8. ☘︎Babaa.☘︎

338 58 76
                                    

3 gün sonra

Taehyung'un sayesin de bugün jungkook'u görmüştüm. Sahile gelmişti benim için, Taehyung da benim istemiğimle benimle birlikte gelip araba da beni beklemişti. Saat şuan dört sınırlarıydı Jungkook'la beşte ayrılmış, eve gitmeyerek akşam yedi'ye kadar Taehyung arabada beni gezdirmişti.

Tabi araba yolculuğunda boş durmayarak kulaklıkla bana verdiği şarkıları dinliyordum. Bir hafta boyunca nefes egzersizleri yaparken bana üç gün içinde de kendi sesime kulak vermeyi öğretmişti. Şimdi ise sırada söylediği otele gittiğimiz de diksiyonumu düzelttirmekmiş.

Annesi eve bunun için bir kaç öğretmen çağıracaktı ama Taehyung, gerildiğimi anladığı için izin vermemişti.

"Bir şey istiyor mu canın." ben şarkı dinlerken düşüncelere daldığım sırada kulaklığı kulağımdan çekip sorduğu soruyla etrafa bakındım. Arabayı eve gitmeyerek lüks Restuarant'ların bulunduğu sahil kenarında durdurmuştu.

"Pamuk şeker istiyorum bir de ımm vanilyalı, çilekli dondurma." diyerek sorusunu ceveplarken koltukta yayılmayı bıraktım.

"Hadi in, birlikte alış veriş merkezine gidelim. Üzerine falan da bir şeyler de alırız." demesiyle diğer kulaklığı da ben kulağımdan çıkartıp bağırdım.

"Para için yanında değilim gerizekalı! Kıyafetlerim de oldukça güzel bana bu tür şeyler almana ihtiyacım yok!" diyerek arabanın kapısını açarak indim. Ardından sertçe kapıyı çarpıp yürümeye başladım.

"Durur musun jimin!" anında arabadan indiğini fark etmemle daha da hızlandım. Saniyeler içinde kolumdan tutarak beni kendine çevirmesiyle elimle göğsünden ittim.

"Para için yanımdasın demedim! Ailenin evine gidemiyorsun, aynı kıyafetleri durmadan yıkayarak giydiğinin farkındayım. Neden maaş gibi düşünmüyorsun? Stajer gibi düşün onlar nasıl maaş alıyorsa sen de o şekilde alacaksın." o konuşurken bileğimi tutuşundan kurtarmaya çalıştım.

"Demedin ama hissettirdin..." başımı denize doğru çevirerek bakışlarımı ayırdım bakışlarından.

"Özür dilerim, sana aldıklarımı borç olarakta düşüne bilirsin. Bu yolun sonunda lükse kavuşacaksın, sana aldıklarımı ödersin olur biter." konuşurken tutuşunu dirseğime doğru çıkartmasıyla burnumu kırıştırıp bakmadım yüzüne.

"Hadi baksana yüzüme, kılçık da diyebilirsin." dediğiyle bakışlarımı tekrar ona kaymıştı.

"Hep diyorum ki zaten, izin vermene gerek yok kılçık." diyerek omuz silktim.

Bununla bir şey demeden elimi tutarak yürümeye başlamasıyla avcunun arasında kaybolan elime baktım, daha doğrusu ellerimizin güzelliğine.

Başımı kaldırıp ona baktığımda ise umursamayarak yürüyordu. Elimi tutması onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Dudaklarım bu yüzden büzülürken elimi çekişirerek mırıldandım.

"Dondurma."

"Alacağım alış-veriş merkezin de." diyerek yürümeye devam etti. Ben de onun bedenine yaklaşıp ellerimi bir anlık saklama isteği duydum. Sonuçta Taehyung için önemli olmasada iki erkektik biz.

İnsanlar yanlış anlayabilirdi.

Alış veriş merkezine kadar el ele tutuşarak yürüdük. Büyük alış veriş merkezine girdiğimiz de Taehyung'a azıcık yapışmıştım. Hiç gelmemiştim böyle bir yere, dediğim gibi çokta zengin bir ailem yoktu.

Dondurmacı bulmasıyla anında güzel bir dondurma yaptırıp elime dondurmayı vererek elimi bırakmıştı. Ben de dondurmamı yemeye başlayıp etrafa bakınmaya devam etmiştim. Kalabalıktı hele ki yürüyen merdivenler gözümü korkutmuştu.

HeartfeltHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin