ch-31

1.4K 153 244
                                    



saçlarımda ve yüzümde hissettiğim öpücüklerle gözlerimi araladım. alnımı öperken siyah saçları yüzüme düşüyor, yanaklarımı gıdıklıyordu. uyandığımı anlamamış olacak ki yanıma tekrar uzanıp bir elini yanağıma çıkardı ve okşamaya başladı. ben de gözlerimi kapatmıştım bu sırada. beni tam kafam boyun girintisine gelecek şekilde kendine doğru çektiğinde sırıtmadan edemedim.

sırt üstü yattığım yatakta bu sayede sağa doğru dönmüştüm. sokulduğum boynuna ıslak öpücüklerimi kondururken kolumu sevgilimin ince beline doladım. bacağımın tekini de bacaklarına doğru bırakıp iyice sokuldum bedenine. her güne böyle uyanmak istiyordum. böyle uyumak ve böyle uyanmak.

hyunjin'le karşılaşmadan önce aşk nedir bilmiyordum. hoşlandığım kişiler elbette oldu ama hoşlantıdan öteye gitmesini hiçbir zaman istememiştim. ben bağlanmaktan korkardım. bırakılma düşüncesi beni korkuturdu, unutamama düşüncesi de aynı şekilde. hyunjin'i gördüğümde ise tam tersi her şeyimi ona vermek, tüm sevincimi, tüm mutluluğumu onunla birlikte yaşamak istedim. bu onu gördüğüm ilk andan itibaren böyleydi.

birbirimizden ayrı kalamıyorduk, birbirimizin kalbini kıracağız diye ölesiye korkuyorduk. her zaman kendimden önce onun düşüncesine önem veriyordum ve bu onun için de öyleydi, biliyordum. bunu her zaman hissettiriyordu. sevgisini her zaman hissettiriyordu.

kokusuyla tekrar mayışırken midemin hafiften bulandığını hissettim. sabahları kahvaltıyı geciktirince her zaman olan bir şeydi bu ama sevgilimin kolları arasından ayrılmak da istemiyordum. midem biraz daha açlık çekebilirdi, ben şu an ruhumu doyuruyordum.

güzel kokusunu içime çekip sokulduğum boyun girintisinden çıktım ve boynuna öpücük kondurdum. vakumladım da diyebiliriz sanırım. dün geceden kalan morluklar yerlerini belli ederken dudaklarımı güzel izlerin üstünde gezdirdim.

güzel sesi kulağıma ninni gibi geldi. "sıra sıra seviyoruz birbirimizi. ben uyandırdım değil mi?" tekrar saçlarımı öptükten sonra iki elini de yanağıma çıkarmış yüzünü yüzüme yaklaştırmıştı. dudaklarımda hissettiğim hafif baskıyla kendime geliyordum. ilacım buydu benim.

"çok bile uyumuşum, şimdiye kahvaltı yapmış olmam lazımdı." dudaklarımızı ayırdığımız gibi yanıtlamıştım sorusunu.

"sen biraz daha uzan, ben hazırlayayım hemen. dün gece çok yoruldun zaten dinlen biraz, tamam mı bebeğim?" yataktan kalkınca hemen elini tutup kendime doğru çektim. üstüme doğru düşmüştü, kendini hemen yanıma doğru atmaya çalışınca kollarımı beline doladım. "yongbok, ağırım ben canın acıyacak. dur, yana geçeyim."

belindeki ellerimi daha da sıkılaştırarak arsızca gülümsedim. "tamam öpücüğümü ver, öyle kalk." güzel gülümsemesi yüzüne yayılırken hâlâ ağırlığını bana vermiyordu. ilk burnuma öpücük kondurdu sonra dudaklarıma yöneldi. ıslak öpücüğünü verdikten sonra çillerime öpücükler kondurup geri çekilmişti. "şimdi bırakmazsam yarın sabaha kadar devam eder bu." gözlerimi kırpıştırıp dediğini onayladım.

hyunjin odadan çıktıktan sonra sehpada duran telefonumu elime aldım. çocuklardan yüz elli küsür mesaj vardı.

kimler kimlerle beraber
grubu

jisung
minho'yu öpeyim dedim
üçü de bir anda üstüme atladı
bir tanesi kolumu ısırdı bırakmadı
diğeri kolumu cırmaladı
AMA EN SİNİR BOZUCU OLANI MİNHO'NUN KUCAĞINA ÇIKIP BANA GÜLÜMSEYENDİ

jeongin
yuh ya
onlar bu kadar kıskanç değildi

changbin
şu minho'nun nesini kıskanıyorlar onu da bir anlasam

aşıklar durağı, hyunlix ✓Where stories live. Discover now