7

129 15 6
                                    

Kartal, üzerindeki ağırlık ile uykusundan uyanmış ve karnının üzerinde oturan çocuğa bakmıştı.

"Biraz daha uyusam olur mu yeşil kuşum? Çok uykum var ve başım çok ağrıyor."

Oğuz gülmüş ve Kartal'ın üzerine bütün ağırlığını bırakarak uzanmıştı.

"Ben de burada uyursam, neden olmasın Kartal abicim?" Diyerek kıkırdamıştı. Kartal'da kıkırdayarak 'seni küçük cadı' diye içinden geçirmişti.

İkili biraz daha uyuduktan sonra öğlen iki gibiyken kalkmışlar ve Kartal yemek için bir şeyler hazırlamıştı. Birlikte masaya oturmuş ve yemeğe başlamışlardı. Açıkçası Kartal, beş yaşındaki çocuk ile tam olarak nasıl konuşulur pek bilmiyordu ama buna pek takılmadı.

"Kuşum, sen okula gidiyor musun? Yani anasınıfı falan?"

"Anasınıfı ne Kartal abicim? Yoksa lunapark gibi bir yer mi, eğlenceli mi? Beni de götürür müsün?" Demişti gözleri parlarken.

"Anasınıfı, okula başlamadan önce ortama alışman, yeni arkadaşlar edinmen ve eğlenmen için bir yer. Bir sürü oyuncak var orada."

Çocuk yemeği bırakmış ve Kartal'ın kucağına oturmuştu.

"Beni de oraya götürür müsün? Yeni arkadaşlar edinmek istiyorum, lütfen Kartal abicim." Demişti bakışlarını yere eğerek. Çocuk, Kartal'dan çok şey isteyip anne ve babası gibi onu bırakmasını istemiyordu. Ama diğer çocuklar gibi bir sürü oyuncak ve arkadaşa hayır diyememişti.

Kartal gülmüş ve Oğuz'a sıkıca sarılmıştı.

"Sen yeter ki iste Kuşum, hemen kayıt için bugün gidelim mi?"

"Gerçekten mi?"

"Evet ama önce yemeğini bitir."

Oğuz hemen kendi sandalyesine geçmiş ve yemeğini hızlı hızlı yiyip bitirmişti. Masadan kalkmış ve lavaboya ellerini yıkamaya gitmişti. Kartal'da masayı toplamış ve bulaşıkları yıkamıştı. O sırada telefona gelen bildirim ile eline telefonunu almış ve hesabına aktarılan miktarı görmüştü. Annesi özür dileyen bir not da yazmıştı. Yaptığı şeyleri para ile ödeyebileceğini zannediyordu. Kartal göz devirmiş ve bu para ile Oğuz'a yeni kıyafetler almayı düşünmüştü, diğer çocukların yanında ezilmesini istemiyordu.

"Oğuz, hadi banyoya girelim."

Lavaboya geçtiğinde, musluğa yetişmeye çalışan Oğuz'u gördüğünde kahkaha atmıştı. Aşırı tatlı gözüküyordu. Çocuğu kucağına almış ve ellerini yıkamasına yardım etmişti.

"Şimdi seni yıkayalım ve evden çıkıp yeni kıyafetler alalım tamam mı? Hem belki desenli diş fırçası ve ayıcık da alırız."

Oğuz gülümsemiş ve heyecanla  duşakabinin içine geçmişti. Kartal, suyu ayarlayıp Oğuz'u duşakabinin içine sokmuştu. Çocuğun kıyafetlerini çıkarmasına yardımcı olurken Oğuz'un aşırı rahatsız hissettiğini fark etmişti.

"İstersen kendin yıkanabilirsin yeşil kuşum."

Kafasını iki yana 'hayır' anlamında sallamıştı. Kartal derin bir nefes vermiş ve olanı anlamaya çalışıyordu. Belki de sadece çıplak olmaktan utanıyor, diye geçirdi içinden.

İlk saçlarını yıkamış sonra vücudunu yıkamak için lifi eline alıp köpürtmüştü. Oğuz geri geri gidiyordu ve Kartal ne yapacağını bilmiyordu..

"Sudan mı korkuyorsun bir tanem?"

Çocuk yine kafasını 'hayır' anlamında sallamıştı. Kartal yine de suyu biraz kapatmış ve daha az su akmasına sebep olmuştu. Belki şimdi korkusu biraz da olsa gider diye düşünüyordu.

Köpürmüş lifi çocuğun kollarına daha sonra üst gövdesine sürmüştü. Bacaklarına geçtiğinde ağlayan çocuğa şaşkınlıkla bakıyordu.

"Özür dilerim, çok mu bastırdım?"

Gittikçe ağlaması şiddetlenen çocuğa ne yapacağını bilmiyordu. Suyu kapattı ve çocuk köpüklü olmasına rağmen ona sımsıkı sarıldı. Küçücük çocuk öyle bir ağlıyordu ki, kendi canı bile yanmıştı.

Kartal, Oğuz'un göz yaşları dinene kadar bekledi. Ona sarılırken güven vermek için sırtını sıvazlıyordu.

"Sen onlar gibi değilsin de mi Kartal abi?"

Kartal, duyduğu şeyler ile başından kaynar su dökülmüş gibi hissetmişti. Tahmin ettiği şeyin olmaması için her şeyi yapabilirdi.

"Değilim, yeşil kuşum. Bana güven, sana asla kötü bir şey yapmayacağım. Hem seninle tanıştığımdan beri sana hiç kötü bir şey yaptım mı? Lütfen, bana neden böyle ağladığını söyle."

Oğuz, sarılmayı kesmeden kuracağı cümlenin kelimelerini seçmeye çalışıyordu.

"Babamla banyo yaparken.."

Çocuk derin bir nefes almıştı, Kartal daha sıkı sarılmış ve yeniden ağlayan 5 yaşındaki çocuk için bunu açıklamanın çok zor olacağını anlamıştı. Maalesef tahmini doğru çıkmıştı. Kartal'ın, çocuğun sarsılarak ağlamasına dayanamayıp gözleri dolmuştu.

"Tamam, anlatma yeşil kuşum. Şimdi seni banyoya sokacağım ve üstündeki köpükleri durulayacağım tamam mı? Sana dokunmayacağım, söz veriyorum."

Çocuk için bu çok ağırdı ama Kartal'ın da ondan bir farkı yoktu. Ağlamamak için zor duruyordu. Şu an arkadaşları ile araba oyunları oynaması gereken çocuğun başına bu kadar ağır şeylerin gelmesini kaldıramıyordu.

Çocuk, Kartal'ın kollarından ayrılmış ve duşakabinin içine yeniden girmişti. Kartal, suyu ayarlayıp çocuğun üstündeki köpüklerin gitmesini beklemişti. Banyoda işleri bitince havluyu almış ve çocuğu kurulamıştı. Yeni kıyafeti olmadığı için eski kıyafetlerini giydirip tamamen banyodan çıkmışlardı.

"Şimdi ben banyoya girip hemen çıkacağım. Sen de beni beklerken televizyon izle."

"Tamam." Demişti ruhsuz bir şekilde.

Kartal derin bir nefes vermiş ve çocuğun ailesini bulup içeriye attırmak için ne gerekiyorsa yapmayı aklına yazmıştı. Hemen banyoya girip, duşunu almış ve üstünü giyinip dışarıya çıkmıştı. Koltukta uyuyan Oğuz'u gördüğünde rahatsız etmek istememişti. Zaten yarım saat sonra da çocuk uyanmıştı ve birlikte en yakın anaokuluna gidip kayıt yaptırmışlardı. Bu biraz zor olmuştu ama çocuğun babası olduğu yalanını söyleyince inanmışlardı. Birazcık da Kartal'ın soyadı sayesinde çok umursamamışlardı. Kartal'ın bir çocuğu olduğunu ama medyadan sakladığını sanıyorlardı. Sonuç olarak kayıt işlemi olmuştu.

Orada çıkacaklarken Oğuz, orada eğlenmek isteyince onu bırakmış ve dışarıya çıkmıştı. Akşam almaya gelecekti.

Okuldan çıkarken tanıdık araba ile gözlerini devirmişti. Efe'nin, Kartal'ın peşini bırakma gibi bir niyeti yoktu. Arabadan çıkmış ve Kartal'ın yanına doğru yürümeye başlamıştı. Kartal, Efe'nin ayağına bakmıştı. Sadece sargıya sarmıştı ve üzerine basabiliyordu, bu görüntü ile rahatlamıştı.

'Neyse, bana ne zaten. İstediği kadar canı yansın.' Diye geçirdi içinden.

"Ne büyük şans, yine karşılaştık."

Kartal, Efe'nin yanındaki güzel kız çocuğuna bakıyordu.

"Şans falan değil. Beni takip ediyorsun."

Efe gülmüştü.

"Kendini ne zannediyorsun? Seni neden takip edeyim? Çocuğumu okuluna bırakmaya geldim."

______________

Oğuz Atay'ım ya, çok seviyorum bu çocuğu. Bu bölümü neredeyse Oğuz'a ayırdım çünkü çocuğun neler yaşadığını ileride yazacağım bölümler için bilmeniz gerekiyordu. Okuduğunuz ve yorum yaptığınız için teşekkürler <3

Köprüaltı/EfKarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin