bölüm:18

110 20 4
                                    

Nina merdivenlere geldiğinde heyecandan titreyen ellerini sıktı. 'Sana ders olmalı bu' içinde ki yapmamalıydın diyen dürtüye söylemişti bunu.

Titreye titreye odasının kapısını açtı. Ve yeniden kapattı.

Aniden ayaklanan dadısıyla göz göze geldi. O an ki heyecanla hafif bir çığlık atıverdi. "Aaa"

Dadısı sinirle kapıya gelip genç kızın gözlerine doğruca baktı. "Dışarda ne yapıyorsunuz?"

Nına gülümsemek istesede yorgun bedeni onun işlevini yitirmiş gibi davranmasına neden oluyordu. Soğuk bir tavırla "su içtim" dedi ve sustu.

Doğruca yatağına girip sıkıca üstünü örttü. O şu an güzelce yatıyordu ama aşağıda acaba neler oluyordu?

"Siz az önce bir prensesin size sevgilim dediğinin farkında mısınız?"

Öfke dolu sesiyle edward mingan'a bakıyordu. Mingan'sa umursamaz bir tavırla omzunu indirip kaldırdı.

"Demek sevgiliyiz ki böyle dedi" dedi mingan biraz şaşırmış ve biraz anlamamış bir tavırla. Evet sevgililerdi ama mingan'nın bundan haberi şimdi oluyordu.

Kendi de anlam veremiyordu. Az önce deli gibi dalaştığı kız kendisine 'sevgilim' demişti.

Edward karşısında kendini takmayan adama karşı öyle bir sinirlenmişti ki ayağının tekini sinirle yere vurdu.

Mingan edward'ın bu haraketiyle gözlerini hafifçe kaldırıp edward'a baktı. Karşısında öfkeyle kızaran adama şaşırmadan edemedi.

Mingan nina'nın edward'ı gördükten sonra davrandığını düşündü bir anda ve şüpheyle tek kaşını havaya kaldırarak sordu.

"Anlayamadım sör edward bu sizi neden bu kadar rahatsız etti?"

Edward sorulan soruyla büyük bir sessizliğe bulandı. Gözleri az önce öfkeyle mingan'ı delip geçerken hafifçe kaçırdı gözlerini mingan'dan.

'Sahi ya beni neden bu kadar rahatsız etmişti?'diye düşündü içinden. Kontrolünü kaybetmişti.

"O sizin gönül eğlendirebileceğiniz biri değil sadece bunun için bu kadar sinirlendim." dedi ve gözlerini aynı öfkeyle mingan'a dikti.

Mingan umursamaz bir tavırla omzunu indirip kaldırdı. "Onunla gönül eğlendirmiyorum" dedi. Ve sert bir şekilde karşılık vermeden sarayın bahçe kapısına doğru hızla ilerledi. Eğer daha fazla konuşursa kötü şeylerin olmasından endişelenmişti.

Edward'sa öfkeden sıktığı ellerini serbest bıraktı. Ve derin bir nefes alıp etrafında gezindirdi gözlerini. Canı yanıyor gibiydi hayır yanmamalıydı.

Gözlerini kapatıp nefes alış verişlerini düzenlemeye çalıştı. Rahatlamalıydı. Ama az önce gördüğü sahne gözleri her kapandığında iniyordu gözlerine. Hızla açtı gözlerini.

Bu sırada karnına konan minik ellerle dikkati dağıldı. Bu diana'dan başkası olamazdı. Başka kimin olması beklenebilir di ki?

"Tatlım"

Edward öylece durup gözlerini kapadı yeniden. Cevap vermekten kaçındı. Ama onun yanında da olmak istemiyordu. Kendine sarılan kollardan bir çırpıda kurtulup merdivenlere doğru yöneldi.

Kimseyle konuşmak istemiyordu hele ki şu anda diana'yla hiç.

Diana kollarından kurtulan adamın arkasından sersem şekilde baktı.

Anlamıyordu bu ne soğukluktu ona kötü birşey mi yapmıştı? Ya da artık sıkılmış mıydı edward?

Bunları düşünürken gözleri edward'ın merdivenleri tırmanan bedenindeydi. Gözlerinden aniden dökülüveren yaşlara izin verdi.

Kraliçenin tacıWhere stories live. Discover now