Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
Aradan bir hafta geçmişti. Tahmin etmiş olduğum üzere Tom yine ortalardan kayboluyordu. Kahvaltıya ve öğle yemeklerine gelmiyordu. Sadece akşam yemeğine geliyor ve düşünceli düşünceli tabağıyla oynayıp kalkıp gidiyordu.
Sadece haftanın bir gününde ortak olan dersimizde karşılaşmıştık. Her zaman olduğu gibi arkaya geçmişti. Onunla konuşmak istiyordum ama kendisine iksir bile almadan koşarak sınıfı terketmişti. Sürekli kendisini göstermek isteyen Tom Riddle derste hiç sesini çıkarmadan iksirini yapmış ve gitmişti.
Aklımı ondan uzaklaştıracak tek şey sezonu açacak olan Quidditch maçlarıydı. James deli gibi etrafta dolanıyor, farklı binalara gidip yandaş topluyordu. Açıkçası bu halleri aşırı komikti. Herkese gidip birinci olacağını söylüyordu. Tabi destek toplamasının yanı sıra onun kibirli olduğunu düşünen diğer takım kaptanları ona kızıyordu. İlk maç Slytherin ile olacağı için onların desteğini almak istiyordu.
Benim bildiğim birşey varsa o da Slytherin'in desteğe zaten ihtiyacı olmadığıydı. Slytherin grubu James'in destek arayışını öğrenince onunla bir hayli dalga geçmişti. Gece kafalarının üstünde tezek bombası bulduklarında James cezalarını çektiklerini söylüyordu.
Gerçekten çok fazla şaka yapıyorlardı. Watpadd kitaplarında okuduğumda abartıyorlar demiştim ancak öyle değildi. Profesör Flitwick bu şakalara en çok maruz kalan profesördü. Mcgonagall'dan korktukları için ona daha az şaka yapıyorlardı. Yinede korkuları onlara engel değildi. James Gryffindor soyundan geldiğini bilmiyordu.
Kılıç hakkında birşey bilmiyordu. Arada anlatmak istesem de beni sorguya çekecekleri için susuyordum. James aynı zamanda aşırı mutluydu. Maçı izlemeye gidecektim. Etrafta çılgınlar gibi dolanıp herkese bunu anlatıyordu. Kulağıma gelmediğini düşünüyordu sanırsam.
Ümit vermek istemiyordum. Üzülecekti. Maçı hem kafamı dağıtmak için, hemde binamı desteklemek için izleyecektim. James herkese anlattığı için de doğal olarak herkes onun için gittiğimi sanıyordu. Maç günü gelip çattığında inanmazsınız ama aşırı büyük bir sahadaydım. Harry Potter'ın birinci filminde arka planın sahte olduğu belli oluyordu ancak burası bambaşkaydı. Gerçekti bir kere.
Quidditch sahası okulun kendisinden daha genişti. Öğrenciler ve veliler tribünleri doldurmuştu. En üst bölümde sarı kafaların sıralandığı bölümün Malfoylara ait olduğu belliydi. Üstlerinde Slytherin'i destekledikleri belli olsun diye atkı ve flamalar vardı. Sanki Malfoyların Gryffindor'u destekleme ihtimali olduğunu düşünen vardı da.
Sıkışık tribünde ilerlemeye çalışırken kimin eli kimin cebindeydi bilen yoktu. İğne atsak yere düşmezdi. Gryffindor takım kaptanı James olduğu için en önde özel bir bölüm ayırmıştı bizim için. Potter ailesi de buradaydı ve gözleri benim üstümdeydi. Bu evrende ailem olması gereken kişiler bana gelin seçiyormuş gibi bakıyordu.
