35. BÖLÜM

3.9K 434 152
                                    

Selamün Aleyküm canlar. Ben geldim şükür. Finale doğru giderken onlarca aksilik çıksa da yola devam. Umarım hayırlısıyla tamamlayabilirim Amirin Kızı'nı. Olurda sessiz sedasız kaybolursam bilin ki hayallerimi yazıya döktüğüm ve özgür hissettiğim tek zamanı elimden almışlardır. Keşke yazdığım karakterler kadar güçlü olsaydım diyorum bazen. Dualarınızı eksik etmeyin 🌼

Bölümü TubaCindioglu na ithaf ediyorum.

Keyifli okumalar dilerim 🌼

🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓

İki acemi, iki mahçup, iki okunmuş pirinçli genç lojmanın merdivenlerini yan yana inip, Reşat'ın bahçedeki arabası Mavi'ye binerek yola çıktıklarında aralarında ki sessizlik hala bozulmamıştı. Ana yola karıştığında aracının hızını arttıran Reşat, trafik ışığının kırmızı da olmasıyla frene bastı. Aracın balatalarından gelen tiz ses ile kaşları çatılan Su, "Balatalar bitmiş, diskleri cizdirirsen senin üç maaş oto sanayiye yolcu Kara Sakal." dedi yarı ciddi yarı alaylı.

Şaşkın bakışlarını yanı başında oturan kıza çeviren adam, "Balata, disk, oto sanayi... Sen nasıl?" diyebildi bölük pörçük.

"Bunları kız başıma nereden bildiğimi soruyorsun sanırım. Bendeniz az biraz yaramaz olduğum için babam altı yaşımdan sonra belki akıllanırım diye yazları Trabzon'da oto sanayiye çırak olarak gönderdi. "

Su'yun beklenmedik cevabı ile şaşkınlığı daha da artan Reşat, yeryüzünde ki en püsküllü belaya nasıl aşık olduğunu sorguladı bir an. Hemem sonrasında ise aklına, şehit olmak için yaptığı onca delilik geldi. İki cihanda Su'dan başkası yakışmazdı deli yüreğine...

Su'yun oto sanayi anılarından devam eden sohbet gelmek üzere oldukları muhallebicinin sokağında son bulurken, bir anda yalpalayan aracın direksiyonunu hızla sabitleyen Reşat, "Lastik patladı." dedi ve aracı sağa çekti.

İlk buluşmalarının sorunsuz geçmesi için iki kase okunmuş pirinç yutmalarına rağmen, ilk aksilikleri sevgiyle kucakladı adam ve kız. Peş peşe araçtan indiklerinde otomobilin sağ ön tekerine saplanmış çivi, tekerin neden patladığını gösteriyordu. Mahçup bir tavırla Su'ya dönen adam birşeyler yedikten sonra gelip değiştiririm." dediğinde beklediği cevap kesinlikle, "Elinin silahıyla püsküllerime dolanma. Ne zamandır sanayiye de gitmemiştim zaten. On dakika ya hallederim ben." değildi.

Beklenileni değil kendisine yakışanı yapmakta iddialı olan Su, bayram şekeri toplamaya çıkmış bir çocuk gibi neşeli aracın arka kısmına yönelip, Reşat'ın bagaj kapağını açmasını bekledi. İstetme, kriko, levye üçlüsünü evladı gibi bağrına basıp sokaktan geçen meraklı gözlerle ve Reşat'ın, "Ben yapsaydım." itirazlarına kulak asmadan işine devam etti.

Dakikalar sonra patlayan tekeri bagaja yerleştirip elindeki yağ lekesini emeğinin nişanesi olarak elinin tersiyle alnına sürdü. İşte şimdi oto sanayinin püsküllü belasına benzemişti.

Aklına gelen hinlik ile ellerini kot tulumunun dizlerine iyice sildi. Zihninde ki tilkileri saklayabilmek umuduyla başını Reşat'a çevirip en masum tavrını takındı. "Kara Altın'ım sen kara benim tulum senden kara. Muhallebicinin beyaz masa örtüsüne madara olmayalım diyorum."

"Ha!"

Aldığı iki harfli cevaba gülmemek için dudaklarını ısıran Su, "Ha, yaa. Adamlara da yazık bir kutu çamaşır suyu olmuş kaç lira. Gel gündüzle gece olalım, seninle sahil kenarına koşalım. Belki balık ekmek buluruz olmaz mı?" dedi adamı utandırmamak için az önceki tepkisini duymazdan gelmişti.

AMİRİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin