37

1.3K 132 20
                                    

Zihni ikiye ayrılmıştı. Biri kaç diye bağırırken diğeri buradan gitmemesi için ayaklarını yere çivilemişti sanki.

" Kadir, dinlen sen, yarın şehirdeki hastaneye götürürüm seni, şimdi yollar kapalı."

Kadir o an bir şeyi farketti. Sanrısını istiyordu. Onu ölüme gönderen sanrısına ihtiyaç duyuyordu şuan.

Farketmişti ki uzun zaman sonra sohbet ettiği tek kişi o olmuştu. Kadir yine Kadir'e ihtiyaç duyarken buldu kendini. Kaçtığı, iğrendigi kişiye muhtaç halde olduğunu hissetti.

Ama sanrısı yoktu. Mavi gözler tüm zihnini doldurmuşken ona yer kalmamıştı.

" Ben giderim bir şekilde."

Her yeri ağrıyordu, kırığı çıkığı bile olabilirdi ama yinede gitmesi gerekiyordu. İçinden hiç gelmese bile. Oturup saatlerce Remzi'yi izleme dürtüsünden başka türlü kurtulamayacak gibiydi.

" Bu abi de çok nazlı çıktı ha."

" Ha bu uşak dogru söylüyor, otur haburya, götunde kurt mu varidur."

Remzi konuştuğunda yutkundu Kadir. Bakışlarını yere indirdi.

Eli kalbine gitti. Kuş gibi çırpınıyordu göğsünde.

" Ey musun? Ali git haburya su getur."

Remzi dizlerinin üzerine çöküp Kadir'in  köşe bucak kaçırdığı bakışlarını yakaladı.
Onun bu yakınlığıyla ruhu bedenine tekrar girmiş gibi hissetti Kadir.
Sanki artık renkler bir başka parlıyordu. Ama en çokta o mavi gözler.

" İyiyim yok bir şeyim."

Kadir duraksayıp kendini bile hayrete düşüren cümleyi kurdu.

" Ama yine de biraz daha kalsam iyi olacak."

Tatlı tatlı çarpan kalbi sanki teşekkür ediyordu ona. Bu sarı adama biraz daha maruz kalmak için çığlık atıyordu tüm hücreleri.

" Kal tabi, insanlık öldi mi? Haburya baluk pişururiz, yanina rakimuzuda açtuk mi ohoo agada bizuz paşada bizuz."

Kadir içten bir şekilde güldü. Yıllardan sonra yüzünde oluşan ilk içten gülümsemeydi bu. Yoğunlaşan hisleriyle beraber insani tepkileride geri geliyordu Kadir'in.

O an istediği tek şey adamı sonsuza dek konuşurken izlemekti. Remzi oradan buradan girip kendine has şivesiyle hararetli hararetli konuşurken onu hülyalı hülyalı izleyen Kadir'in farkında değildi. Kadir bile farkında değildi gerçi.

Başında kavak yelleri esiyordu.

Ama kapının ardında duran Ali Kadir'i izliyordu.

" Ali çıkar mangali baluklari çızbızlayalum. Misafurumuz ardımızdan verup veruşturmasın bizi aç bıraktu diye. Şanşlusun seni tutmadan önce bir iki baluk tutmuşiduk."

Kadir yüzünün halini farkedince toparlandı. Kendine anlam veremiyordu.

" Remzi, siz niye bu havada balıktaydınız?"

Kadir'in kaşları istemsizce çatılmıştı. Başlarına bir şey gelebilirdi.

" Karadenuz uşağıyız biz, ha bu marmara denuzi bize napabilur?"

" Olsun, çıkmayın siz yinede, anons yapmadılar mı hava bozuk denize açılmayın diye? Bazen hayatta kalmak için kurallara uymak gerek."

" He he, ne çok konuştun başum tutti."

Kadir Remzi'ye inanamazmış gibi baktı. Tam yarım saattir bayıldığı ağzıyla yedi sülalesini anyatan o değilmiş gibi şimdi Kadir'e laf söylüyordu.

" Yat sen biz balukları pişuralım senin payını getiririz."

Remzi evden çıkarken Kadir kalakalmıştı olduğu yerde. O an birisiyle konuşmaya çok ihtiyacı vardı. Yaşadıkları onca şeyden hiç bir şey öğrenememiş bir adamdı Kadir. Annesinin karnından yeni çıkmış gibi bir haberdi her şeyden.

Bir tek nefreti bilirdi.

Başka bir şeye de yeri kalmamıştı zaten.

DOĞUR KENDİNİ _GAY- TamamlandıWhere stories live. Discover now