Dizlerimde uyuyakalmış Cihangir'le saçlarındaki ellerimi usulca çektim. Geldiğinde uzun uzun konuşmuş ve kafasını dizlerime koyarak yorgunluklu uykuya dalmıştı. Göz altlarından uykusuz olduğunu tahmin etmek çok zor olmamıştı zaten. Her ne kadar hemen uyuması için teklifte bulunsamda kabul etmemiş ve yokluğundaki süreci dinlemişti benden. Bir haftayı yaşamak zorken iki saatte anlatmak oldukça kolay olmuştu.
"Kiraz," diye uyku akan sese karşı kafamı yüzüne eğdin. Kafasını kucağımdan kaldırıp "Belin tutuldu kaç saattir seninde."
Rahatsız olduğumu düşünmemesi için "Hayır ben gayet memnundum halimden. Sen iyi misin?"
Saçlarını eliyle dağıtıp gözlerini ovuşturdu. "Dinlendim az da olsa. Saat baya geç olmuş, gideyim artık. Yarın izinliyim istersen kahvaltı yapalım birlikte?"
"İstersen burada kalabilirsin. Bu halde araba kullanma. Yastık falan getireyim yat dinlen. Hem yarın sabah dersim var sonrada işe gideceğim zaten. Çıkmadan burada kahvaltı yaparız. Olmaz mı?"
"Olur güzelim, sen rahatsız olmayacaksan olur."
Gülümseyip yorgunlukla beni izleyen gözlerine baktım. Elimi yanağına usulca koyup şişmiş göz altlarını okşadım. "Yastık getireyim ben sana," dedim ve odaya geçip gardroptan alacaklarımı aldım.
Elimdekileri salona ilerleyip yanına bıraktım. Ensemi kaşıyıp "Verebileceğim pijama takımı yok malesef. Üzerindeki eşofmanlarla rahat edebilir misin?"
Başına yasladığı kafasını kaldırıp "Teşekkür ederim. Rahat ederim ben," dedi.
"O zaman iyi geceler," diyerek utangaç bir gülümsemeyle önüme gelen saçlarımı geriye iteledim. "İyi geceler güzelim," diyen adam düşme sebebim olabilecek kadar güzel bir gülümseme bana sunup göz kırptı.
"Gideyim o zaman ben," diyen ben..
"Git o zaman sen. Ama istersen gitmeyedebilirsin," diyen Cihangir..
Haline gülerek göz devirip "Hele hele şu hallere bakın," diye dalga geçer bir şekilde elimi salladım.
Kendimi odama attığımda bedenimi yatağa bıraktım. Deli gibi sessiz çığlıklar ve saçma sapan yatakta çırpınma hareketleriyle gülerek yan devrildim. İleri derece hoşlaştığım adam içeride benim evimdeydi. Bana geri döneceğini söylemiş ve geri gelmişti. Gecikmeden bana dönmüştü.
Üst üste gelen bildirimlerle sinirlenip "Bir rahat sevinemiyoruz da anasını satayım," diye söylenerek ekranı açtım.
Aynı ev içinde mesaj atmak kaçıncı seviye?
Başkomiserim: Çığlıklarından uyumadığını tahmin ediyorum.
Başkomiserim: Kucağında uyumak oldukça rahattı. Hiç kalkmamalıydım.
Kiraz: Koltuğumunda rahat olduğuna eminim.
Başkomiserim: Test etmeye ne dersin? İstersen yanıma gelip rahat olup olmadığını kanıtlayabilirsin.
Kiraz: Sen ne ara bu kadar çıkarcı oldun başkomiserim? Cık cık cık ne ayıp.
Başkomiserim: Fırsatı da değerlendirmeyelim mi ama yani şimdi?
Kiraz: Arkadaşlar böyle olmaz ama Cihangir..
Başkomiserim: Şu meseleyi de yarın halledelim. Hoşuma gitmedi benim.
Kiraz: Tanımıyorum ben sizi. Yanlış numara.
Başkomiserim: Ne yaşıyorsun güzelim sen?
Kiraz: Hayatı..
Başkomiserim: İyi uykular. Uykusuzluk kafa yaptı sende.
Başkomiserim: Nasıl olsa sabah konuşacağız.
Kiraz: Çok ısrar ettin. Peki madem.
🍒
Düzenlenmiştir.
Bölümler biraz yavaş gelmeye başladı çünkü kuzenimin nişanı vardı ve şimdide hastayım. Hız kesmeden geleceğiz inşallah.
'İstanbul Beyefendisi'ne bekleniyorsunuz.
Seviliyorsunuz<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISADIR AŞKIN BOYU | Yarı Texting ✔
RomanceKiraz: Şöyle düşünün hayatınızın tam ortasına düşmüş bir melek. Başkomiserim: Sanki bu biraz tartışılır. Yani melek olduğunuz. Eski sevgilinize yapacaklarıza şahit olmuştum istemsizce. Kiraz: Valla başkomiserim melek gibi kızımdır da kime hangi me...