Bölüm 8 : İşaret

303 83 16
                                    

Göğsünde  uyuduğum tek adamsın sen , hep öyle kal.

Ne yapacağımı şaşırmış halde paniklerken sadece
"bilmiyorum" diye bildim. Dudağımı ısırmıştım ve yalan söylediğimi belli ediyordum. Verecek cevap bulamadığımdan sıçmıştım ve şu an sıvıyordum. Zihnim söyleyeceklerini tahmin edip yeni yalanlar üretmem konusunda bana yardım ediyordu. Derin bir nefes aldı ve
" Bunlar nerden geldi dedim sana." Gözlerim dolmuştu, bedenim donmuştu. O an yok olmak istedim, her şeyin sonunun geldiğini hissettim.

" Bilmiyorum dedim ya ne bağırıyorsun kapıda buldum" gözlerimden yaşlar süzülüyordu ve elimin tersiyle sildim. Hızlıca papatyaları aldı ve Ege'nin yanına çıktı.

Ege sigarasını bitirmiş ve mutfakta kahve yapıyordu ablama baktı. Kahve bardağı ile içerisini işaret edip peşinden gitti. Bende arkalarından odama gidip parmağımdaki yüzüğü çıkartıp kutunun içine sakladım. Korku ile beklerken her şeyi Aytuğ'a anlattım.

Azelya;

Yatağımın üzerinde bağdaş kuran Egenin yanına oturdum. Gözyaşlarımı silmeye gerek duymadan saçlarımı topladım. Kucağına papatyaları koyduğumda "bunlar ?" dedi.
"Bunları neden bana bıraktı? " dedim ağlarmış gibi bir ses tonuyla. Ege o an çok sinirlendi ve ben onu ilk defa böyle görüyordum, bardağın tekini elleri titreyerek bana uzattığında gözlerimden yaşlar gelmeye devam ediyordu.

Ayağa kalktı ve papatyaları camdan aşağı fırlattı. Apartmanın 5.katında oturuyorduk ve ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sabah aceleyle açık bıraktığım dolabın kapağına tekme attığında elindeki kahve üzerine döküldü. Ayağa kalkıp elinden bardağını aldığımda daha fazla sinirlenmemesi için gözyaşlarımı gizlemeye çalışıyordum. Ellerimle kahküllerimi geri doğru ittim ve burnumu çektim.

Konuşmama fırsat vermeden

"Yok, ulan olmayacak bir daha anlamıyor musun? İstediğin kadar peşinden koşsun. Benim için Tuğçe mevzusu bittiyse senin için de bu bitecek. Bir kadını ağlatan sığırlara adam demekten vazgeç "

Yine Nejat İşler 'den bir replik yapmıştı.

"Neden herkesten bir şey bekliyorsun, sana benden başkasından fayda yok"

Konuşmak için ağzımı açtığımda işaret parmağını dudağıma kapatıp

"Tek bir kelime daha etme"

Ağlamaktan nefes almakta zorlanan vücudum hırıltılı bir ses tonuyla;

"Canın yanıyor mu ?"

Eliyle kolumdan ittirdi ve gömleğini çıkartıp banyoya doğru yürüdü.

Ege duşun altına girdiğinde ev telefonu çalmaya başladı.

"Efendim anne."

"İyiyiz anneciğim nasıl olalım."

"Yedik anne yedik."

"Evet, anne Ege'de burada."

"Kilitledik anne kapıyı"

"Tamam, anne, herkese selam söyle"

"Eylül uyudu anneciğim"

Telefonu kapattığım da Eylül'ün odasına girdim. Yüzünü yastığına gömmüş uyuyordu. Nefes alış- verişi hala hızlı duyuluyordu.

Işıkları kapatıp odama döndüğümde Ege'yi üstsüz bir şekilde yatağımda dergi karıştırırken gördüm.

"Tişört ister misin ?"

"Neden göğüslerim seninkilerden güzel diye mi ?"

Konuyu değiştirmek istercesine "Bunu okumuş muydun ?" diyerek önüne bir şiir kitabı attım.

Ve Zaman GeldiğindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin