bölüm;20

61 16 1
                                    

Odada büyük bir sessizlik hakimdi. Ne nina ne de mingan konuşuyordu?

Mingan sadece durmuş öylece nina'yı izliyordu. Nina da duvara yaslanmış onu izliyordu. Aslında büyük bir prenses odası olan bu oda karanlığa bürünmüş hatta biraz küçülmüştü sanki.

Nina nefessiz kalmıştı. Vücudu sussuz kalmıştı.

Aslında mingan konuşurdu. Çekinmiyordu da sadece,nina'nın çekinmesi hoş geliyordu kendine.

"Özür dilerim" dedi nina kendinden beklemediği bir şekilde.

Mingan'sa kaşlarını çattı. Anlamamazlığa vurmak istedi. "Ne için?" dedi ve ellerini arkasında bağladı.

Nina kaşlarını çattı. Ve kafasını yan yatırdı ve minganı süzdü. "Ne için olduğunu biliyorsun" dedi sesi istediğinden daha yüksek çıkmıştı.

"Aslında emin değilim" dedi mingan. düşünmeye, çalışır gibi elini çenesinin altına koydu.

Nina'ysa kendiyle oyun oynadığnı anladığı adama ters ters bakmaya devam etti.

"O zaman boşver hatırlamaman daha iyi" dedi nina. Öfkeliydi alaya alınmaktan pek hoşlanmazdı.

"Aaa hatırladım..." dedi mingan ve prensese doğru ilerledi. Ellerini arkasında birleştirdi ve ona doğru ilerledi.

"Dün gece bizim sevgili olduğumuzu açıklamıştın" dedi kıza.

Nina öylece kalmıştı. Kızardı, kızıl saçlarının rengini aldı yüzü. Hemen konuştu.

"Ne diyorsun sen ben senin sevgilin değilim" dedi. nina, öfkeyle ve mingan'a cesaretli bir adım attı.

Şimdi aralarında bir adımlık mesafe olan bu iki kişi birbirlerine bakıyordu.

Mingan alayla nina öfkeyle.

"Sadece birini kendinden uzak tutmak için böyle bir yalan atmamalıydın" dedi mingan bir anda.

Nina'ysa çatılan kaşlarını daha da çok çattı. Kendini savunmak için açtığı ağzını mingan'nın büyük eli örttü.

"Beni dinle bağırıp çağırmadan önce beni dinle" dedi mingan.

Nina ağzının kapatılmasıyla yakınlaşan mingan'nın yüzüyle kalbinin teklediğini hisseti.

"Edward bize inanmadı eğer bu oyunu oynamak istiyorsan bu rolü yapmaya devam etmelisin!"dedi mingan.

Nina o sırada yumuşadı,haklıydı. Edward asla böyle şeylere inanmazdı. O çok tehlikeli biriydi.

"mmmm" dedi konuşmaya çalışarak nina.

Mingan sırıtmamak için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Neden bana yardım ediyorsun ki?" dedi nina. Anlamaz şekilde baktı gözlerine ardından.

Mingan'sa gözlerini etrafında gezdirip kendinde ona açıklayacak zaman kazandı.

"İyiliğe karşı iyilik" dedi mingan.

Nina'ysa kaşlarını çattı. Ne iyilik istiyebilirdi ki kendinden?

"Benden ne istiyebilirsin ki?" dedi nina ardından anlamak istercesine genç oğlanın gözlerine baktı.

"Zamanı geldiğinde söyleyeceğim" dedi mingan. Bir adım geriye atıp nina'dan uzaklaştı.

"Sen bir Meleksin istediğin şeye şuan sahip olabilirsin benden ne bekliyorsun ki?" dedi nina.

"Zamanı geldiğinde söyleyeceğim" dedi mingan. Yeniledi cümlesini.

Kafa salladı nina.

"Şimdi yola çıkacağım ve iki uç gün sonra geri dönerim" dedi mingan.

Kraliçenin tacıWhere stories live. Discover now