|19|

125 29 56
                                    

♪Jimin×Ha Sungwoon-With You♪

Hoseok başını göğsüme yaslamış, kesik kesik nefes alıp verirken ben de onu rahatlatmak istercesine saçlarını okşuyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hoseok başını göğsüme yaslamış, kesik kesik nefes alıp verirken ben de onu rahatlatmak istercesine saçlarını okşuyordum. Bir süre aynı pozisyonda kaldık, güneş de yavaş yavaş bulutların arkasına saklanmaya başlamıştı ve havada turuncu, pembe ve mavi renkleri güzel bir karışım oluşturarak harika bir manzara sunuyordu bize.

Kapının çalınmasıyla ikimiz de pozisyonumuzu değiştirmeden sadece gözlerimizi çevirdik. Yoongi, ardından da diğerlerinin girmesiyle elimi çekmiştim ama Hoseok başını kaldırmamış aksine gözlerini yumarak başını daha da yaslamıştı. Ben de elimi geri saçlarına götürdüm, aynı zamanda da girenlere bir gülümseme sunmuştum.

Yoongi'in yüzünde saklamaya çalıştığı belli olan bir gülümseme vardı. Jin ve Namjoon'sa Yoongi'nin aksine kocaman kocaman sırıtıyorlardı. Hoseok'un iyi olması onları da mutlu etmiş olmalıydı.

Jin "Bölmüyoruzdur umarım, eğer öyleyse üzgünüz." diyerek koltuğa oturdu. Yoongi de yanına oturmuştu. Namjoon ise yatak ucunda, ayakta duruyordu. "Üzgünseniz geri çıkabilirsiniz." Hoseok'un aksi bir sesle söylediği sözlere karşılık hepimiz güldük. Gözlerimi çevirip dışarıyı izlerken deklanşöre basılma sesi duydum. Başım anında Namjoon'un tarafa kayarken o, elindeki fotoğraf makinesini indirmiş, yarı gülümser bir şekilde çektiği fotoğrafa bakıyordu.

Hoseok gülerek "N'apıyorsun?" diye sordu ve başını kaldırdı. Ben de elimi çekip bacaklarımın üstüne koydum. Namjoon bize dönerken fotoğraf makinesini de boynuna asmıştı. "Güzel bir kareydi. Ben de çekmek istedim. Arada böyle, anı olsun diye fotoğraf çekmeme izin var mı?"

Namjoon her ikimize de bakıp cevap beklerken Hoseok direkt onaylamıştı zaten. Zamanımızın ne kadar kaldığı belli değildi, ne zamana kadar yaşardık, ne kadar çok güzel anlarımız olurdu bilinmez. O yüzden bu fotoğraflarla anı ölümsüzleştirmek oldukça iyi bir fikirdi. Zira bu, bir daha yaşanıp yaşanmayacağı belli olmayan mutlu anlar çok değerliydi.

Ben de gülümseyerek onayladım ve ayaklarımı yataktan sarkıtarak terlikleri giydim. Gözlerim dalıp giderken buruk bir gülümseme oluştu yüzümde. Terlik giymeyi sevmezdim ama şimdi durmadan terlik giyiyor, hastane önlüğü de genelde hep üzerimde duruyordu. Başka kıyafetlerimi nadiren giyebiliyordum ve onları giyince içimde garip bir heyecan oluşurdu hep. Hastane bahçesine çıksam bile önlüğü çıkarıp kendi kıyafetlerimi giyince sanki gayet sağlıklıyım da gezmeye gidecekmiş gibi hissediyordum.

Geri kendime gelip başımı silkeledim ve ayağa kalkarak pencereye doğru ilerledim. Dışarıya hafiften sarkarken bir yandan da etrafa bakınıyordum. Hafif bir rüzgar saçlarımı savuruyor, sonbaharın kokusu adeta dışarıya davet ediyordu. Hevesle arkamı döndüğümde Hoseok'un ayağa kalkmış olduğunu gördüm.

Happiness Virus〆JHSWhere stories live. Discover now