43- SON NEFES

329 34 141
                                    


°°°

"Patron nerede?!"

"Ne oldu?"

"Nerede olduğumuzu biliyor."

Tatsu duyduğu şeyle birlikte hemen Chisaki'nin yanına koşup haber verdi. O sırada da saatlik dozunu arttırarak vermek için içlerinden biri yanına yaklaştı. Artık canının acısına tepki bile veremiyordun.

/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\

"Beni neden direkt öldürmek yerine... bunu yapıyorsunuz?" Artık nefes almakta iyice zorlanıyordun. Dakikalar geçtikçe daha kötü bir hal alıyordun. Konuşmak da şu an nefes almaktan daha zordu senin için.

"O zaman bu kadar eğlenceli olmazdı çünkü. Hem patron böyle olsun istedi."

"seni de... patronunu da-"

"A a aa, nefesini böyle kötü sözlerle harcama"

Haklı gibiydi çünkü harcayacak çok bir nefesin kalmamıştı.

"Gerçekten..." derin bir nefes aldın. "Gerçekten kardeşim olduğuna inanmıştım" Bitik halinle gülümsedin. "Az daha ... senin yüzünden Bakugou ile... aram açılıyordu."

"Amacım oydu. Tuhaf bir şekilde ters tepti ama. Gidip çıkma teklifi ettin ona. Ben onu senin etrafından uzak tutmaya çalışırken hem de. Senin yüzünden planı tam iki kez değiştirmek zorunda kaldık. Patron her şeyi riske ederek kaçırdı seni."

Suratına tuhaf ve alaycı bir ifade ile baktın. Tabi gözlerin yarım açılıyordu o ayrı.

"Teşekkür mü etmeliyim?" Dediğin şeye güldü. Alay etmen onu daha çok eğlendiriyor gibiydi.

"Gidip diğer senseinize her şeyi ötmeseydin bu kadar acı çekiyor olmazdın. Altı üstü seni burada bağlı tutup gönderirdi belki de."

"Siktir ordan."

"Sana hiç yakışmıyor."

Cevap vermedin. Verecek halin de yoktu zaten. Sessizce ya ölmeyi ya da babanın gelip seni kurtarmasını beklemeye başlayadın.

^^^^^^^^^^^^^^^^

"Orası olduğundan emin miyiz?"

"Kendi çapında karaktersiz biri olsa da sağlam bir köstebektir."

Baban bir muhbirden arabanın en son göründüğü yerlere yakın bir yerlerde Chisaki'nin bir deposu olup olmadığı bilgisini almıştı. Aldığı adrese doğru gidiyorlardı. Tüm erkekleri ve kızlardan ise Mina, Asui ve Jirou'yu alıp çıkmışlardı yola.

Şehir dışında kalan adres, varmak için bayağı zaman alacak gibiydi. Senin ise ne kadar zamanın kalmıştı belli değil. Babanın içine gittikçe çöken ağırlık kalbini sıkıştırmaya başlamıştı. Yaşlı bir adamdı sonuçta.

Elini sıkıntıyla göğsüne bastırınca bunu fark eden Midoriya oldu.

"Sensei" sesi endişeli çıkmıştı. Babanın zayıf anlarını senden çok o biliyordu. Ne kadar rahatsız olduğunu, nelerin onun için iyi, nelerin kötü olduğunu. Hepsini o biliyordu.

"Bu araba daha hızlı gidemiyor mu?"

Sinirle dişlerini sıkarak konuştuğunda Midoriya üstelemedi, arabayı süren Sero'ya baktı sadece.

"Sensei, 220 ile gidiyoruz"

Yol boş ve şehir dışında diye kaptırmıştı tabi. Ama sinirden ve sıkıntıdan ona yavaş geliyordu her şey. Hızlı olan tek bir şey vardı onun için. O da geçen zaman...

KAPKAÇ - Bakugou x y/n  (Mafia AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin