1.4

1.2K 103 2
                                    

Berk:Günaydın elif'im.

Elif:Gnydn.

Berk:Nasılsın?

Elif:İi sn.

Berk:Kızım düzgün yazsana.

Elif:Tm.

Berk:Neyse.

Berk:Hani hasta olduğuma inanmıyorsun ya?

Elif:Evet inanmıyorum?

Berk:Doktorum aradı beni hastaneye çağırıyor, birlikte gidelim mi?

Elif:Bilmiyorum.

Berk:Peki sen bilirsin:')

Elif:Saat kaç gibi gidersin?

Berk:Birazdan giderim.

Elif:Tamam o zaman hazırlanmaya başlayım ben.

Berk:Tamam almaya gelirim seni.
(Görüldü)

🤍

Kendime söz verdim yapılan hiçbir şeyi unutmayacağıma dair, aynı yaranın oluk oluk kanamaması için, kimseyi affetmeyeceğime dair. Çabaladığım, ilmek ilmek dokunduğum şeylerin bir bir yıkılışımı tekrar izlemeyeceğime dair söz verdim. Sorun kırılmaksa, benim kalbim camdan, kendim tuz buz olabilirim.

Yattığım yerden kalkarken her yerim tutulmuştu. Sahi annem kaç gibi eve gelmişti? Aşağı inip anneme bakmaya karar verdim. Merdivenlerden yavaş adımlarla inerken kapının sesini duymuştum, sabah sabah kim olabilir ki?

Hızlıca inip kapıyı açmaya gittim. Berk tam karşımda duruyordu Allah'ım dağınık saçlarımla, kareli pijamalarımla çok kötü görünüyorum. Berk sinsice gülüp "içeriye davet etmeyecek misin?" Diye sordu.

"Git arabada bekle hemen gel-" annem sözümü yarıda kesmişti. "Berk oğlum geçsene içeri." Deyip berk'i içeri davet etti, tabi bu sırada benide azarlamayı ihmal etmedi.

"Berk sen otur ben giyineyim hemen çıkarız." Dediğimde annem'in ters bakışlarına maruz kaldım. "Kahvaltı edin öyle çıkarsınız." Dediğinde resmen donup kalmıştım. Hayır neden kahvaltı etmesi için bu kadar ısrar ediyorsun ki?

"Anneciğim bizim işimiz var hemen çıkma-" berk direkt sözümü kesmişti Allah'ım bugün bir an önce bitmeli yoksa ben bu berk'i öldüreceğim. "Daha zamanımız var elif. Kahvaltı edip öyle çıkarız." Gözlerimi devirip. "Tamam." Deyip odaya geçtim.

Dolabın önüne geçip giyeceğim kıyafetlere baktım. Hızlıca krem rengi kumaş pantolonu mu çıkarıp üzerime de kahverengi bir crop çıkartmıştım. Üzerimi giyinip makyaj masama doğru ilerledim hafif bir makyaj yaptıktan sonra, saçlarımı şekillendirmeye geçmiştim. Bir kaç fıs parfüm sıktıktan sonra hazırdım.

                                        (Elif'in kombini)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Elif'in kombini)

Aşağıya indimde annem'in kahvaltıyı hazırladığını gördüm. Berk beyde telefonuyla ilgileniyordu. "Anne yardım edilecek bir şey var mı?" Diye seslendiğimde berk'in telefonuyla ilgilenmeyi bırakıp bana doğru dönmüştü. "Yok kızım sofra hazır zaten." Dediğinde kafamı sallayıp boş koltuğa atmıştım kendimi.

Annemin kahvaltı hazır gelin dediğinde aramızda ki sessizlik tuzla buz olmuştu. Mutfağa doğru ilerlemiştik berk her zaman ki yerine geçmişti. Ben de direkt yanına oturmuştum. "Çabuk yemeğini zıkkımla geçtir." Diye tıslamıştım. Başını sallamakla yetindi.

Kahvaltımızı bitirdikten sonra dışarı çıkmıştık. "Ya sen ne diye bize geliyorsun ki. Mesaj atsaydın dışarı çıkardım ben." Diye konuşmaya başlamıştım bile. "Gelmekle kötü mü ettiğim. Hem senin yeni uykudan uyanmış halini de gördüm, şahsen görmedim bir şey değilde neyse."

Cevap vermeyip ön koltuğa oturmuştum, o da hızlıca yolcu koltuğuna geçmişti. Yolla koyulduğumuzdan beri sessizdik. Sessizliği bozmak için radyoya basıp rastgele bir şarkı açmıştım. Şarkıda şöyle diyordu;

Dünyada inanmazdım biteceğine.
Beni böyle bırakıp gideceğine.
Şarkıların günahı yok.
Acıtan sensin içimi.
Hangimiz istedi söyle, bu adaletsiz seçimi.

Şarkının her kısmını berk'in bana bakıp söylemesi de sevdaya dahil miydi? Bende inanmazdım ki böyle biteceğine.

Bu yürek ilk defa bugün kırılmıyor.
Ben unuttum desemde yerin hâlâ dolmuyor.

Yerin hâlâ dolmuyor berk keşke bunu bağıra bağıra yüzüne söylesem. Gözlerimin dolduğunu hissettimde pencereyi açıp derin nefes aldım.

Hastaneye varmıştık ama arabadan inmeye korkuyordum, ya gerçekten hastaysa ne yapardım ben. İstemeye istemeye arabadan inip hastaneye girdik. Sekreterin berk'i görür görmez gözlerinin içinin güldüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

"Berk bey hoş geldiniz. Doktur beyde içerde sizi bekliyor." Deyip eliye odayı gösterip içeri girmemizi istedi. Tabi banada samimiyetsiz bir gülüş sergilemişti elif bunu dövmesen sütümü sana helal etmem. Sen bana ne zaman süt vermişsin iç ses off neyse ben dediğimi dedim.

İç sesimi boş verip odaya girdim. Doktur berkle tokalaştıktan sonra oturmamızı istemişti. "Berk sonuçlarına baktığım." Deyip derin nefes alma gereği duymuştu. "Yediğin ilaçlar hiç bir etki vermemiş. Zamanımız kısıtlı olduğu için direkt kemoterapiye başlamamız gerek." Demişti ne demek zamanımız kısıtlı ne demek istiyordu?

"Kemoterapiye ne zaman başlayacağım peki?" Diye sormuştu berk. "Hemen yarın başlayalım." Demişti doktur. Canım yanıyordu söyledikleri şeyleri idrak edemiyordum. Berk bakmaya, dokunmaya, öpmeye kıyamadım sevdiğim ölümcül bir hastalığa yakalanmıştı ve benim elimden bir şey gelmiyordu.

Gözümden akan yaşlarla berk'e doğru baktım. O ben hariç her yere bakıyordu. Ayağa kalkıp dokturla tokalaşıp bana baktı. "Hadi elif'im kalk gidelim." Elimi tutup ayağa kaldırıp dışarı doğru çıkartı.

Gözümden sayısızca akan yaşları silip berk'e doğru dönüp. "Seni asla affetmeyeceğim. Ama ölme olur mu?" Hıçkırarak konuşuyordum. "Sana ölmeyeceğime dair bir söz veremem." Deyip göğüsüne doğru çekip sarıldı. "Ama olurda ölürs-" sözünü kesip. "Ölmeyeceksin anladın mı ölmeyeceksin. Bir daha ölüm kelimesini kendi adınla yan yana bile geçirme." Diye söylendiğimde buruk bir tebessüm yerleştirmişti yüzüne.

Yine vazgeçemedim onu sevmekten. Eskisi gibi değil belki. Biraz buruk, biraz küs, biraz sitemkar seviyorum.


Bölüm biraz geç geldi kusura bakmayın.

Bölümü nasıl buldunuz?

Bundan sonra ne olacak?

Bölümü yazarken hem eğlendim, hem üzüldüm...

Sizi çokça seviyorum<3

İyi okumalar<3

Hayalet sevgilim |Texting Where stories live. Discover now