araya giren zaman

3.9K 408 369
                                    

bol bol yorum bekliyorum, yoksa bozuşuruz

i'd walk through fire for you.

°

O evimden gittiği günden sonra iki hafta geçti ve biz birbirimizi o günden sonra hiç görmedik. Changkyun ile Jimin sürekli görüşüyordu ve araları gittikçe iyi oluyordu. En yakın dostumun bu denli mutlu olması beni de mutlu ediyordu elbette. Daha çok yalnız takıldıklarından ötürü yanında da gidemiyordum her zaman, dolayısıyla Taehyung'u da görme gibi bir fırsatım olmamıştı. Acaba o da benim gibi düşünüyor mu? Aklına geliyor muyum?

Daha öncesinde bana mesaj atmıştı, telefon numarası kayıtlıydı fakat mesaj atmakta çekinir gibiydim. Ne konuda yazacağımı bilmiyordum ve ona yapışan küçük bir kız çocuğu durumuna düşmek de istemiyordum. Sonuç olarak sadece ben değil, o da yazabilirdi fakat bunu yapmamıştı.

Akşam saatleri, zaman hızla ilerlerken evde gerçekten bunaldığımı hissettim. Changkyun ailesi ile beraberdi. Tek kalmıştım.

Üzerimdeki günlük kıyafetleri değiştirmeden anahtarımı ve çantamı alıp dışarı çıktım ani bir kararla. Caddeye yakın bir yerde oturduğum için şanslıydım, yürüyerek caddeye indim ve hafif esintili bu havada, sakince dolanmaya başladım.

Yaklaşık on dakika boyunca boş boş yürüdüm. Titreyen telefonum kendini belli ederken olduğum yerde durdum ve çantamdan çıkardım.

Serseri.

Bugün onu çok fazla düşünmem sonucu enerji ile kendime çekmiştim resmen. Yüzümde istemsizce oluşan gülümseme ne anlama geliyordu emin değildim. Ekrana bir süre bakakaldım, doğruluğunu sorgular gibi. Neden aradığını merak ediyordum, belki o da beni özlemiş olabilirdi? Telefonu yanıtladım.

"Efendim?"

"Nerdesin?"

Nasıl olduğumu sormadı bile, serseri.

"Evimin ordaki caddede dolanıyorum, neden?"

"Sadece... Merak ettim."

Delicesine sevinebilirim, beni aradı.

"Sen... Sen neler yapıyorsun? Nerdesin?"

Etraf gürültülüydü, dışarda olduğu belliydi.

"Ben mi? Tam olarak arkandayım."

Hızla arkamı döndüm, aramızda pek mesafe yoktu. Telefonu kulağından uzaklaştırıp kapattı ve cebine koydu. Ben de aynı şekilde çantama koydum ve ilerledim ona doğru.

"Sen arayınca şaşırdım." Mutluluğum yüzümden çok belli olmuyordur umarım, abartılı bir tepki ile karşısında dikilmek istemiyorum.

"Kollarını birbirine bağlayıp öylece dolaşıyordun..."

"Kafelerden birinde oturuyordun galiba?"

Başını salladı. "Aslında tam kalkıyordum, sonra seni gördüm işte."

"Yalnız mısın şu an?"

"Evet, arkadaşım gitti."

Bu benimle kalabileceği anlamına geliyordu. Yine mutluluğumu perdelemeye çalıştım.

wicked games, taennie | daddy issuesWhere stories live. Discover now