2.5

25.8K 1.9K 428
                                    

İyi pazarlar gönül bağlarım..

Bomba gibi bir bölüm bırakıyorum ona göre oy ve yorum yapmayı sakın ama sakın unutmayın.

Gözlerimi açmamla başıma saplanan şiddetli ağrı elimi başıma götürme isteğiyle doldurdu her bir yanımı.

Elim uyuşmuş olacak ki elimi hareket ettirmeme rağmen kımıldamadı.

"Gü- Güneş ne olur uyan." Sevde'nin hıçkırık sesleri beni kendime getirirken öylece kala kaldım. Etrafıma baktım.

Neredeyse zifiri karanlık.

"Sevde neredesin?"

"Arkanda."

Film şeridi gibi bir bir doluştu herşey aklıma.

Arabaya bindik. Ali Kaan göndermişti onları. Eve bırakacaklardı bizi ama en son aklımda kalan an Sevdeyle telefondan gelinlik modellerine bakmamızdı.

Sonrası yoktu. Onlar asker değildi. Kimdi bilmiyordum ama asker değillerdi.

"Ne oluyor Güneş?" Sesi titriyordu, korkudan sesi öyle titriyordu. Onun o ses tonu için ağlamak istedim.

"Korkma. Bende bilmiyorum ama korkma." İçim ürpersede sesim titremeden cevap verebilmiştim.

Kork demek istedim.

Bende bilmiyorum bu sefer hiçbir şeyi.

Kork Sevde kork demek istedim.

Ama tek yaptığım gözlerimi etrafta gezdirmek oldu.

Küçücük bir odadaydık, duvarlar bile simsiyahtı, kirliydi, pisti. İçimdeki korkunun nedeni ise arkamda ki kişiye verdiğim değerdi.

"Kimsiniz? KİMSİNİZ SİZ, NERDEYİZ BİZ?" Avazım çıktığı kadar bağırmaya başladığımda tahta olduğunu düşündüğüm kapı bir kaç tıkırtı ile bir anda açıldı.

"Ne oldu?" İçeri giren saçı sakalı birbirine girmiş, orta boylarda bir adamdı. Tükürürcesine ağzından çıkan kelimeler beni iyice delirtmek için yeterli bir sebepti.

Aynen Güneş kaçırılman delirmen için yeterli bir sebep değil zaten. Tek sorun tükürürcesine konuşması.

"Ne mi oldu? NE Mİ OLDU, SİZ BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ, NİYE KAÇIRDINIZ BİZİ, DERDİNİZ NE?"

Yanıma kadar sakin adımlarla gelirken bir anda iki kolunu iki yanımdan sandalyeye dayayıp yüzüme eğildi.

Pis nefesi ne zamandandır boş olduğunu bilmediğim midem için kusmaya yer hazırlamıştı ama nefesimi tutmam engel olmuş olacak ki korkusuzca baktım yüzüne.

"Susacaksın. Bağırmayacaksın. Anladın mı beni?"

Sözleri ile iyice delirdiğim için ucunu bucağını düşünmeden bir anda yüzüne tükürdüm.

Bir kaç saniye gözlerini kapatıp bekledi. Nefes aldı ve gözlerini açtı. Doğruluğunda gideceğini sanmam ise en büyük yanılgımdı.

Yüzüme çarpan eli sol yanağımı uyuştururken dudağımdaki sızlamadan daha büyük olarak boşluğa düşmüş gibi hissettim. Bir an bilincim gidecek sansamda başım yana doğru bir kaç saniye eğik kaldıktan sonra yavaş yavaş kaldırabildim başımı.

Acıdan dolan gözlerim ilk defa fiziksel bir şiddete maruz kaldığımdandı. Ben el bebek gül bebek büyümüştüm.

"Bana bak." Eli ile çenemi tutup kendine çevirirken tekrar büyük bir sinir ile konuşmaya başladı. "Bir kaç saate, bilemedin bir güne geberip gideceksiniz. En azından acı çektirmeyin kendinize uslu uslu durun."

Askeriye Sahuru || TextingWhere stories live. Discover now