3.Bölüm~

5.1K 239 57
                                    

Medya: Baran Cihanbeyli



~~
Saatin yelkovanı acımasızca ilerliyordu. Rojbin yengem hala feryat figan ağlıyor, amcam ise elinde tesbihi sessizce bir yere dalmış oturuyordu. Sırma omzuma başını koymuş sesini çıkarmadan içine içine ağlıyordu. Keza Zelal ablada öyle. Diyar abim hala odasından çıkmamış, bermalde bir köşede olacakları bekliyordu. Herkes herşeyi kabullenmiş gibiydi. Ben ise aklımda annem ablam, yine aynı acıları yaşamaktan korkan kalbimle baş başaydım. Hepimiz birşeylere dalmışken dışarıdan iki el silah sesi kulaklarımızı sağır edercesine yükseldi. Aynı zamanda üst üste kapıya tekmeler atılıyordu. Gelmiştiler işte, cellatlarımız gelmişti.

"Ulan dışarı çık diyar soysuzu!"

Kapının ardından gelen gür ve öfkeli ses tüylerimi ürpertmişti. Hepimiz olduğumuz yerde ayaklanırken diyar abim aşağıya inmiş korkan bermali teselli etmekle uğraşıyordu.

Biraz sonra kapı kırılmış, en önde uzun boylu daha önce hiç görmediğim esmer ve sert yüz hatlarına sahip, gözleri öfkeden koyulaşmış, elinde silah ile tüm heybetiyle biri duruyordu. Vakit kaybetmeden içeri girdi ve gözleri hedefini aradı ve bulduğu gibi silahı doğrulttu.

"Lan şerefsiz son duanı et Diyar Piran!"

Kendinden o kadar emin duruyordu ki, yüzünde belki bir kırıntı da olsa acıma görmek istemiştim. Ama mimik bile oynamıyordu yüzünde. Yüzüne oldukça yakışan sakallarının ardında ufak bir mimik dahi olsa görmek istedim. Ama ne kadar dikkatle bakarsam bakayım yoktu.

Amcam içeri girdiği andan beri yüreklerimizi ağzımıza getiren adamın yanına doğru ilerledi.

"Baran ağam, bir dinleyin bizi. Kan dökülmesin hem karşında ki seninde bacındır, orta yolu bulalım ağam."

"Ben Baran Cihanbeyli. Bilesiniz ki bu soysuzluğa boyun eğeceğimi sanan herkes yanılır Bawer ağa! Bu benim bacım olsa bile bedelini öder."

O kadar keskin dilliydi ki... Kim ne derse desin fayda etmeyecek gibiydi. Kimseyi dinlemeye niyeti yoktu baran ağanın.

"Yapma ağam yapmışlar bir cahillik."

"Kes sesini bawer ağa! Nerde görülmüş sözümün üstüne söz söylendiği ha?"

Baran ağa silahı tekrardan diyar abiyle bermale doğrulttu. Bermal hıçkırıklarla ağlıyor, başını yerden kaldırmıyordu. Diyar abim ise sesini çıkarmıyor, gözlerini bermalden ayırmıyordu. Yengemin çığlıkları Mardin'in tüm kubbelerini inletmişti adeta. Birşeyler yapmak istiyordum ama elimden hiçbişey gelmiyordu. Baran Ağa'nın kuvveti fazlacaydı. Arkasında bir sürü silahlı adam duruyordu. Olacaklar belliydi, kabullenmiştim. Birazdan gözlerimizin önünde öldürecekti diyar abiyi ve kız kardeşini. Neden acımıyordu? Neden merhamet göstermiyordu? Onlar sadece birbirlerini sevmişlerdi. Neden bir kişi de töreye karşı gelip bitirmiyorlardı? Daha kaç can ölüp gidecekti, kaç yürek yanacaktı? Gözyaşlarım durmadan akıyordu.

"İndir o silahi Baran ağa!"

Gözlerim sesin geldiği yöne doğru döndü. Siyah şalvarlı, kırlaşmış saçları ve oldukça yaşlı yüzüyle en az Baran ağa kadar heybetli duruşuyla içeriye bir adam girdi ve baran ağanın tam yanında durdu.

Baran ağa afallarken yaşlı adama döndü. Hala çok öfkeliydi.

"Sen karışmayasın bu işe amca. Bunlar namusumuza leke getirdi! Bir ağa olarak bana temizlemek düşer."

"Hiçbişey yapmayacaksın oğul. Olan olmuştur, bu işin başka yolu bulunacaktır."

"Bu işin tek yolu budur amca. Mardin'in ağası olarak buna ben karar veririm siz değil!"

ARİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin