10. AŞK'IN FISILTILARI

117 30 16
                                    

Ömer' in gelişi münasebetiyle bütün aile bir araya toplanmıştık. Yemek faslı bitip sohbet muhabbete geçilmişti.

Annemle teyzem mutfakta sabahki dedikodularına devam ederken babam Ömer'le sohbet etme çabasındaydı. Fakat Ömer'in aklı başka yerdeydi ve babamı dinlediğini zannetmiyordum.

-Eee, Ömer oğlum.Gözümüz yollarda kalmıştı, nihayet döndün buralara.

-Evet enişte, kesin karar aldım.

-Bilmediğim bir sebebi mi var.

-Okulla ilgili borçlarım birikmiş. Malum babamın kazandığı da ortada. Evi zor geçindiriyor. Bir de ben onlara yük oldum. Dönmem bir daha İngiltere' ye. Burada kariyerimi ilerletmeyi düşünüyorum.

-O nasıl laf oğlum. Aslında Mehmet bunları duyarsa kahrolur. Senin istikbalin için limanda sabahlayıp duruyor. Eve gittiği yok. Tamam biraz destek çıkmanda fayda var ama okulu bırakma lafını bir daha duymayayım ağzından.

-Haklısın enişte...

-E peki oğlum, annenle babana ne söylemeyi düşünüyorsun. Belli ki haberleri yok bu durumdan.

-Şimdilik mimari bir proje için burada olduğumu düşünsünler istiyorum.Sonrasına bakıcam artık.

-Sen hiç ümitsizliğe kapılma oğlum . Allah büyük. Hatta sana bir tavsiyem olacak.

-Tabi enişte, buyur.

-Bizim mahallenin başında peyzaj işleriyle uğraşan bir Hikmet abi var. Seni ona yönlendireyim. Olmadı yanında işe başlarsın. Üç beş bir şey verir sana. Sonrası da Allah kerim.

-Teşekkür ederim enişte, destekleriniz olmasa n'apardım bilmiyorum.

-Şşşt sakın ha , bir daha duymayayım. Ben senin manevi babanım. Bir sıkıntın olduğunda babandan sonra ilk önce benim kapımı çalıyorsun.Anladın mı oğlum...

Muhabbet devam ederken kapının sesiyle irkildim. Anlaşılan Berna gelmişti.

-Nidaa , kızım Berna kapıda içeri al istersen.

Ömer Berna ' nın sesini duyar duymaz önünde duran çayı eline dökmüştü.

-Ömer, Ömer iyi misin kuzen! Anne Ömer'in eline çay döküldü. Hemen buz torbası getirin!!!

Bu feryadımla Berna'nın içeri koşması bir olmuştu. Buz torbasını alarak Ömer'in yanına oturmuştu.

-Ömer, canın çok yandı mı. Evden krem alıp geleyim istersen.

-Hayır hayır. Önemi yok, geçti bile...

Berna elindeki buz torbasıyla Ömer'in ellerine soğuk kompres uyguluyordu. Yıllar sonraki ilk karşılaşmaları bu şekilde olmuştu.

Ömer gözlerini Berna'dan ayırmıyordu.Berna 'ysa bakışlarıyla özlemini hafifletiyordu. İlk defa o gün hissetmiştim . Bunlardan olurdu. Aşkları yüzlerinden okunuyordu.

Ama bilirsiniz..İki genç aynı mahallede büyümüşlerse hele ki çocukluktan beri arkadaşlarsa onlara kardeş gözüyle bakılırdı. Birlikte görünmeleri bile laf söz olurdu.Onları durduran da tahminimce buydu. Fakat Ömer gemileri yakmaya hazırdı.Çünkü artık sabrı kalmamıştı.

-Teşekkür ederim Berna, elimin acısı hafifledi.

-Ne demek Ömer... Bu arada hoş geldin. Karşılaşmamızın böyle olmasını istemezdim. Çok değişmişsin. İngiltere sana iyi gelmiş.

-Teşekkür ederim, sen de çok değişmişsin.

Ortam giderek yaz dizilerine dönüyordu ve teyzemin gözü kulağı bizdeydi. Annem ve babamsa hiç haberleri yokmuş gibi davranıyorlardı.

Annem ve teyzem mutfakta fısıldaşıyorlardı. Ben onlara kulak misafiri olmuştum.

-Nurgül kız, sence bunlara n'oluyo dersin?

-Aman ablaaa, bir şey olduğu yok. Genç onlar...

Teyzemin kızacağını düşünüyordum fakat bu durum teyzemi sevindirmişti bile.

-Ayol bir şey demedim canım.Olsun zaten. Berna da pek güzelleşmiş, maşallah. Allah nazarlardan saklasın.

Annem teyzemin gelin güvey oluşunu şaşkınlıkla izliyordu.

Annem ve teyzeme daha fazla laf vermemek adına Berna ve Ömer'i dışarı kaçırma kararı aldım ve hemen harekete geçtim. Benden de iyi çöpçatan olurdu .

-Berna , Ömer size bir teklifim var.Şu köşedeki kafede dondurma yemeye ne dersiniz? Hem Ömer de biraz serinlemiş olur.

Bu sırada göz kırpmıştım ve Ömer kıpkırmızı kesilmişti. Beni öldüreceğine yemin edebilirdim.

-Ama Ömer ' in eli kötü değil mi ? Ömer'i köşedeki sağlık kabinine mi götürsek? Canın çok yanıyor mu Ömer?

Berna telaşlandıkça teyzem içten içe seviniyordu . Sırıtışlarından belliydi.

-Berna merak etme iyiyim ben. Daha fazla telaşlanmana gerek yok.

Ömer bunları söylerken Berna'nın elini tutmuştu. Bir dakika yanlış görmüyordum değil mi?Elini tutmuştu.

Hemen yalandan öksürük krizine girdim ve Berna ile Ömer'i kollarından sürükleyip dışarı çıkardım.

Berna ve Ömer ' in arasındaydım , ağır adımlarla yürüyorduk. Beni görmüyorlardı çünkü birbirlerine bakmakla meşgullerdi. Ben sanki orada hiç yokmuşum gibi muhabbete dalmışlardı. Muhabbet de muhabbet olsa:)

-Saçlarını rengini mi değiştirdin sen Berna ?

-Evet , sarıya boyattım. Yakışmış mı?

-Evet , hem de çok . Iıııııı, yani şey, böyle daha iyi olmuş.

Fırsattan istifade aralarından çekildim ve onlardan uzakta yürümeye başladım.Planım tıkır tıkır işliyordu.

-Okulun bitti mi Ömer? Mimar mısın şimdi sen?

-Hayır, daha bitmedi ama şimdilik dondurdum. Birkaç sene buralardayım. Buraların hasretine dayanamadım ...

Ömer bunları derken Berna ' nın gözlerine bakmıştı.

Berna' ysa yeni gelin olmuş kızlar gibi süzüm süzüm süzülüyordu. Onların bu hallerini gördükçe şok üstüne şok yaşıyordum. Ömer Bey dörtnala koşturuyordu. Berna ise bu durumdan gayet memnundu.

Artık beni tamamen unutmuşlardı ve seri adımlarla ilerliyorlardı. İşler tam da istediğim gibi gidiyordu. Aslında Berna' yı bilerek çağırmıştım ve ona gizlice Ömer' in duygularından bahsetmiştim. Evet, mesaj atmıştım. Çünkü Ömer bin yıl geçse bile Berna' ya olan aşkını saklamaya devam ederdi. Bu hasrete daha fazla tahammülüm yoktu.

Çok güzel görünüyorlardı. Onları yan yana görmek beni sevindiriyordu. Eserimle gurur duyuyordum. Aynı şeyleri kendim için de diliyordum. Belki bir gün Hakan ve ben de bu sokaklarda yan yana yürürdük.
Kim bilir?

"Şarkı tam da Ömer ve Berna' ya göre değil mi? En azından onlar mutlu olsunlar canımm"

Yorum yapmayı  ve oy vermeyi unutmayın çiçeklerim.🐞

 || ZİNCİR ||  Bodrum Güzeli  [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin