BÖLÜM 21

21.6K 781 201
                                    


Beni nasıl ve ne şekilde etkileyebileceğini bilen bir adamla karşı karşıyaydım ve beni oldukça zorluyordu.

Kolyeyi alıp kutuyu masanın üzerine gelişigüzel bıraktığımda, bana yardım etmek için hamlede bulunmasına fırsat vermeden tek seferde kolyeyi boynuma taktım.

Oturduğum yerden kalkıp, salonda ayna olarak iş görebilecek herhangi bir şey ararken; ne yaptığımı anlamış olacak ki beni bulunduğumuz kattaki banyoya yönlendirdiğinde daha önce bunu nasıl fark etmediğimi düşündüm. Neyse ki, her seferinde yukarı çıkmak zor geldiği için iyice sıkışana kadar kendimi sıkmama gerek kalmayacaktı artık.

Banyodaki aynanın karşısına geçip kolyenin bana ne kadar da yakıştığını düşünürken bunu sesli dile getiren o oldu.

"Yakıştı."

Hemen arkamda dikiliyordu. Aynadan ona bakıp bir şeyler söyleyecekken vazgeçip kendimi seyretmeye devam ettim.

Üzerimden hala çıkarmamış olduğum ceketin fermuar detayının, kolyenin duruşunu bozduğunu düşünerek ceketi üzerimden çıkarıp Arkın delisine uzattım.

Sesini çıkarmadan elimdeki ceketi almasına şaşırmıştım doğrusu. Hayvanın tekiydi sonuçta, almama ihtimali yüksekti.

Safir taşı tam da göğüs dekoltesinin oraya kadardı. Üzerimdeki beyaz tişörtün yakası da oradan başlıyordu. Basit bir tişörte rağmen yine de muhteşem görünüyordum.

Bana doğru yaklaşıp omuzlarımdan tutup beni kendisine döndürdüğünde kaşlarımı çatmıştım.

"Bağlılığı ve sadakati temsil ediyormuş bu taş."

Bunu öğrenip özellikle mi almıştı yoksa kolyeyi alırken, verilen bilgilerden biri miydi merak etmiştim. Derin bir anlamı olduğunu yeni öğreniyordum. Safirle ilgili bildiğim tek şey sakinleştirici etkisi olması ve konsantrasyonu sağlamasıyla ilgili şeylerdi. Romantik şeylerden epey uzak olduğumu bir kez daha anlamış bulunuyordum.

"Kolyeyi takan için mi yoksa bunu hediye eden için mi?" diye sorduğumda bu sefer kaşlarını çatan o olmuştu.

"Fark eder mi? Sen bana sadık olmayacak mısın?"

"Sana neden sadık olacakmışım ben?" diye sordum, sorusuna karşılık olarak. Bu adam olmayan ilişkideki sadakatimi mi sorguluyordu?

"Sadık olacaksın." diye tısladı dişlerinin arasından.

"Sen beni buraya hapsetmiş bir adamdan fazlası değilsin. Neyin sadakatinden bahsediyorsun?"

Bir anda öfkelenişini görmek hiç zor olmamıştı. Kızacağı, sinirleneceği bir durum yoktu ortada. Doğruları söylüyordum. Gerçi beni buraya hapsetmiş bir adamdan fazlasıydı. Bana hem fiziksel hem de psikolojik şiddet uygulamış bir adamdı. Ona öfkeden ve nefretten fazlasını da hissetmiyordum.

Banyonun içinde, alanın izin verdiği kadarıyla bir tur atarken elini saçlarının arasında gezdirdi. Öfkesini bastırmaya çalıştığını görebiliyordum.

Sonra, her zamanki gibi kontrolünü sağlayamadı ve beni kollarımdan tutup kendisine doğru çekti. "Seni öldürürüm."

Tehditleri artık boyut atlamıştı.

"Zaten öldürmeyecek misin?" diye sordum sakince. Önünde sonunda benden istediğini, beklediğini alamadığı için bir ara kafama sıkacaktı zaten bunun farkındaydım.

Söylediklerimle afallamıştı. Ellerinin arasından çıkıp, "O yüzden şimdi müsaade edersen güzel bir kahvaltı yapıp ardından hediyelerimin tadını çıkarmak istiyorum." diyerek oradan ayrılmıştım.

KANERWhere stories live. Discover now