Arkaeslar ilerde bu fic cook unlu olcak bakın buraya da yaziyorum, o zaman ilk okuyanlar siz olacaksiniz
...
"Vay, seni yalnız bırakmaya gelmiyor kızıl şey, hemen birilerini öldürmüşsün bakıyorum"
Kızıl saçlı kız; bir ceset, bir baygın, bir katil ve bir başkomiserin bulunduğu alana ilerlerken söylemişti bunu, aklına yatmamış ve oğlanı takip etmeye karar vermişti kız ve iyi ki de gelmişti, çünkü eğlenceli şeyler olmuşa benziyordu. Lee Know ona doğru döndüğünde çalıların arasından yanlarına ulaşmış olan kıza şaşkınca bakıyordu Jisung, onun burda ne işi vardı? Ve kızıl katili nerden tanıyordu? Tanrım.. neden herkes buradaydı ki? "Sen.. Siktir basit bir kız değildin değil mi?"
Kızıl saçlı kız katilinin yanına ulaştığında hafifçe kıkırdamış ve başını yukarı aşağı sallamıştı, gerçekten bu tip saf insanlara çok gülüyordu, eli kızıl saçlı oğlanın koluna yavaşça dolandığında alaylı bir ifade takınmıştı yüzüne "Ah kesinlikle, seni merak etmiştim doğrusu, o yüzden küçük bir oyunla rastlamamızı sağladım, buna inanman komikti çünkü ben çok tatlı bir katilim Han" Jisung hâlâ kucağında tuttuğu Felix'in belini daha sıkı kavrarken ona gülen kıza tek kaşını kaldırarak bakmıştı, gerçekten yetmişti artık, tüm katilleri sikmesine çok az kalmıştı, yerde yatan Yeosang'ın cesedine kayan gözlerini tekrar kızın yüzüne çıkarmıştı hissizce "17 yaşında olduğunu sanıyordum" kız büyük bir kahkaha atmıştı bunun üzerine
"Ah biliyorum, çok genç gösteriyorum. Ama 25'im başkomiser"
"Güzel, bir yalancıyla daha uğraşmayacağım gerçekten" Jisung'un adımları arabasına doğru gidecekken katil onu durduracak şekilde konuşmuştu "Bekle başkomiser" Jisung ona kısa bir bakış attığında kızıl saçlı kız; katilin bileğini kavramış ve onu durdurmuştu, kızıl saçlı oğlan ona doğru baktığında Lia cilveli bir biçimde kollarını oğlanın boynuna sarmış ve boynuna kısa ama işveli bir öpücük bırakmıştı, bu onun dilinde 'seni istiyorum' demekti "Boş versene, bize geçelim. Polisler çok sıkıcı biliyorsun" Lee Know bir adım geri çekildiğinde kızın elleri boşluğa doğru düşmüştü, kaşları çatılmıştı Lia'nın, bunu beklemiyordu "Lia-" Sonra lafını tamamlamadan bakışları anında başkomiserini bulmuştu kızıl oğlanın, Jisung'un hızlı hızlı yürüdüğünü görünce peşinden ilerlemeye başlamıştı,, adımlarını sertçe basıyordu yere Jisung, onun az önce olanı görüp görmediğini anlayamamıştı kızıl katil "Başkomiser, bir dursana amına koyayım"
"Yüzünü seviyorsan siktir git, yoksa yüzünü dağıtacağım"
"Seninle geleceğim, hey başkomiser! Bana baksana! Çok kırıcısın gerçekten" kızıl saçlı oğlan bir çocuk gibi mızmızlandığında arkasından ilerlemeye başladığı Jisung onu farketmiş ama bakmaya tenezzül bile etmemişti, kucağında olan oğlanla çok hızlı yürüyebildiği de söylenemezdi açıkçası, ama istikrarlı sayılabilirdi, çünkü baya ilerlemişti. Ama katil vazgeçmeden peşinden gitmiş ve ona yetiştiği gibi ellerini omzuna yerleştirip kulağına eğilmişti oğlanın "Sorun ne? Beklemeni söylemiştim" Nefes nefese kaldığı için sıcak nefesi başkomiserin ensesini huylandırmıştı, Jisung bıkkınlıkla ona dönmüş ve onu kısa bir süzüp başını yana yatırmıştı. Gerçekten sinirli görünüyordu "Bu gününü iyi değerlendir bence sen, yarın ikinizi de içeri atacağım çünkü" katilin kaşları çatılırken arkadan gelen kız ellerini beline koymuş sonra başkomiseri tiye alırmış gibi gülmüştü, Jisung ona bakmamıştı bile "Hadi bir denesene, bende ekibini yerle bir edeyim ha?" Jisung'un dudaklarından bir gülüş kopmuştu anında, ne de hafife alıyorlardı onu öyle? Ah şu katiller.. "Emin ol ekibim düşündüğünden iyidir, özellikle de senin gibi ağlak küçük bir kızın üstesinden rahatlıkla gelebilirler"
