Tanıtım II

68K 2.7K 117
                                    

Sanırım en çok merak edilen hikayem bu bakalım ikinci tanıtım ne düşündürecek size...


Cihan, kahvaltı ederken arkadaşlarını karşısında görmeyi beklemiyordu. Hepsinin neden geldiğini biliyordu. O yüzden onları gördüğüne memnun olmadığını surat ifadesinden belli etmekten çekinmedi. Hoş geldiniz derken bile döver gibiydi. Hepsine masa da servis açtırırken, inşallah Gökçe'den konu açmazlar diye düşünüyordu. Cenkay, bir iki iş ile ilgili konu açarken Cihan'ın buz gibi cevapları karşısında konuyu Gökçe'ye getiremedi. Ali Buğra da şansını denedi ama yine olmadı. Cihat ise sıkılmıştı. O sevdiği kadına yeni kavuşmuş, ölümden yeni dönmüş sayılırdı. İki günlük dünyada boşuna üzülmeye gerek yoktu. Bunu en iyi kendi bilirken Cihan'ın o sert tavrından hiç etkilenemezdi. Bu yüzden sert ses tonuyla direkt konuya girdi.

"Cihan! Buraya neden geldiğimizi biliyorsun değil mi?"

"Bilmemeyi tercih ediyorum."

"Tercihlerin beni ilgilendirmiyor, Gökçe'yi konuşmadan buradan gitmeyeceğim."

Sevdiği aynı zamanda ölesi nefret ettiği kadının adını duyduğu anda bütün bedeni kasıldı. Boğazında bir damar atmaya başladı. Hala uykuları düzene girmiş değildi. Gökçe'nin o gece ahımın ulaşamayacağı yer yok derken ki ses tonu, ağlaması sürekli kabuslarına giriyor ve onu uyutmuyordu. Hem onu aldatıyor hem de ah eden o oluyor diye daha çok sinirleniyordu.

"Cihat, onun adını bir daha anarsan!"

"Eee anarsam..."

"İçimde ki canavarı uyandırırsın," diye dişlerinin arasından konuştu. Bakışları kurşun misaliydi. Eğer konuşursan seni öldürürüm dercesine bakışlarıyla susturmaya çalışıyordu. Cihat, ayağa kalktı. Ali Buğra ve Cenkay'a bakıp, konuşmaya başladı.

"Çıkar lan! Çıkar ne olacaksa... Sen! Sen bize kızmıyor muydun? Hepimizi toparlayan sen değil miydin? İçimizdeki en mantıklı adam sendin. Hayır abi Gökçe söz konusu olunca mı gözünün kör olacağı aptallaşacağın tuttu?"

Cihan Gökçe denildikten sonra elindeki bıçağı masaya saplayarak ayağa kalktı. Kendini zor tuttuğu o kadar belli oluyordu ki, kimse sesini çıkaramadı. Yavuz müdahale edecek gibi oldu. Onu da Cenkay durdurdu. Ne olacaksa olacak bu konu konuşulacaktı. O kadar yolu boşuna gelmiş olamazlardı.

Genç adam bir elini ağzına burnuna götürdü. Sanki kaşınıyor gibi yüzünde gezdirdi. Sakinleşmeye çalışıyordu ama Cihat inatla onun adını anıyordu. Burnunu çekip, ahh diyerek masanın örtüsünü çektiği gibi her şeyi yere döktü.

"Ne diyorsun lan sen! Benim ben! Araştırmadan etmeden insan harcar mıyım? Hele sevdiğim kadını... Bu kadar mı tanıyorsun beni? Yarım bıraktı lan beni yarım. Ben onunla evlenmeyi düşünüyordum. Ondan çocuklar istiyordum. O kadar içimdeydi.

Ama o ne yaptı? Beni aldattı."

Bu sefer Ali Buğra bağırmaya başladı. Gökçe'nin o gece ki haline şahit biri olarak asla inanmıyordu. O gece o halini görmese bile aldattığı konusunda şüpheye düşmezdi. Asi baykuşun Cihan'a bakarken bile içinin eridiği öyle belli olurdu ki bu aşkı görmemek için kör olmak gerekirdi. Hem bu don yağ dolması bir adamı aşkıyla biraz olsun o kız yumuşatmıştı.

"Aldattı deme lan! Cenkay'ın yaptığı hatayı yapıyorsun. O da birinin lafıyla Buse'yi hayatından çıkarmıştı. Ne oldu ha ne oldu? Buse'ye kendini affettireceğim diye imanı gevredi. Aynı duruma mı düşmek istiyorsun? Baykuştan bahsediyoruz Cihan, senin bütün soğukluğuna rağmen aşkını hiç çekinmeden gösteren kızdan..."

"Öpüşmekte mi oyun ulan, gözlerimle gördüm gözlerimle... Karşılıkverirken hiç oyuna gelmiş gözükmüyordu. Eğer onunla ilgili bir kelime dahaederseniz anam avradım olsun, geçmişim demem ortağım demem kardeşlerim dememhepinizi silerim."

KALP AVUNTUSU Güzel Seven Kadınlar Serisi 3Where stories live. Discover now