BÖLÜM 42

11.3K 490 91
                                    




Bir hastane odasında gözlerimi açtığımda birkaç saniye boyunca beynim yerinde değilmiş gibi hissetmiştim. Neden orada olduğumu hatırlamam biraz zamanımı alsa da, en sonunda hatırlayabilmiştim. Hatta ambulansı aradığım görüntüler de gözümün önüne gelmişti.

Kazanın şiddetiyle hava yastıkları açılınca neyse ki bende çok ciddi sorunlar olmamıştı. Kısa süre içerisinde kendime geldiğimi tahmin ediyordum çünkü etrafımıza kalabalık toplanmadan önce ambulansı arayan ben olmuştum.

Üzerimdeki kanın, kaza esnasında kendisini bana siper eden Arkın'ın kafasından geldiğini görünce yaşadığım dehşeti şu anda bile tarif edemiyordum. Dünya üzerindeki en nefret ettiğim adam için üzülecek değildim ama oldukça paniklediğimi çok iyi hatırlıyordum, hatta korkmuştum da. Belki biraz da vicdan yapmış olabilirdim. Saniyeler içinde duygularım şekilden şekle girmişti ve o esnada da mantığımla hareket edip ambulansı çağırabilmiştim. Neyse ki kriz yönetmekte iyiydim.

Arkın'ın şu anki durumunu bilmediğim gibi, ne kadar süredir burada böylece yattığımı da bilmiyordum. Refakat eden birileri de yok gibiydi. Hem zaten bana kim refakat edecekti, orası da ayrı bir sorundu.

Hemşireyi çağırmak için uzanıp butona bastıktan sonra doğrulup oturdum. Bir yandan da ellerime bacaklarıma göz atıyordum. Herhangi bir yerimde bir şey olmadığı gibi ağrıyan bir yerim de yoktu.

Ciddi derecede sert bir kazadan tek bir yerimde çizik dahi olmadan çıkmam, benim gibi şanssızlığı Everest'e çıkmış biri için mucize ötesiydi.

Kısa süre içerisinde hemşire odaya girdiğinde hemen arkasında beliren Aren'i görünce şaşırmıştım ama aynı zamanda nabzım da hızlanmıştı. Bir anda bedenimi saran gerginlik ellerimin buz kesmesine neden olurken gözlerimi ona diktim.

Herhangi bir şey duymadan önce spoiler almak için yüzüne bakmıştım. Gözlerinde, acıdan çok öfke olması belki de hayra alametti. Biraz da mahcubiyet yakalamıştım sanki ama bu hiç mantıklı değildi, muhtemelen ben uyduruyordum.

Koluma bağlı olan bitmiş serumu kontrol ettikten sonra, "Ben doktor beyi çağırayım." diyerek odadan çıkan hemşirenin ardından Aren yatağın başına kadar geldi.

"İyi misin?"

Belli belirsiz kafamı salladım sadece. Tek iyi olanın ben olup olmadığımı sormaya korktuğumu fark edince afallamıştım. Daha doğrusu alacağım cevaptan korkuyordum sanırım. Kaşlarımı çattım. Neyin drama queenliğini yapıyordum sanki? Önümdeki arabaya bodoslama dalan bendim, evet belki o anda bile isteye olmamıştı ama sonuçta öncesinde bunu aklımdan geçirmiştim.

"Arkın nasıl?" diye sordum. Bir süre önce eğer bana gelecekten bir şeyler gösterselerdi ve gösterdikleri sahne bu an olmuş olsaydı sanırım kafama çok sert bir darbe almış olduğumu düşünürdüm. Keza sert bir darbe de almıştım aslında ama bunun herhangi bir darbeyle ilgisi yoktu. Vicdanım boğazıma dayanmak üzereydi. Kavga ederken, dikkatsizliğim yüzünden yaşanan kaza esnasında bir an bile düşünmeden üzerime kapanmasını hazmedemiyordum, uzun bir süre bunun altında ezileceğimi de çok iyi biliyordum. Sinirlerim altüst olmuştu artık, sağlıklı düşünemiyordum.

Aren'in gözlerindeki öfke artarken dişlerinin arasından, "İyi olacak." diye tıslamıştı. Öfkeliydi ama öfkesi bana karşı değil gibiydi. Oysa abisini bu hale getiren bendim.

"Bunu her kim yaptıysa bulacağım." derken bana söz veriyor gibiydi.

Anlayamayarak baktım. "Neyi?"

Kafama herhangi bir darbe alıp almadığımı kontrol etmek istercesine gözlerini kafamın çevresinde dolandırdıktan sonra yüzüme baktı. "Suikastı."

KANERWhere stories live. Discover now