BUT İM İNTO İT İM İNTO İT
SHE SAY WANNA FCK ME LATER GİRL İM İNTO İT
...
"Başkomiserim, duyuyor musunuz? Hey! Başkomiserim.."
Jisung telsizini açarken tek eliyle tuttuğu direksiyonu sağa kırmıştı, hız sınırını aşarken hiçbir şey umrunda değildi, aşırı zor ve yıpratıcı iş gününden sonra kafayı bulana kadar içip uyumak istiyordu, ordan da nişana geçebilirdi yani. Tabii ki telsizi yine buna izin vermemişti "Evet? Duyuyorum Jeno" vitesi geri alıp kahvesini kenara bıraktı oğlan, ilerdeki çevirmeyi görünce tekrar telsizine dönmüştü "Başkomiserim Felix Sunbae geldi yeniden, Lee Minho'nun bulunup bulunamadığını sordu, bizde sizden ayrı bilgi veremeyeceğimizi söyledik, birde İncheon yakınlarına Changbin komiserim ve ekipten birkaç kişiyi yönlendirmiştiniz ya" Jisung eliyle işaret veren trafik polisini gördüğünde açık camında tanıdık yüze bakmış ve eliyle birkaç saniye izin istemişti "İyi yapmışsınız, ve evet ne olmuş onlara?"
"Çatışma çıkmış"
"Yaralı var mı?" Başkomiserin sözleri üzerine telsizini öbür ucundaki oğlan birkaç çığlık sesini durduramamıştı "Olmaz mı Jisung! Kalbimden kurşun yedim, on beş kurşun! Ölmek üzereyim, doktor on gün vaktin kalmış seni arkadaşın Jisung'a emanet ediyorum dedi, ben yapma etme doktor beni o zalim ve pis cadıya bırakma dedim ama, dinlemedi, acil gelmen gerek, çikolata almazsan ölecekmişim, şu an son üç günüm-" Jisung telsizin ucundan gülerken öbür uçtaki ses kesilmiş ve başka tanıdık bir ses duyulmuştu, Jisung onun kim olduğunu zaten anlamıştı "Sen bakma bu geri zekalıya, sadece kolunu kurşun sıyırdı, bizde iyiyiz, paket ettik hepsini, sen keyfine bak, bir şey olursa zaten haber veririm" Arabasını polis radarına yakalandığı için sağa çekerken gülümsedi Jisung, bir aklı başında Changbin vardı gerçekten, ona minnettardı "Sende olmasan bitmişim Changbin, o Hyunjin'e de gidin ne istiyorsa alın başınızı şişirmesin, haberleşiriz sonra, yine hız sınırına takıldım"
"Bir de başkomiser olacaksın, umursamaz herif"
"Tamam anne, kapat" Jisung komutu Changbin'e vermiş olmasına rağmen kendi kapatmıştı telsizini, yoksa hâlâ söylenen Changbin'i duymak zorunda olabilirdi, eli direksiyonu boşladı, bu haraketiyle ona yaklaşan polis arkadaşı gülerek cama doğru eğilmişti "Vay be başkomiserim, ben de seni ne zamandır görmüyorum diyordum" Oğlanın kıkırtısıyla Jisungta arabanın el frenini çekip gülmeye başlamıştı, başını cama yaklaştırıp gizli bir şey söylüyor gibi yaptı "Aramızda kalsın, sırf seni göreyim diye aşıyorum hız sınırını be Taeyong, yoksa bilirsin kurallara sadık, duyarlı bir vatandaşım ben" Uniformalı oğlan kıkırdarken başını sallamıştı aşağı yukarı "Tabii tabii, bilirim senin duyarlılığını, az can yakmadın o arabada, lise zamanları Ryujin'le çok tutkulu bir çifttiniz doğrusı" Başkomiser camdan elini uzatıp arkadaşının şapkasını aldığında gülerek uzağında olan polis arkadaşına fırlatmıştı, oğlanın uzanmasına fırsat tanımadan "Ryujin defterini kapattık çoktan, açmayalım" Jisung kaşlarını kaldırıp bilmişçe konuşurken şapka fırlattığı poliste ikiliye yetişmişti, gülüşen arkadaşları ona döndü bu haraketle "Vay, Han Jisung, en son ne zaman görüşmüştük ya? Ah doğru, sen ehliyetsiz araba kullandığında değil mi? Unutmuşum"
"Açma eski defterleri Yuta, saf karizmayım artık ben, başkomiser oldum"
"Aman sende, karizmaymış, içini bilirim oğlum ben senin, bahse varım hâlâ kural tanımıyorsundur" Taeyong arabanın içinden konuşan oğlanın omzunu kavrayıp sıktığında Jisung yarı yarıya kabul eder gibi başını sallamış ve göz kırpmıştı "Yalan yok, var bir iki kaçamak" Yuta da arkadaşının tepkisine gülerken diğer arkadaşının omzuna vurmuştu "Hyunjinle Changbin ne yapıyor? Uzun zamandır görmedim onları" Jisung iki ismi duymasıyla yaka silkiyormuş gibi yapmıştı, bu iki polis genci güldürdü "Daha yeni konuştuk, geri zekalı kolunu yaralamış ağlıyordu telsizde, Changbin de ne yapsın onunla uğraşıyor işte" hiç değişmiyorlardı, sarı saçlı oğlan kolunu arabaya yaslayarak cama doğru eğilmişti "Hâlâ aynılar yani, oysa ben Hyunjin Changbin'i tavlar sanmıştım, biliyorsun yavşak o biraz"
