Beş

1.1K 95 59
                                    

İyi okumalar

Jungkook'dan

Hayat gerçekten bana hiç gülmüyordu, hemde hiç! Tanrım aptal gibi kapıyı açık buldum diye kaçmaya çalıştım. Taehyung gibi zeki bir adam, tabi ki bana oyun oynamak için açmıştı orayı. Ve şimdi onun oyununa güzelce düşmüş durumdayım. Hayat bir kerede bana gülse keşke.

"Hadi ama Jungkook, o kadar saf mı gözüküyorum dışarıdan bakınca?"

"Hayır! Aptal gibi gözüküyorsun!"

NE! Resmen kendi ölümümü kendi elimle hazırlıyordum. Tanrım dilime mukayyet ol.

"Aptal, ha!?"

Bir anda saç diplerimde hissettiğim muhteşem sızı ile acıyla inledim. Gerçekten bu adam şiddet bağımlısıydı! Acıyla sızlanırken ellerini çekmeye çalışıyordum ama nafile.. Elleri o kadar büyük ve güçlüydü ki, iki elimle bile bir parmağını çekememiştim. Saç diplerim resmen yanıyordu ve bir kaç telinde eline geldiğini hissediyordum.

"T-tanrım! Bırak saçımı!"

"Sana.benimle.düzgün.konuş.dedim"

"Bırak!"

"Özür diler misin yoksa dilinle mi vedalaşmak istiyorsun?"

"Özür dilerim bırak saçımı, bırak!"

Ağlıyordum. Şaşırdınız mı, tabiki hayır. Çünkü ben buydum işte. En ufak şeyde bile ağlardım ben. Böyle canımın denlice yandığı bir anda nasıl ağlamadan durabilirdim ki?

" Ağlamayı kes! Sinir bozucu olmaya başlıyorsun iyice. Bebek misin sen! "

"S-saçım.. Bırak lütfen bırak. Yalvarırım acıyor"

"Daha bu ne ki? Kaçtığın için alacağın cezaya ağla sen!"

"Ne! Ne cezası. Hayır! İstemiyorum ceza ben, istemiyorum!"

"Sana soran oldu mu peki Jungkook? Onu kaçmadan önce düşünseydin."

"Özür...özür dilerim, lütfen ceza verme. Ben alışık değilim ki böyle ş-şeylere. Dayanamıyorum hiç. Lütfen hyung, lütfen."

"Yalakalık yapmayı kes. Kendi cezalarını görmezden gelsem bile birtanecik babalarının yaptığı şeyleri tek tek sana ödeteceğim"

"B-babalarım..ne yaptılar sana? Ne istiyorsun bizden?"

"Ne mi yaptılar! Senin o iğrenç orospu çocuğu baban benim kardeşimi aldı benden!"

"Ne.. Namjoon babamdan mı bahsediyorsun?"

"Evet. Tam olarak o piçten bahsediyorum"

"... Lütfen babam hakkında böyle kırıcı konuşma, lütfen. Benim babam öyle birisi değil! Kimseyi öldürmez"

"Sikeyim babanı! Bende seni mahvedeyim de görsün dünya kaç bucakmış"

"BABAM YAPMAZ DEDİM!"

Sonunda sinirle bağırmamla yüzüme sarsıcı bir tokat yemem bir olmuştu. Tokatın etkisi ile geri geri gitmiş ve ayağımın takıldığı sarmaşıklar sağolsun hafif yokuş olan yerden aşağı doğru yuvarlanmaya başlamıştım. Her şey bir anda olurken resmen şoka girmiş gibiydim ve tek yapabildiğim şey kafamı korumaya çalışmaktı. Sanki uçurumdan düşermiş gibi canım yanmıştı. Her yerim dallar batmış ve kanatmıştı. En sonunda kendimi büyük bir ağaca sertçe çarpmış ve yüksek bir çığlık ile acının saf haliyle buluşmuştum. Ayağım resmen kesiliyor gibi acıyordu. Her yerim acıyordu ama orası bir ayrı acıyordu. Doğrulamıyordum. Bu yüzden göremiyordum ayağıma ne olduğunu.. Ama hiç hayra alamet olmadığı kesindi..

...

Yarım saat.. Neredeyse tahminimce yarım saattir burada yatıyordum ve üstüme şişeden boşalır gibi yağmur yağıyordu. Vücudum hissizleşmeye, bacağım ise karıncalanmaya başlamıştı. Çığlık atıyordum. Gücümü toparladığım her an çığlık atıyor ve acımı çıkarmaya çalışıyordum. Tae hyungun buralarda bir yerde olduğunu biliyordum. Beni mi cezalandırıyordu? Dayanamıyordum. Canım çok acıyordu.

Son kez gücümü toplayıp çığlık atmak yerine doğrulmaya çalıştım. Tabi sadece çalıştım çünkü tam kalkacak gibi olurken omzuma basan ayakla yine yeri boylamıştım.

"Akıllandın mı, ufaklık?"

"Canım acıyor, ayağını çeker misin, l-lütfen"

Zordu. Dayanmak zordu. Dediklerime rağmen hala gözlerine bakıyor ve ayağını çekmiyordu. Ne istiyordu benden. Ben yapmamıştım ki hiç bir şey. Canımın yandığını görmüyor muydu?

"Çok kocaman acıyor gerçekten. C-ceza aldım b-ben. L-lütfen çek a-ayağını"

Taehyung'dan

Altımda bana yalvaran çocuğa baktım. Dedikleri ile göz bebeklerim titremişti resmen. Daha önce onun kadar küçük birisine eziyet etmediğim için mi böyle oluyordu? Evet! O yüzdendi. Yoksa ben kimseye acımazdım ki? Kim Taehyung'tum ben kimseye acımazdım. Bu aptal çocuğa mı acıyacaktım..

Arkamda duran korumaya baktım. Elinde iki tane havlu ile bekliyordu. Beklemeden birisini alıp açmış ve hala yerde yatan çocuğa eyilmiştim. Yüzüne baktığımda bilincinin gidip geldiğini görmüştüm. Fazla mı ileriye gitmiştim? Hayır..

"Hemen doktoru arayın"

"Tabi efendim"

Çocuğu havluya sarıp kucaklamış ve korumaların açtığı yolda yürümeye başlamıştım. Gözlerim bacağına kaydığında bir anlık kalbim sızladı. Bacağın dikenli bir dal saplanmıştı ve diz kapağının çevresi full mosmordu. Ciddi bir hasar kalırmıydı?

Kafamda ki düşünceleri hemen dağıtmış ve eve girmiştim. Korumalar doktorun beş dakikaya burada olucağını söylemişlerdi. O gelene kadarda üstünü değiştirirdi.

"Bütün ayarları yükseltin. Bu gece boyunca hepsi açık kalıcak. Ev sıcak olmazsa hepinizi öldürürüm." demiş ve kucağımda ki bedenle birlikte odama gelmiştim.

Çocuğu yatağa bırakıp dolabıma döndüm. Bol ve büyük şeyler. Bana göre tam olup çocuğa bol ve büyük gelecek şeyler..

Gözlerimi kısıp bakmış ve en sonunda umursamadan uzun kazaklarımdan bir tanesini çıkartmış ve yatağa atmıştım. Kendim içinde bir şeyler çıkarttım. En sonda iç çamaşırı çıkattım ve yatağa döndüm. Titriyordu. Hasta olmuştu.

Yanına gidip üstündeki gömleği ve şortu çıkarttım. Bir anlık gördüğüm görüntü ile ise gülsem mi ağlasam mı bilemedim.. Çocuk karşımda sadece Hello Kittyli iç çamaşırı ile duruyordu. Ama vücudunun her yeri morarmıştı. Hemde bu kadar kısa sürede..

Daha fazla bakmak istemiyordum. Bu yüzden iç çamaşırını da çıkartıp kendi koyduklarımı giydirdim. Sonra da kendim giyindim ve ıslak kıyafetleri ortadan kaldırıp doktoru beklemeye başladım.

Çok geçmeden doktor gelmiş ve kontrol etmişti. Ayağı kırılmıştı çocuğun. Ve vücudu da kolay kolay iyileşecek kadar sağlam değilmiş. Bu çocuğun ailesi hiç mi fark etmemişlerdi bu kadar güçsüz çelimsiz olduğunu?

Umarım beğenmişsinizdir.
Sağlıcakla kalın.

𝖯𝗎𝗋𝗂𝗍𝗒 | 𝗍𝗄 Where stories live. Discover now