-Remus Lupin-

1.1K 65 1
                                    

Dolunay gecesi bitmişti ve sen ortak salonda çapulçuların gelmesini bekliyordun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dolunay gecesi bitmişti ve sen ortak salonda çapulçuların gelmesini bekliyordun. Güneşin doğmasına çok az kalmıştı. Ortak salondaki çalışma masasının üzerinde birkaç şifa iksiri ve şifa kremleri duruyordu. Elinde asan ile sabırsızca bekliyordun. Hala gelmemiş olmaları seni endişelendirdi.

"Nerede kaldılar..." dizlerini sallayarak koltukta bekliyordun. Hepsinin ne kadar yaralanmış olduğunu tahmin edebiliyordun. Sonunda kapı açıldı ve oldukça yaralı olan çapulcular göründü. Telaşla ayağa kalktın. Hepsi çok fazla yaralıydı. Normalde en az yaralara sahip olan Peter bile derin yaralar taşıyordu. Yinede buraya kadar gelmeye çabalamışlardı. Her biri bir koltuğa yayılırken sen öncelik konusunda söz verdiğin Remus'a ilerleyin. Yaraları çok keskindi ve ona bakarken bile için yanıyordu. Ona acı dinidirici iksir içirdikten sonra uyku iksiri verdin. Acı çekmeyeceği için rahat olarak yaralarına krem sürmeye başladın. Üzerine döktüğün dikiş iksiri yaraların üzerinde sadece iz bırakarak kayboluyordu. Bu iksiri Lily ile birlikte bulmuştunuz ve bu gizliydi. Onun yaraları kapandıktan sonra diğer en yaralı olan James'e ilerledin. Çok yorgun görünüyordu ve gözlerini zor açık tutuyordu.

"Önce Remus'u hallettin değil mi?" Her seferinde bunu soruyordu çünkü sözü verdiğin kişi James'ti. O istemişti senden ilk önce onun tedavi edilmesini. Kafanı salladın ve ona acı dinidirici iksir içirdin. Acısı dinerken rahat bir nefes aldı. Her birini iyileştirdikten sonra onları odalarına gönderdin. Remus için bir sedye oluşturdun ve onu erkek yatakhanesine büyüyle taşıdın. Yatağına yatırdığında bir süre onu inceledin ve yatakhaneden çıktın.

Ortak salondan çıkar çıkmaz kendini astronomi kulesine attın. Çok endişe dolu bir gece olmuştu. Diğerlerinin yaşadığı şeyler zaten yaralarından bile belli oluyordu ve sen her seferinde onları iyileştirdikten sonra burada ağlıyordun. Daha ne kadar böyle acı çekecekti? Ya ileride Remus'un yanında olamazlarsa ve o yalnız başına dönüşüm geçirirse? Bunları düşünmekten alı koyamıyordun kendini.

Merdivenlerde sesler duyunca o tarafa çevirdin başını. Sabah rüzgarından etkilenmemek için üzerine hırka giymişti ve sen tişört ile olduğu yeni farkediyordun. Elinde senin için fazladan bir hırka daha getirmişti. Sanki burada olduğunu tahmin ediyormuş gibiydi. Remus yanına oturduğunda göz yaşlarını sildin. Üzerine hırkayı geçirdi ve kafanı omzuna yasladı. Ona sarılarak hıçkırıklarını durdurmaya çalıştın.

"Bunu her dolunaydan sonra yapıyordun değil mi?" Her zaman seni bu kadar iyi tanımasına şaşırıyordun. Saçlarını kulağının arkasına koydu ve parmakları soğuk rüzgarın çarptığı yanaklarında oyalandı. Göz yaşlarını sildi. Sen ise cevap vermeden kafanı ondan başka bir yere çevirdin.

"Bunu yapma YN. Her seferinde sizin olmadığınız bir zamanı düşünüyorsun biliyorum. Ama siz her zaman olacaksınız ve ben bu yüzden endişeli değilim. Benim için kendini yıpratma." İçinden ona kızdın. Yine kendisini suçluyordu ama onun hiçbir suçu yoktu ki...

"Sadece daha ne kadar sizi böyle görmeye dayanabileceğimi bilmiyorum Remus. Daha ne kadar acı çekmek zorunda olduğunuzdan korkuyorum. Kurtboğan iksirini çoğu dokunaya yetiştiremiyoruz ve çok acı dolu geçiyor. Sende kendini yıpratıyorsun. Arkadaşlarına bunu yaptığın için kendinden nefret ediyorsun ama onu yapan sen değilsin. İçinde bir kurt yaşıyor ve bu senin kontrolün dışında geçiyor. Asıl sen kendini daha fazla yıpratma. Günden güne ne kadar çöktüğünü görmediğimizi mi sanıyorsun? Ama artık yetti. Bundan sonra her ay  Kurtboğan hazırlamak için elimden geleni yapacağım. Ne senin ne de diğerlerinin acı çekmesine dayanamıyorum." Sana sarıldı. Göz yaşların yanağından ağzına ve burnuna dokunurken seni sinir etti ama onun kokusu ciğerlerini doldururken ilk kez bundan rahatsız olmadın. Ağlamayı sevmiyordun çünkü sırf ağladığın için küçükken çok cezalandırılmıştın. Onun kollarında ağlamak seni rahatsız etmiyordu çünkü ağladığın için seni yargılamıyordu.

Bir eliyle saçlarını okşarken kafasını saçlarına gömdü ve derin derin nefesler aldı. Kafanı onun boyun girintisine yerleştirdin. Bir süre öyle kaldınız. Güneş çoktan doğmuştu ve sabahın soğuğu sizin içinizdeki sıcaklıktan dolayı size etki etmiyordu. Ondan ayrıldın ve yanaklarını tuttun.

"Söz veriyorum Remus. Her zaman yanında olacağız..." o da içinden bunu umdu. Sizi kaybederse asla yaşayamazdı. Bu sefer o yanaklarını tuttu ve dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. Bunu beklemiyordun ama ona gülümsedin ve bu sefer sen onu öptün. Seni öperken derin nefes alıyordu. İlk kez kokunu bu kadar yakından çekebilmişti içine. Öpücüğünüz bittiğinde sana tekrar sarıldı.

"Seni seviyorum YN..." boynuna öpücük bıraktın ve, "Bende seni seviyorum Remus..."

***

Soft bir bölüm oldu bence❤

multifandom- sevilen karakterlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin