56.Bölüm:'Ah Be Asena'm'

22.2K 1.2K 387
                                    

İyi okumalar dilerim.

Yeğenime (altı aylık) baktığım için bölüm bu saate kaldı. Kusura bakmayın canlar.

(Lütfen yorum yapamayı ve beğenmeyi unutmayın. Bir sonraki bölümün gelme hızı yorumlara ve beğenilere bağlı.)

56.Bölüm: Ah Be Asena'm

🔫🔫

Uzun zamandır ilk defa gerçek anlamda iyi hissediyordum kendimi. Hâlâ eksiktim ama biraz olsa da mutluydum.

Batu beni aramıştı. Hepsini çok özlediğimden ağlamıştım. Mutluluktan ağlamıştım ama. Ağladığım için konuşmadığımdan Buğra telefonu kapatmıştı. Çünkü ağlayınca panik atak geçirme olasılığım çok yüksekti. Sakinleştikten sonra ben aramış hepsiyle konuşmuştum. Poyraz hariç. O neredeydi, bilmiyordum.

"Asena Hanım nereye gidiyoruz?" dedi korumacığım. Yine babam yanıma koruma vermişti. Ama bu korumam çok kibardı. Seviyordum. "Her zaman gittiğim yere gideceğim ama bisiklet kullanmak istiyorum." dedim. "Bisikletinizi yanımıza alalım. İşiniz bitince dönüşte kullanırsınız. Yağmur da o vakite kadar dinmiş olur." dedi. Başımı aşağı yukarı sallayıp kabul ettim. Siyah bisikletimi bagaja koydu, Kenan abi. Ön koltuğa yerleşip oturdum.

Kenan abi sürücü koltuğuna yerleşip kemerini taktı. Aynaları kontrol edip arabayı çalıştırdı. "Bugün nasılsınız?" diye sordu. "Bugün iyiyim. En sevdiğim arkadaşlarım aradı. Onlarla konuştum." dedim, gülümseyerek. "Sizin adınıza çok sevindim." dedi, içten bir şekilde.

"Kenan abi?" dedim. "Efendim." dedi. "Senin sevdiğin kız vardı ya, neden ailesi istemiyor?" diye sordum. "Silahlı olduğum için." dedi. Anladığımı belli eder gibi başımı salladım. "Kaçıralım mı sana?" deyince gülmüştü. "Siz bir müddet aksiyondan uzak durun." dedi. "İmkansız. Aksiyon olmayınca, bir organım eksik hissediyorum." dedim. Daha yüksek sesle gülmüştü.

Yolculuğumuzun bir kısmını kaçırma planını kurarak diğer kısmını da Kenan abinin beni kaçırma planından vazgeçirmesiyle geçmişti. Araba durunca kapıyı açtım ama inmedim.

"Biliyor musun, Kenan abi? Benim ağzımdan söz bir kere çıkar. Kaçıracağım sana yengeyi." Arabadan inip kapişonumu başıma çektim. Koşar adımlarla karşımdaki binaya girip bodrum katına girdim.

"Hayroş! Ben geldim." Aniden karşıma çıkan koca adam ile durmuştum. Kaşlarını çatmıştı. "Hayroş mu?" Gülümsedim. "Hayri dedeciğim demek istedim." Elindeki bastonu bana vurmak için kaldırdığı gibi kaçmıştım. "Beni özlemedin mi?" Gözlerini kaçırıp masasına doğru ilerledi. "Aşk olsun." Yanına gidip tombik yanaklarını sıktım.

"Benim mektupları alabilir miyim?" dedim. "Ne yapacaksın?" dedi. "Gömeceğim. Artık bir işime yaramayacak." dedim. Çekmeceden iki zarf çıkartıp uzattı. "Ben bunları halledip hemen geliyorum."

Dışarı çıkıp bahçedeki İncir ağacının yanına yaklaştım. Elimdeki kürekle toprağı kazıp mektupları içine bıraktım. Yakmaya ya da yırtmaya gönlüm el vermedi. Ayağa kalkıp Hayri dedenin yanına geri döndüm.

"Uzun zamandır ilk defa yüzün gülüyor." dedi. Karşısındaki sandalyeye oturup boya fırçasını elime aldım. "Bugün Batu beni aradı. Küsmemişler benimle. Daha erken arayacakmış ama iki aya yakın operasyondalarmış." dedim. "Poyraz ile konuştun mu?" Başımı iki yana salladım.

"Aşk acıtır, kızım." dedi. Aşk beni öldürdü, diyemedim.

"Çok güzel olmuş. Ellerine sağlık." dedim, gülümseyerek. "Asıl bu boyandıktan sonra belli olacak. Orası da sana kalmış." dedi. Elimdeki uçağa baktım. "Poyraz en çok neyi seviyor?" Hayri dedeye bakıp gülümsedim. Kahkaha atmıştı. "Seni." Başka bir şeyi sevdiğini duymadım. "Senin adını da yazalım." Başımı hızlıca iki yana salladım. "Çocukluğundaki uçak gibi olsun." Uçağın üzerinde kazılı olan isminin üzerinde parmaklarımı dolaştırdım.

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' Onde histórias criam vida. Descubra agora