Bölüm 6 : Egezelya

244 89 15
                                    

Tam şu an sarılmak istiyorum ama olmuyor. Yazıncada olmuyor işte , söyleyincede eksik

MedyaAzelyaveEgemen *

" Ege söyleyeceğin bir şey yoksa bu konuyu burada kapat."
Yolda tek kelime etmeden oraya vardık.

Erken gittiğimiz için orayı keşfetmeye çalıştık saatimiz geldiğinde notaları ve telleri öğrenmekle başladık bir sürü kişiyle tanıştık ve neredeyse hiç birinin ismi aklımda kalmadı. Buğra, Umut ve Naz dışında. Tanıştığım herkes de o elleri aradım ama hiç kimsede bulamadım onu.

Geçen gün gördüğüm gitarı birinin almasını bekledim ama boş kaldı hiç kimse almayınca dayanamayıp ben aldım ve umutsuzca Ege'nin yanına döndüm. Burada benim aksime çok yetenekli insanlar vardı. Parmaklarımı gitarın üzerinde yerleştirmeyi bile yatım saatte çözmüştüm. Dinlediğim pop şarkıların aksine burada daha çok Türk sanat müziği çalıyordu.

Böyle yerlerin bana göre olmadığını yenmiş tırnaklarımı gitarın üstünde sabitlemeye çalışırken Ege fark etti ama ben kafama koymuştum değişiklik şarttı. Bugün hayatımın aşkıyla karşılaşacağımı düşündüğüm son gün oldu.
Çünkü içim dışım Aytuğ'ken benim ellerim ne gitar tutar, ne başka el..
Eve geldiğimde kendimi yorgunluktan yatağa attım. Sabah Eylül ve Egemen'in yüzleriyle uyandım. Eylül kahkaha atıyordu. Egemen'e "ne oluyor lan " dedim. Birkaç saniye sonra fark ettim Ege'nin başındaki yara bandını gösterip, gülmekten konuşamıyordu. Yatakta doğruldum.

Kıpkırmızı olmuş Ege'nin başındaki yara bandını hızlıca çektim. O an gördüklerime inanamadım ve küçük puntolarla kaşının biraz üzerinde yazan o yazıyı gördüm. Ege dedim, elimi alnıma getirip

"Gerçekten inanamıyorum."
"Yapacağımı söylemiştim"
"Hiç inandırıcı değildin"

Eylül hemen telefonunu çıkarttı ve bir kaç selfie çekildik. İşe gitmem gerekiyordu ve geç kalmıştım bile. Annem ve babam İzmir'e anneannemlere tatile gittikleri için bir kaç gün ev bizimdi. Ben hazırlanırken Eylül ve Ege tost yapıp çay koymuşlar. Zeytin yeme yarışması yapmıştık. Kaç bardak çay içtiğimizi bilmiyorum ki çok geç kalmıştım. Eylül LYS 'ye hazırlandığı için okula gitmiyordu.
Ben çantamı aldım ve Ege ile beraber evden çıktık.

Sahildeki dondurmacının önüne geldiğimiz karşı yoldan üzerimize doğru yürüyen onu gördüm.
Ne olduğunu anlamayıp kendimi sırtımdan bıçaklamış gibi hissettim. Elimdeki telefon düşecek gibi olmuştu. Egenin baş parmağını baş parmağıma kenetlediğini , hızlıca bileğimi kavradığını hissettim.

Her şey o güne dönmüştü.
Onu unutmamıştım ve o elinde bir buket 'papatya' ile yürüyüp geçti.
Yüzünde tatlı bir telaş vardı. Dudağını ısırdığını gördüm.
O ise yüzüme bakmadan çiçekleri saklamaya çalışarak yürüdü ve gitti. Beni ikinci kez bıraktığını şimdi hissetmiştim.

Ve Zaman GeldiğindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin