27. BÖLÜM

578 80 5
                                    

Otel kapısı bir "pat" sesiyle kapandı ve Tu Yan titredi. Göz ucuyla Gu Chenbai'nin ifadesine baktı, kaşlarının sert bir şekilde çatılı olduğunu, ağzının köşelerinin sanki öfkesine direnmeye çalışıyormuş gibi düz bir çizgi hâlini aldığını gördü.

Tu Yan hata yaptığını biliyordu. Sessizce mırıldandı, "Yine de yaralanmadım."

Beklenmedik bir şekilde Gu Chenbai cevap vermedi, yanından geçerek doğruca yatak odasına yöneldi.

Tu Yan, Gu Chenbai'nin ona daha önce kızdığını hiç görmemişti, bir anda panikledi ve çaresizce peşinden gitti. Gu Chenbai'nin görmesi için cebinden ses kayıt cihazını çıkarıp kendini savundu, "Onunla kavga etmeyecektim, sadece kendi ağzından itiraf ettirip kanıt olarak saklamak istedim. Ayrıca— ayrıca gerçekten bir hamle yapmadım, sadece onu korkutmak içindi, iki kez itiverdim."

Gu Chenbai takım elbise ceketini çıkarıp yatağın ucuna koydu. Daha sonra kravatını gevşetti ve Tu Yan'a dönüp "Bu hamileyken başkalarıyla kavga edebilmen için geçerli bir neden değil," dedi.

Tu Yan ne diyeceğini bilemedi, ağzını açsa da tek kelime konuşamadı. Gu Chenbai'nin gerçekten kızgın olduğunu biliyordu.

Ama Gu Chenbai neden kızgındı ki? Tu Yan onun için kavga etmişti. Xu Jia'an, Gu Chenbai'yi öyle hoş olmayan sözlerle aşağılarken Tu Yan nasıl dayanabilirdi? Onu öldürmemesi bile iyiydi.

Gu Chenbai için öne çıkmıştı fakat Gu Chenbai onun düşüncesiz ve pervasız olduğunu düşünüyordu.

Tu Yan bir süre incinmiş hissetti. Gu Chenbai'nin soğuk yan profiline bakarken acı acı düşündü: Gu Chenbai'nin kalbi ve gözleri artık yalnızca küçük veletle dolu, sadece onun güvenliğinden endişe ediyor ve bana yaralanıp yaralanmadığımı bile sormuyor. Tabii ki küçük velet doğduktan sonra Gu Chenbai'nin en çok sevdiği kişi ben olmayacağım.

"Daha bir ay önce biriyle kavga ettin ve bar gibi bir yerde engelleyici yamanı düşürdün. O zamanki darbeden kaynaklanan morluklar yeni ortadan kaybolmuştu ve şimdi yine biriyle kavga etmeye gittin," Gu Chenbai'nin gözleri çaresizlikle doluydu, sonunda Tu Yan, "Hayatımı umursuyor musun ki?" diye sordu.

Sonra kızarmış gözlerle Gu Chenbai’ye bağırdı: "Bu kadar onurlu olma, sadece bebeğine zarar vermemden korkmuyor musun? Endişelenmene gerek yok, önümüzdeki birkaç ay içinde kesinlikle kapıların dışına çıkmayacağım ve kendimi onu senin için doğurmaya adayacağım, oldu mu? Bu yeterli mi?"

Gu Chenbai onun bağırmasıyla sersemlemişti. Henüz tepki veremeden Tu Yan banyoya koştu ve kapıyı çarparak kapattı.

Bu küçük adamın öfkesi günden güne daha da artıyordu.

Gu Chenbai, Tu Yan'a nasıl gerçekten kızabilirdi ki? Sadece bunu uzun bir süre hatırlayıp bir daha kavga etmemesi içindi. Artık istediği etkiyi elde edildiğine göre, hemen durdu ve bastonuyla banyoya yürüdü. Kapıyı çalarak "Tu Bao" diye seslendi.

Tu Yan içeriden bağırdı, "Git buradan, seni görmek istemiyorum!"

"Nereye gideyim?" Gu Chenbai kıkırdadı.

"Beni ilgilendirmez!" Tu Yan'ın sesi bir ağlamaklıydı. Duş başlığını açtı ve su sesiyle bastırmaya çalıştı.

Gu Chenbai uzun bir süre tekrar konuşmadı. Banyo kapısında durdu, birkaç dakika bekledi, sonra bakır kapı tokmağını tuttu ve kapıyı son derece yavaş bir şekilde açtı. Tu Yan sırtı kapıya dönük olarak lavabonun önünde duruyordu, başı eğikti ve Gu Chenbai'nin içeri girdiğini fark etmedi.

Gu Chenbai yaklaştı ve Tu Yan'ın kendi kendine şikayet ettiğini duydu.

"...Küçük velet, doğduktan sonra benimle Gu Chenbai için savaşma, anladın mı? Seni daha fazla sevmesine izin verme..." Tu Yan’ın ne diyeceğini düşünmesi uzun zaman aldı. Karnına şiddetle dokundu ve "Dediğimi yapmazsan seni kesinlikle atarım," dedi.

Limited Possession [BL] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin