3. Bölüm

64.4K 3.5K 156
                                    

İYİ OKUMLAR CANLARIM...  GÜNAYDINLAR...


"Git! Git kahrolası! Git de aramıza günler, geceler, şehirler sok! Ama bilesin! Bilesin ki; Ah'ımın ulaşamayacağı hiçbir yer yok!" deyip arkasını döndü. Ceren'in yüzüne baktığında mavi gözlerinden süzülen yaşlara acıyla gülümsedi. Tekrar dudakları titremeye başladığında arabanın patinaj yaparak hızla uzaklaştığını anladı.

"Gitti! Gitti! Gitti Ceren gitti," dedi ve dizlerinin üzerine çöktü. Yeri göğü inleten bir şekilde ağlamaya başladı. Ceren'de onunla birlikte aynı yere çöktü. Sarıldı. Teselli edecek sözleri bulamıyordu. Belliydi içindeki acı kalbine de bedenine de sığmıyordu.

"Senn! Sen benim her şeyimdin. Ben şimdi ne yapacağım. Bütün hayallerim geleceğim sendin. Ben! Ben ne yapacağım, nasıl yaşayacağım?"

"Gökçe abla ne olur, hadi toparlan da bize gidelim."

Ceren ne derse desin Gökçe'ye sesini duyuramamıştı. İkisi de yağmur da sırılsıklam olmuştu. Musa kızım kimsen yok mu sen bari ara diye yanlarına tekrar geldiğinde, çaresiz hem Cihat'ı hem de Ali Buğra'yı çağırdı. Hala dizlerinin üstünde sadece isyan edercesine ağlayarak konuşmaya devam ediyordu. Sözleri ağıt gibiydi. Ceren daha önce çok acı çeken görmüştü. Ancak böyle viraneye dönen birine yeni tanık oluyordu. Cihan abi arkandan böyle ağlayan biri seni nasıl aldatır. Allah'ım bu denli mi kör oldun sen diye düşünürken genç kadının sözleriyle tekrar yanına oturdu.

"Ben seni her an gidecekmiş gibi sevmiştim. Tam tutunacak dalım olduktan sonra mı bırakıyorsun? Dal kırılsın düşüp, parçalanayım diye mi terk ettin beni? Ben seni aldatmadım. Ben sana yalan söylemedim. Alma ahımı, günahımı almaa! Bana bu yapma! Bana bu acıyı reva görmee! Ben sadece seni her şeyden, herkesten çok sevdim. Bu hayattaki tek isteğim sendin.

"Gökçe!"

Saçları ıslak dağılmış uykusuzluktan ağlamaktan kıpkırmızı gözlerle Ali Buğra'ya baktı. Cihat dizlerinin üzerine çökmüştü. İkisi de çok şaşkındı. İçlerinde en düzgün giden ilişki onların ki iken ne olmuştu da Gökçe bu kadar dağılmıştı. Bünyesi çok kuvvetli olduğu için hala ayakta durabiliyordu. Kızların içinde hep en dayanıklı Gökçe idi. Kolay kolay hastalanmaz ufak tefek şeylerle yıkılmazdı. Ama! Ama bu yaşadığı dayanılacak gibi değildi.

"Ali Buğra! Ali Buğra beni terk etti. Yemin ederim benim bir günahım yok."

"Tamam canım, ben sana inanıyorum. Hadi kalk seni bize götürelim. Merve de seni merak ediyor."

"Ali Buğra, burası çok sızlıyor bu sancı geçer mi? Hiç geç..geçmeyecek gibi..."

Gerek sinirlerinin alt üst olduğundan gerekse üşümekten titremesi çok artmış, dişleri birbirine vuruyordu. Eli kalbinde sancı içindeki yerini ovuşturuyordu. Cihat'ın boğazı düğüm düğüm oldu. Gökçe'yi daha önce hiç böyle görmemişti. Ceren darmaduman olmuştu. İyi ki de abilerimi çağırmışım diye düşünüyordu.

Gökçe'nin ağlaması hiç kesilmeden Merve'nin evine geldiklerinde, arkadaşının telaşlı bakışlarından sonra sanki ona sonsuz güvenen birine ihtiyacı varmış gibi durdu. Durdu ve kendini yere attı. Sinir krizi geçirmeye başladı. Günahıma girdin diyor başka bir şey demiyordu. Zangır zangır titrerken hemen doktor çağırdılar. Ceren ve Merve yanlarına oturdu. Yumruk olmuş, kilitlenmiş ellerini açmaya çalışıyorlardı. Cihat, direkt bir hastaneye gitmeyip, eve geldikleri için pişmanlık yaşarken Erdem doktoru yetiştirmişti. Sakinleştirici yapıldıktan beş dakika kadar yine ağlama krizi devam etti. Gökçe uyuklamaya başlamıştı. İç çeke çeke beni nasıl bırakırsın diye mırıldanmaya devam ediyordu.

KALP AVUNTUSU Güzel Seven Kadınlar Serisi 3Where stories live. Discover now