Bölüm 17

33.6K 521 84
                                    


Şok içinde yutkunmaya çalışırken tükürüğüm boğazımda kalınca bir kaç kez öksürdüm.

Osman pardon 'Talha' sırıtarak rahat bir şekilde Furkana hareket çekip aniden bana döndü.

"Neden yalan söyledin?" rahat bir şekilde kaşları kalktığında bende kaşlarımı çatmıştım.

"Ne yalanı?"

"Dalga mı geçiyorsun benimle? Talha dedi." sert bir nefes vererek gözlerimi kapatıp açtım. "Adının Osman olduğunu söylemedin mi az önce?"

Umursamayarak tekrar önüne döndü.

"Evet?"

"Taşşak mı geçiyorsun benimle?" gözlerimi kısarak bakışlarımı yüzüne odakladım. Benimle kendini kasarak konuştuğunu hissediyordum ancak tam kestiremiyordum. Zaten çok az konuşmuştu.

Cevap vermeden yürümeye başladığında bir süre arkasından bakıp bende yürümeye başladım. Furkan ve Sinemin yanına geldiğimizde gideceklerini söylediler.

"Seni bırakmamı ister misin?" onunla konuşmam gerekiyordu ona bakarak kafamı yavaşça salladım.

Arabasına bindiğimizde arabayı çalıştırmayıp bana döndü.

"Adım Osman değil evet."

"Neden yalan söyledin?"

"Bilmiyorum o an panik yaptım sen adımı sorunca."

"Neden benimle sesini kısarak ve kendini gererek konuşuyorsun?
Gerçekten çok garipsin seni anlamıyorum."

Arabayı çalıştırıp sorumu yanıtsız bıraktı. Bir süre sessiz bir yolculuk yaptıktan sonra düşündüğüm şeyle kaşlarım aniden çatıldı.

Siktir.

Kokusu. Bu koku tanıdıktı. Çok yakınlaşamamış olsak da arabaya bindiğimden beri burnumu dürten koku, çok tanıdıktı.
O an yüz ifademin az çok nasıl olduğunu tahmin edebiliyordum. Bu onun bana dönmesine neden oldu.

"Siktir Talha. Sensin değil mi?" elimi boğazına attığımda bileğimden kavrayıp beni durdu. Sırıtıp bileğimi bacağının üstüne koyup arabayı ara sokağa çekip durdu.

"Uzun sürdü sanki ha?"

"Seni adi pislik. Yaptığın şeyi neden yaptığını açıklasana bana Talha. Ne bu? İddiaya falan mı girdiniz? Amacın cinsel yönden bana yaklaşmak mıydı?" gözlerim yanıyordu. Engel olamıyordum fakat güçlü durmalıydım.

Göz yaşlarımı geri göndererek gözlerimi kırpıştırdım.

"Cevap versene, sana diyorum oynadın mı benimle?" cevap vermeyip kafasını cama çevirdiğinde sesli bir şekilde gülerek alt dudağımı dişledim.

"Eğlendin mi bari? Tatmin etti mi seni?"

Bana attığı bakışta gördüğüm saf öfkeden başka bir şey değildi.

"Öyle bir şey olmadı Ece. Şu saçma soruları sorma artık. Kendim istediğim için sana yazdım, hâla da kendi isteğimle konuşuyorum."

"Sana neden inanayım?"

"Çünkü senden hoşlanıyorum amına koyayım. Fark etmedin mi gerçekten? Hayır bu kadar saf olamazsın sen zeki bir kızsın. Fark etmemenin tek nedeni ilgini gram çekmiyor olmam." derin bir nefes alıp bir kaç saniye duraksadı.

Söylediklerinin aksine yüzü soğuk ve ifadesizdi.

"Öyle değil mi Ece? Ben işte bundan korktum. Ben korkmazdım kimseden Ece. Bana ne yaptığın hakkında bir fikrin yok." hafifçe yutkunarak ona baktım.

Artık kendini kasmıyordu. Aslında sesini fark etmememin nedeninin gerçekten ona dikkat etmemem oluşu içinde bir boşluğa sebep olurken tekrar yutkundum.

"Ben..."

"Sen ne? Biliyordum bunun olacağını bildiğim için o saçma bilinmeyen numaradan yazdım sana. Belki yakınlaşırız diye. Evet yakınlaştık, fakat cinsel olarak yakınlaşmanın bir anlam ifade etmesi için hissetmen de gerekir Ece. Sen sadece zevk için yaptın, beni tanımıyordun bile."

Söylediklerinin gerçek olduğunun farkındaydım. Ne kadar aptaldım.

"Hayır ben... Sen yazdıktan sonra yani bilinmeyen numaradan yazdıktan sonra bir şeyler değişti. Bilmiyorum Talha, evet zevk için yaptım. Haklısın. Ama... Bilmiyorum bak ben ön yargılı bir insanım. Sen ve arkadaşların biliyorsun Talha. Ama senden yani bilinmeyen olan senden hoşlanıyorum bundan eminim." zar zor konuşuyordum ve cümle kurmakta zorlanıyordum.

"Ama şunu bil. Sadece zevk değildi. İlk sefer o parti günü evet belki de zevkten devam ettirdim ama diğerleri kesinlikle sırf zevk için değildi. Talha daha önce bana birinin dokunmasına izin bile vermemiştim. Sen bana dokundun. Bu beni rahatsız etmedi."

Gözümden düşen bir damla yaş hızla dudağımın kenarına geldiğinde yalayarak tuzlu tadı ağzıma hapsettim.

Gözleri aşağı düşerken bir eli direksiyonu kavramıştı.

"Sen nasıl bir şeysin bilmiyorum. Delireceğim senin yüzünden. Karşında iki dakika ciddi kalamıyorum." kelimeleri gittikçe boğuk çıkarken gözleri çıplak bacaklarıma düşüp biraz orada oyalandı.

Çenemi kavrayıp dudaklarını dudağıma bastırdığında inleyerek karşılık verdim. Beni tekrar kendinden uzaklaştırıp gözlerini kıstı.

"Eğer beni kırmamak için yalan söylediysen bunu yapmayacağım. Benden hoşlanmak zorunda değilsin."

Onun alev almış gözlerine bakarken hissettiğim duygunun başka ne olabileceğini tartıyordum.

Hoşlanıyordum.

Onun gülüş sesinden, saçlarından, tanıdık kokusundan, şimdiye kadar göremediğim keskin yüz hatlarını incelerken düşüncelerime engel olamıyordum. O benden bir cevap bekliyordu ancak ben sadece onu süzüyordum.

"Sanırım senden çok hoşlanıyorum."

×

18+ ~ NUDE TEXTINGWhere stories live. Discover now