π⁶

63.2K 4.3K 13.4K
                                    

"Neyini anlamıyorsun?! Bu görev için seni seçtim! Amirinim ben senin"

"Yapabilecek tonlarca çalışanın var, yarın abimin doğum günü-" adam oğlunun masasına sertçe ellerini vurmuş ve onun lafını kesmişti, gözlerindeki o saf öfkeyi seçebiliyordu Jisung, ama zerre umursamıyordu. Bu herifi umursamayı bırakalı yıllar olmuştu ne de olsa "Abim böyle abim şöyle... Ne zaman Chan hakkında konuşmayı keseceksin, o ibnenin tekiydi!" Jisung boynunu esnetmiş ve ona hırlayan adama gülmüştü hafifçe, ah yine abisi hakkında konuşuyordu bu herif, ağzını sikerdi onun, kimse abisi hakkında atıp tutamazdı "Abim hakkında düzgün konuş"

"Orospu nişanlısı onu aldatmasaydı abinin adam olacağı falan yoktu"

"Abim hakkında konuşma dedim" Jisung alttan alttan ona bakarken babası iyice sinirlenmiş ve oğlunun yakasını kavramıştı "Abin benim için bir hayal kırıklığıydı, duydun mu? Senin onun gibi olmana izin verir miyim sanıyorsun ha, tek varisimsin sen benim" Jisung ayağa kalkmış ve kendisinden kısa olan adamın elinden kolayca kurtulmuştu, silahını özensizce kabzasına soktuktan sonra yayvan adımlarla kapıya doğru yürümeye başladı, o adamı görmeyen tahammülü yoktu "Han Jisung lafım bitmedi! Abin gibi-" Jisung kapının önünde durmuş ve derin bir nefes alarak babasına dönmüştü "Bakın amirim, ne duymak istiyorsunuz bilmiyorum ama şimdiden hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Çünkü biricik oğlunuz erkeklere götünü siktirtmeyi çok seviyor, aynı abisi gibi"

"Sen..."

adamın yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş gibiydi, kendini sakinleştirmeye çalışıp koltuğa bıraktığında; Jisung onun bu yanardağa benzeyen görüntüsüne gülmüştü, ne aptaldı ama, kimin ona ihtiyacı vardı ki? En azından Jisung'un yoktu ama kapıyı açtığında yine o lanet sesi duymuştu "Nereye!?" Jisung tuttuğu kulbu sıkmış ve 'ananın amına' dememek için kendisiyle büyük bir savaş vermişti "İzninizle verdiğniz görev için toplantı düzenleyeceğim amirim, hani şu abimin doğum gününe denk getirdiğiniz görev"

"Tamam çık"

Jisung sıktığı dişlerini ve kulbu bırakmış adımlarını büronun ortasına vermişti, hatta diğer katlara haber versinler diye ekibinden birkaç kişiyi görevlendirmişti bile "Gençler tüm bölümler olarak tam yarım saat sonra toplantı odasında olun, ciddi bir görev bizi bekliyor, şu son zamanlarda gündeme oturan 300den fazla cinayete karışmış çeteyle alakalı. Sakın, bakın sakın geç kalmak gibi bir hata yapmayın, bundan ne kadar nefret ettiğimi biliyorsunuz" Herkesten onaylar sesler geldiğinde Jisung kendini üst kata çıkarken buldu, üst kat sessizdi, ölülerle dolu bir otopsi odası, boş depolar, teras ve bir de toplantı odası vardı. Oğlan toplantı odasına ilerleyeceği sırada birkaç fusıltı ilişti kulaklarına, ölülerin bulunduğu odadan...

Adımları yavaşça arkasında bulunan odaya kaydığında ne düşündüğünü bile bilmiyordu, soğuk kulbu tuttu ve tek seferde kapıyı açtı, hiçbir şey yoktu "Kafayı mı yedim?" Derin bir nefes almış ve beyaz çarşaflarla kaplı odayı turlamıştı gözleriyle, kesinlikle Jisungluk bir yer değildi, son birkez ölülere baktı ve güldü "İyi uykular" kulbu kapatıp koridora çıktığında katille göz göze gelmesi bir olmuştu, tamam kabul ediyordu, biraz korkmuş olabilirdi "Ne yapıyorsun burda?" Kızıl katil dağılmış beyaz gömleğinin üstündeki kravatı tek hamlede çekiştirmiş ve genişletmişti, bu ona çekici bir aura bahşetmişti "Bildiğin gibi bir anlaşmamız var başkomiser, Ah yoksa tekrar ve tekrar hatırlatmam mı gerekiyor?" Hafifçe sırıtmıştı katil "Sana ikinci ipucunu vermeye geldim"

"Tam zamanıydı zaten"

"Hadi ama başkomiser, ben seni düşünüp buraya kadar geliyorum ve karşılaman bu mu? Üzüyorsun beni" Jisung alaylı bir gülüş atmış ve oğlanın omzunu iterek toplantı odasına girmişti, yarım saati vardı ve bu sürede hızlıca bu katille olan işini bitirebileceğini düşünüyordu, kızıl saçlı oğlan sarsak adımlarla elleri cebinde takip etmişti başkomiserini, Jisung o içeri girince kapıyı kapatmış ve sırtını projeksiyon duvarına yaslamıştı, her ne anlatacaksa çabuk olmalıydı "Seni dinliyorum?" Katilse bir çocuk edasıyla odayı geziyor ve eşyaları inceliyordu, tam bir çocuğa benziyordu gerçekten.. "Başkomiser bu benim olabilir mi?" Oğlan elinde tuttuğu minik sincap heykelciğini gösterdiğinde Jisung'un kaşları havalanmıştı "Sana benziyor!"

Killer / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin