ch-26

1.8K 180 246
                                    

ilk düzyazı bölümümüze hoş geldiniz 🥳🥳🥳

•••

son dersin bitmesiyle felix kitabını çantasına koyup sınıftan ayrıldı. henüz alışma aşamasında olduğu bu fakülte ona şimdiden çok sıcak gelmişti, sanki evdeymiş gibi hissettiriyordu. bunun nedeni arkadaşlarının onunla birlikte olması da olabilirdi.

birkaç arkadaşıyla ayaküstü konuştuktan sonra fakültenin dışına çıktığı gibi onu bekleyen sevgilisini görmesi bir olmuştu. uzun boyu, kendisine çok yakışan uzun sarı saçlarıyla çok uzakta olsa bile insanın dikkatini üzerine çekiyordu.

üstüne giydiği sade beyaz gömlek bile onda mükemmel görünüyordu.

hyunjin kollarını iki yana açıp felix'e doğru koşunca kısa olanda gülümseyip yavaşça sevgilisine doğru koştu. felix'i kollarının arasına almasıyla sıkıca sarılıp saçlarına bir sürü öpücük kondurması bir oldu.

felix gülmeye devam ederken hyunjin'in elleri hâlâ belindeydi. çilli olanın saçlarını iki kez daha öptükten sonra geri çekilip bakışlarını çocuğun güzel yüzüne indirdi. sağ elini belinden çekip çillerine uzanmak için kaldırdı. eli tam çillerinin üstünde dururken felix derin bir nefes aldı. o hep böyle güzel seviyordu ve felix bu adam sayesinde kendisini sevmeye başlamıştı. aşk böyle bir şey değil miydi zaten?

"çillerini nüfusuma geçirmek istiyorum. o kadar güzelsin ki gerçekten akıl bırakmadın bende." bakışları tekrar miniğinin gözlerini bulurken felix içtenlikle gülümsedi.

söyledikleri karşısında dayanamayan felix ellerini sevgilisinin yanaklarına çıkarıp okşamaya başladı. o kadar güzeldi ki, gerçekten çoğu zaman varlığını sorguluyordu. kendini tutamayıp karşısında duran dolgun dudağa minik bir öpücük kondurdu. geri çekildiği gibi hyunjin sevgilisini tekrar kendine çekip öpmeye başladı. zaman ve yer kavramını ikisi de tamamen yitirmişti. çünkü tanrım! öyle güzel öpüyorlardı ki birbirlerini, asla bu ilişkide yanan sadece bir kişi olmayacaktı.

uzun boylu olan otobüs durağında yanına gelip iltifat ettiğinde kalbi öyle delicesine atmıştı ki, ondan o zaman etkilendiğini az çok anlamıştı. hwang hyunjin, hayatında karşısına çıkan en mükemmel kişiydi.

öpüşmeleri sonlandığında hyunjin miniğine doğru hafifçe eğilip burnuna da minik bir öpücük kondurmuş, sevgilisinin kendine nazaran minik olan elini sağ avucunun içerisine almıştı. minik ellerin elleri arasında kaybolmasına bayılıyordu. hatta ikisi de birbirinin her şeyine bayılıyordu.

hyunjin yüzündeki gülümsemeyle felix'i fakültenin dışına doğru çekiştirirken minik olan nereye gideceklerini sordu.

"tam senin seveceğin tarzda bir kafe buldum. görünce bayılacaksın!" küçük şeylerde bile bu kadar heyecanlanması felix'in gözüne çok tatlı geliyordu.

"seninle gittiğim her yeri çok seviyorum, sadece içinde sen bulunsan yeter bana."

hyunjin adımlarını bir anda durdurup sevgilisinin yanaklarını öpmeye başlayınca felix kıkırdamasına engel olamadı.

"meleğim seni o kadar çok seviyorum ki, iyi ki karşıma çıktın. sevgim içime sığmıyor, hep öpmek, deli gibi öpmek istiyorum o güzel çillerini, gözlerini, özellikle dudaklarını."

aşıklar durağı, hyunlix ✓Where stories live. Discover now