32- TODOROKİ

775 38 177
                                    

Şimdi bu bir tık özel bölüm gibi bir şey olacak. Ben aslında bu flashbackleri Bakugou'dan önceye koymak istemiştim. Ama baktım her şey çok geç kalacak, o zaman dedim fark etmez. Nasıl olsa flashback yani geçmişte yaşanmış olduğu için bugünle bir ilgisi yok. O yüzden Shouto'dan devam ediyoruz.

°°°

Yüzüne vuran günışığı ile açtın gözlerini. İlk başta nerede olduğunu bir idrak edemedin. Olduğun oda, yattığın yatak hem yabancı hem de tanıdıktı. Sonradan hatırladın, dün gece Bakugou'nun yanında kalmıştın. Gerçi şimdi ortalıkta görünmüyordu.

Dün gece seni de alıp eve geçtikten sonra, senin ağlamaktan uykun geldiğini fark edince zar zor kendi yatağına yatırmıştı. Yatağın bir ucuna oturup seninle sohbet ede ede uyutmuştu seni yatağında. Ama kendisi senin yanında kalmamıştı. Senin rahatsız olacağını düşünüp gidip salonda yattı.

Koridordan ayak seslerini duyunca gereksiz bir paniğe kapılıp kapattın gözlerini. Uyuma numarası yapıyordun. Neden yapıyordun sen de bilmiyorsun ama yapıyordun işte.

Bakugou kapıyı önce hafifçe iki kez tıklattı. Senden ses çıkmayınca temkinli bir şekilde açtı kapıyı. Kafasını uzatıp uyuduğunu görünce içeri adımladı sessizce.

Yanına geldi. Sen yorganı neredeyse yüzüne kadar çektiğinden uyuyan bir bebek gibi görünüyordun. Bu halin ona sevimli gelince gülümsedi. Elini saçlarına atıp belli belirsiz okşadı saçlarını. Sonra istemeye istemeye çekti elini, korkutmamaya çalışarak seslendi sana.

"Y/n, uyan hadi"

Oscarlık oyuncu olduğun için yorganı tutup biraz daha çektin yüzüne kalkmak istemiyor gibi. Sanki babanın seni okula kaldırmaya çalıştığı günlerde yaptığın gibi.

"Birlikte kahvaltı yapalım, soğumasın hadi kalk"

Vay be bir de kahvaltı hazırlamıştı. Geçen sefer çocuğun içinde ukde kalmıştı zaten bu kahvaltı işi. Yavaşça gozlerini açtın.

"Günaydın"

"Günaydın Bakugou"

"Hadi soğutmadan inelim aşağı"

"Tamam sen in ben geliyorum"

Başını sallayıp kalktı yanından, kapıda bir duraksadı. Sonra devam etti ve çıktı odadan.

Sen de elini yüzünü yıkayıp indin aşağı, çok güzel kokular geliyordu aşağıdan. Kimse sana Bakugou'nun mutfakla ilgilendiğini söylememişti, kendisi de öyle.

"Amma da hamaratmışsın"

Masadaki bardakları, renginden anladığın kadarıyla yeşil çay ile, dolduruyordu. Başını kaldırıp sana gülümsedi sadece. Sonra tezgaha döndü.

"Hadi gel otur."

Sen oturur oturmaz, o da oturduğu yerden uzanıp senin önündeki tabağını dolduruyordu. Sen ise yemeği hazırlanan çocuk gibi bekliyordun. Masada bir ona bir ona uzanan Bakugou'ya gülerek bakıyordun. Herkes için çabalamayacağını biliyordun artık. O kadar tanımıştın zaten. Senin için böyle uğraşması, yalan yok hoşuna gidiyordu.

Geri çekildiğinde hafif bir tebessümle hala ona bakıyordun. O da çatal bıçağını alıp kendi tabağına yöneliyordu ki senin ona baktığını fark etti. Bir iki saniye o da sana bakıp senin ifaden değişmeyince dayanamadı.

KAPKAÇ - Bakugou x y/n  (Mafia AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin