Bölüm 3:Gerçek

396 105 15
                                    

Eylül , hislerini benden saklamaya çalışıyordu. Acaba gerçekten aşık olduğu için mi utanıyordu ? O bana aşkı hatırlattıkça, aklım Aytuğ'a gidiyordu. Kalbim ona teslimdi zaten. Sahi ne yapıyordur şu an ? Ne zaman özler beni ? Ne zaman dönse affederim ben onu.Gerçi o gelse , ben affettim seni dese de olur. Özür diler , sarılırım.Onu düşünerek bu geceyi de sabah edecek iken uyuya kalmışım .Rüyama dair ufak tefek şeyler aklımda , daha önce hiç dinlemediğim ama çok tanıdık bir ses çok uzaktan ve boğuk gelen gitar sesleri ve sadece ellerini hatırlayabildiğim bir adam " bu geceden sonra bu şarkının her gece rüyama girebileceğini bilmiyorum, henüz"

***
Sabah uyanıyorum saat 12:00 'a doğru yine elimde pena. Ne zaman elime aldım ki her halde uyurken gitti elim cebime. Bugünün pazar olduğunu düşününce sevin semde yarın iş olduğunu hatırlayınca, isyan ediyorum.

"Of iş öleceğim ulan be ."

Torpille girdiğim işten bile sıkılıyorum , bunalıyorum.

Yerinde olmak isteyen çok insan var .Hayat trajedisi iş bulamazsak işsizlik zor, bulursak çalışma şartları zor. Kimseye yaranılmıyor arkadaş.. Sıradan bir kahvaltı ve aile sadeti sonrası saat 14:00'a doğru evden çıktık.
Eylül'ü çok denedim ama bana hiçbir şey anlatmama konusunda çok emindi. Sürekli gizliyordu bende takmıyordum tabi. Sadece benim hayatım neden bu kadar sıradan, Eylül ile biraz alışveriş yaptık yine çok zevkli şeyler seçti, ondan giyindiğim için şanslıydım. Bir parfümeriye girdik ardından içerisi çok karışık kokuyordu biraz çiçek, biraz limon, biraz kadınsı. Elim raflarda gezerken Eylül ile aynı anda bir şişeye uzattık elimizi. Sonra gözlerime baktı biraz sinirli biraz korkarak.

bu şişeye çok aşinaydı gözlerim belki iki dakika şişeye öylece bakmışımdır. Sonradan kokusunu tanıdım. Aytuğ'un, ona sarıldığımda bu parfümden teninin kokusunu bulmaya çalışırdım. Son sarılmamız geldi hemen aklıma derin bir oh çekmiştim ve

"şimdi ölsem gam yemem"

"durumu dramatikleştirme" dedi. Ardından ekledi

"sanki son kez sarılıyoruz" gerçekten sonmuş.

Gözlerim doldu hızlıca dışarı çıktım arkamdan Eylül geldi, sormadı, iyiki sormadı. En kötü anlarımda o yanımda oluyor. Kardeş yine, kardeşmiş be..

Eve gidince yemekleri ben yaptım, yeteneklerim arasında yemek yapmak yok.Eğer yeteneklerimi , sıralayacak olursam ilk ve son madde olarak "tişörtümü çıkartmadan sutyenimi çıkartmak olurdu". Yemekte doyamayınca herkes salataya abandı. Sayemde sağlıklı beslendi keratalar.

1 hafta sonra;
Bir haftadır , her gece ayni rüyayı görüyorum ve elimdeki o penayla uyanıyorum.
O penayı, nerede saklarsam saklayayım, elimde o pena ile uyanıyordum.
Herkes uyur-gezer olduğumu düşünüyor.
Ama olmadığımı biliyorum. O ellerin her santimini ezberledim o melodinin her notasını ve her sözünü ezberledim "gözlerimden yüzünü çıkart da al,aşk yalansa her mevsim sonbahar yaşanacak daha bir ömür var, yıkılacak kalın bir duvar" evde bana deli gibi bakan gözler vardı.
Kendimi işe vermiştim ve her gün kendimi bu şarkıyı mırıldanırken buluyordum. Hatta tek dostum bu pena ve Egemendi.
Penanın beni asla bırakmayacağını anladıktan sonra belki rüyalar kesilir diye o pena avucumda yatmaya başladım.
İş, Ege ve pena çevresinde gelişen ironi hayatımda korku her gün yerini sıkıcılığa bırakıyordu. O rüyalara o kadar alıştım ki o elleri tanımaya çalışıyordum gün geçtikçe. Her mağazanın kasiyerinin bile ellerine bakar oldum.
Gün geçtikçe rüya anlam kattı bana.İşten çıktım o gün yine Egemenle sinemaya gitmeye karar verdik. Her zamanki gibi sinema konusunda 1000 kez kavga ettik.

Tuğçe'yi çağırdık ama gelmedi düğün hazırlıkları yüzünden. En sonunda o kazandı ve aksiyon filmine gittik. Film boyunca 3 kutu , başlamadan 2 kutu mısır bitirdim. O derece sıkıcıydı. Çıkınca bar tarzı bir yere gittik. İlk defa gittiğim için emin olamıyordum, Ege bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama sıkılıyordu.
"Anlat ulan" dedim. kendini içmeye verdi. Bir şey itiraf edecekti ama utanıyordu ya da korkuyordu ne oldu Egemen, ne oldu ?

Ve Zaman GeldiğindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin