5

130 17 9
                                    

"Gerçekten bundan çok sıkıldım. Amacın ne? Neden buradasın?"

Efe, oturduğu masada rahatsızca kıpırdanmış ve Kartal'ın gözlerine bakmıştı.

"Birlikte yemek yememizin neyi yanlış?"

Kartal göz devirmiş ve önündeki yemeğe odaklanmıştı. Onu özlediğini biliyordu ama bunu dışarıya vuramazdı, geçmişi unutamazdı.

"Aramızda şuan hiçbir bağ yok. Kaldı ki 4 senedir görüşmüyoruz bile. Birden geldin ve 'sen istedin' diye birlikte yemek yiyoruz. Sence de saçma değil mi?"

Efe umursamaz bir şekilde makarnasından bir kaşık almıştı. Garip ortamı daha da garip bir hale sokuyordu.

"Baban seninle konuşmamı istedi."

Kartal, sinirli bir şekilde gülmüş ve sonunda yüzünü makarna tabağından çekip Efe'nin gözlerine gözlerini dikmişti.

"O kişi benim babam değil, hatta bunu kendisi de dedi."

"Sen ne kadar kabul etmek istemesende hâlâ o ailenin tek çocuğusun."

Kartal sinirle ayağa kalkmış ve sandalyesini geriye doğru itmişti.

"İnsanlar sürekli haber yapıp, pislikleri ortaya çıkmasın diye beni evlatlıktan reddetmedi ama bunu gayet açık bir şekilde söyledi. Bu yüzden bunun hakkında hiçbir şey deme hakkın yok!"

Efe oturduğu yerde sakince Kartal'a bakmıştı.

"İnan bana senin aile ilişkilerin benim umrumda bile değil. Şirketin başına benim geçmem için senin de imzan gerekiyor. Bugün buraya bunun için geldim."

Efe çantasından çıkardığı kağıtları masanın boş kalan kısmına koymuştu. Ve eliyle Kartal'ın önüne doğru itmişti. Ama beklediği tepki karşısında deliler gibi kahkaha atan Kartal'ı görmek değildi.

"Sana inanamıyorum, hatta dur. Bu anı kutlamamız gerekiyor."

Eliyle gülerek alkış tutmuştu.

"Koskaca yedi yıl boyunca yaptığımız arkadaşlık sonucunda, hizmetçinin çocuğunun benim yerimi alacağı kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Yeniden tebrik ederim."

Kartal önündeki kağıtları eline almış ve hepsini Efe'nin önünde yırtmıştı.

"Bu kağıtları asla imzalamayacağım. Söyle o babam olacak adama götü yiyorsa beni evlatlıktan reddetsin ama elimdeki kanıtlar ile ona açacak olduğum davaya da hazırlıklı olsun."

Efe sinirli bir şekilde ayağa kalkmış ve Kartal bunun tam tersi sandalyesine geri oturmuştu. Gülüyordu.

"Bugün buraya gelmekle ne iyi ettin, bilemezsin. Keyfim o kadar yerine geldi ki, anlatamam."

"Neden sürekli geçmişi açıyorsun? Sıkılmadın mı bundan? Yoksa hayattaki tek amacın bu mu? Tek bir imza ile hayatım değişecek eğer bu imzayı atarsan sana da yardımcı olurum."

Kartal yeniden ayağa kalkmış ve Efe'nin tam karşısına geçmişti.

"Kendimi savunmam ile geçmişi açtığımı mı düşünüyorsun? Asıl geçmişi açmamı ister misin?"

Efe sinirle Kartal'ın ağzını eli ile kavramış ve sessizce küfür etmişti.

"Kapa çeneni. Eğer bunun hakkında bir yerde bir şey duyarsam, sonun kötü biter."

Aralarındaki bu sinir dolu bakışmayı bölen şey Efe'nin ayağında hissettiği acı ile inleyip kendini yere atmasıydı. Oğuz, Efe'nin ayağına sert bir cisim atmıştı ve hemen Kartal'ın yanına gidip elini tutmuştu. Kartal ise bu olana şaşkınlıkla bakmış ve bıyık altında gülmeyi unutmamıştı. Yeşil kuşu onun içinde kalan hıncını almıştı resmen.

"Bu kim Kartal abicim? Senin canını çok yaktı mı? Eğilir misin lütfen?"

Kartal ne isteyeceğini bilmeden eğilmiş ve karşısındaki küçük çocuk daha demin Efe'nin elleriyle sıkıştırdığı dudaklarını üflemiş ve elleriyle yüzüne dokunmuştu.

"Şimdi acısı biraz gitti mi?"

"Evet, yeşil kuşum. Sen üfleyince acısı hemen gitti. Sen şimdi içeriye git ve otur tamam mı? Bu abi benim eski bir arkadaşım, sadece birbirimizle oyun oynuyorduk."

Oğuz kafasını sallamış ve Kartal'ın odasına girip kapıyı kapatmıştı.

"İyi misin?"

Kartal, Efe'nin düştüğü yere gitmiş ve vazonun cam kırıklarını eliyle toplamıştı. Efe'nin bacağı ve ayağına camlar batmıştı.

"Sence nasıl olabilirim aptal?"

Kartal bu cevaba göz devirmiş ve içinden "geber" demişti. Yine de elini uzatmış ve kalkmasına yardım etmişti. Kolunu Efe'nin omzuna atmış ve yürümesine yardımcı olup koltuğa otutturmuştu.

"Yeşil kuşum mu? O çocuğa neden öyle sesleniyorsun?"

Efe, rahat otursun diye Kartal yastık almış ve arkasına koymaya çalışırken ona yakınlaşmıştı. Uzun zaman sonra ona bu kadar yakın olduğu için kokusunu çok özlediğini şimdi anlayabilmişti. Omzunda uzun uzun yattığı, boynuna derin öpücükler bıraktığı zamanları özlüyordu. Tartışmasız hayatının en iyi zamanlarıydı..

Kartal uykudan uyanmış gibi hemen yastığı koyup geri çekilmiş ve gözlerinin içine bakmıştı.

"Seni ilgilendirmez."

Efe göz devirmişti çünkü sürekli terslenmekten bıkmıştı.

"Doğru düzgün bir soru sordum, cevap vermek bu kadar zor olamaz."

"Zor olduğundan değil, cevap vermek istemediğimden vermiyorum. Benim hayatım seni ilgilendirmediğine göre senin de mızmızlanmaya hakkın yok."

Efe arkasına iyice yaslanmıştı.

"İyi be, demiyorum bir şey. Seninle konuşulmuyor da Kuşum."

Kartal sinirle Efe'nin gözlerine bakmış ve küçük bir küfür savurmuştu.

"Kendini ne zannediyorsun? Bana böyle seslenemezsin."

Efe gülmüştü ve bacağının acısına rağmen yerinde hafifçe kıpırdanmıştı. Çünkü Kartal'ın bakışları altında ezilmemenin tek yolu -ona göre- buydu.

"Niye böyle diyorsun? Eskiden sana böyle seslenmediğimde kızardın. Sonra beni zorlayar-"

Kartal'ın bakışları iyice kararmış ve nasıl konuşması gerektiğini bilmez bir şekilde bakmıştı. Bu konuşmanın yapılacağını illaki biliyordu ama şu an olmaması gerektiğini içinden geçirmişti.

"Seninle oturup geçmişten bahsedemem. Senin de dediğin gibi, geçmiş. Her insan -küçük ya da büyük- geçmişinde hatalar yapmıştır."

Efe, gözlerini Kartal'a dikmiş ve yeni bir soru için hazırlanmıştı.

"Bizi hata olarak mı görüyorsun?"

Kartal gözlerini saniyeliğine bile çekmeden bildiği cevabı tek seferde söylemişti.

"Evet, içinde ikimiz olan her şey bir hataydı. O gün bizim evimize gelmen, seninle arkadaş olmam ve sonrasında gelişen -saçma ve hiçbir işe yaramayan- sözde ilişkimiz... Sana kendimi öyle bir kullandırmışım ki! Geçmişe dönüp baktığım zaman anlıyorum ne kadar aptal olduğumu."

Efe böyle bir çıkış beklemese bile Kartal'ın çıkışını çok normal bulmuştu.

"Sonunda anlamışsın ikimizin bir hata olduğunu. Hatta ikimiz denen hiçbir şeyin olmadığını. Sonunda aptal beynin bunu kabul edebilmiş. Planımı o kadar güzel uygulamışım ki, ben ayrılalım demesem -aptal gibi- bana inanmaya devam edecektin. Sen de en sevmediğim özellik neydi biliyor musun? Kendini zengin ailen yüzünden bir şey sanman. Kendini buna o kadar kaptırmıştın ki, senin elinden tek özelliğini aldığımda elinde hiçbir şeyin kalmadı."

Kartal, Efe konuşurken ellerini sıkıyordu. Ona yumruk atmak ve cevap vermek istemişti ama vermedi. En büyük cevabı daha sonra verecekti zaten.

"İki dakika içinde bu evden siktir olup gitmezsen, polis çağırırım. Git ve geçmişte nasıl yaptıysan şimdi de  karşıma çıkma!"

Köprüaltı/EfKarWhere stories live. Discover now