bölüm;25

20 2 0
                                    

Şuan kimsenin ne düşündüğü veya neden burada olduğu kavramını düşünmedi. Ellerini sıkıca avuçalarının içine bastırdı ve dudaklarını yalayıp kendisini sakinleştirmeye çalıştı.

Ancak dudaklarını yaladığına pişman olmuştu. Karşısındaki adamın küstah ve kendini beğenmiş bakışları dudaklarına düşmüştü. Şimdi kendisini sakinleştirmek için yapabileceği birşey kalmamıştı.

"Siz kendinizi fazla büyütüyorsunuz" dedi sessiz bir şekilde sanki sadece ikisinin duyması gereken bir sır gibi.
Siyah kaşları çatıldı. Dolgun dudakları genişledi ve inci beyaz dişleri gözüktü.

"Aslında boyut ve akıl olarak sizden üstün olmam dışında kendimi övmek gibi bir niyetim yoktu."dedi.

Nına kaşlarının arasına bir çukur çöktürdü. Beyaz teninin büyüleyiciliği dışında bir de kokusu burnunu dolduruyordu.

"Sen hiç değişmezsin değil mi?"

Gülümseme soldu mingan ciddi bir ifadeyle nina'nın kolunu tuttup iyice kendine yaklaştırdı. Ve kulağına eğildi.

"Elimden gelse dudağınız derinizden ayrılana kadar öpmek isterdim sizi."

Nina kulağına fısıldanan sözlerle gözlerini kapattı. Onun dolgun dudakları sanki bunun bir ihtiyaç olduğunu düşündürüyordu.

Mingan kulağından çekti dudaklarını nina'nın kapalı gözlerini gördü. Onun bu haline gülümsedi. Kızaran yanaklarını pembeleşen dudaklarının arzusu mingan için çok farklıydı. Gittiği günden beri tek hayali bu kız'dı.

Nina gözlerini açtı ve onun gözlerine baktı. Göz bebekleri büyümüştü. Dolgun dudakları 'beni öp'der gibi bakıyordu. Nina daha ne kadar kendine karşı koyabilirdi ki?

"Benim size karşı.."

Sözünü kesen minganın çenesini tutup dudağının hemen yanına bıraktığı keskin bir öpücük olmuştu.

Nina artık kendini tutmak için mingan'a dayandı. Dizleri titremişti. Aslında bütün vücudu titriyordu.

Mingan uzun sayılabilecek bir öpücük bırakmıştı pembe yanağına. Çiçek kokan vücudun içinde bir yerlerine yayıldığını hissediyordu.

Kendini ilk kurtaran yine de Nina olmuştu. Mingan'dan bir iki adım uzaklaştı.

"Sizinle daha fazla muhattap olma gibi bir niyetim yok şimdi izninizle"dedi ve kafasıyla selam verip ilerledi.

Derek,prensesin arkasında sessizce olan biteni izliyordu. Bu anlamsız kavganın neden olduğunu çözümlemeye uğraş verirken ikisinin ne kadar yakıştığını geçirmişti içinden.

Prenses bir anda ilerlemeye başladığında arkasından ilerlemeye başladı o da. Gözleri az önce prensese küstahça bakan adamın gözlerinde gezdiğinde karşında soğuk buz gibi bakışlar bulmuştu.

Bu bakışkardan ürkmüş prensese yetişmek için oldukça hızlı bir şekilde ilerlemeye başlamıştı.

Nına ise kalbinin hızını kulaklarında duymaktan utanmıştı. Oldukça sinirlenmişti üstüne üstlük. Bu yıllar önce karşısında edward'ı gördüğünde gerçekleşmişti.

Ancak bu sefer sinirinden olduğuna oldukça inandırmıştı kendini.

"Prenses!"

Derek'in arkasından yükselen sesine yavaşladı nına ve onu görebilmek için arkasına döndü. Dereki hızlı adımlarla kendine koşarken bulmuştu.

Kraliçenin tacıWhere stories live. Discover now