyaz teninde parlıyordu gözyaşının bıraktı yol.

"Korkmamalı mıyım?" dedi, çaresizce. "Markete gittiğimde bile ödüm kopuyor, Meva. Ya bir yerden çıkarsa, ya her şey başa dönerse... Önceden Yağız bir şey yapar diye korkuyordum; ama ben şimdi yaşamaya alıştım. Yaşamak istediğimi anladım. Ya buna mani olursa?"

Biraz daha yanına yaklaşıp sıkıca sarıldım ona. Sırtını kardeşçe sıvazladım.

"Buna kimse izin vermeyecek. Sana hiçbir şey yapamayacak." deyip tekrar ondan ayrıldım. Yüzlerimiz yakındı. Şimdi daha net görüyordum gözlerindeki korkuyu. "Baksana, Yağız'dan korktuğu için saklandığı delikten bile çıkamıyor."

"Muhakkak çıkacak, Meva. Ben onu tanıyorum. Rahat vermeyecek, yine huzur bırakmayacak."

Hilal'in içinde biriktirdiği duyguları geç dinlediğim için kendime kızdım. Bizden çoğu duygusunu saklamıştı. Rahatsız olduğu şeylerin olduğunu biliyordum; fakat bu kadar derin bir hüzünde olduğunu düşünmemiştim.

MEVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin