18. BÖLÜM

4.1K 146 23
                                    

18. BÖLÜM

Bir başka Nisa'ya uyandım bu sabah. Sorunlarından arınmış, içi kı­pır kıpır olan bir Nisa'ya. Daha öncesinde böyle hissettiğimi hatır­lamıyordum. Sanki ruhum kanatlanmaya hazır bir tırtıldı. Eskiden dört duvardan başka bir şeye sahip değilken şimdi bazı şeyler değişiyordu. Kalbimin ritminin değiştiği gibi. Davul gibi gümbür gümbür atıyordu mesela bu sabah. İlk defa böylesine hızlı çarptığını hissediyordum.

Tavandaki pencereye damlayan yağmur sesini huzur veren bir me­lodi gibi dinlerken yorganı üzerimden atıp ayaklandım. Olduğum yer­de gerinirken yüzümdeki aptal gülümsemeyle pencere kenarına koşup arka sokağa baktım. Impala oradaydı, gitmemişti.

Dün gece yaşananlar hakkında mantıklı hiçbir şey düşünemezken, sadece adını koyamadığım bir his hücum etmişti bedenime. Yavaşça ya­nağıma giderken elim, gözlerimi kapattım. Sanki dudakları hâlâ oraday­dı. Beni öpmüştü. Üstelik sadece yanağıma değmişti dudakları, sadece orada hareket etmişti. Bu dizilerdeki ya da filmlerdeki tutkulu öpüşme­lere benzemiyordu aksine çok daha masumdu. Özel hissetmemi sağlı­yordu. Küçücük bir öpücük dağlar kadar anlam yüklemişti benliğime.

Gözlerimi tekrar aralarken bu sabahın her şeyden farklı olduğunu bir kez daha hatırlattım kendime. Yatağımı hızla toplayıp daha önce hiç kalkışmadığım bir şeyi yapmak üzere aynanın karşısına geçtim. Saç düz­leştirme makinesini çekmeceden çıkarıp prize taktım ve ısınmasını bek­ledim. O ısınırken üstüme okul kıyafetlerimi geçirip aynanın önündeki tabureye oturdum. Aynanın karşısında özenle saçlarımı düzleştirirken sürekli saati kontrol etmeyi de ihmal etmedim. Saçlarımın uçlarını tıpkı Esma teyzenin parti akşamı bana yaptığı gibi dalgalar haline getirdim. Birkaç deneme başarısız olsa da sonunda istediğim sonuca ulaşmıştım. Saçlarla işimi bitirdikten sonra yine yapmadığım bir şeyi yapmak iste­dim ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. Aslında makyaj falan değildi derdim, sadece yüzümdeki bazı izleri ortadan kaldırmam yeterliydi.

Esma teyzenin benim odamda bırakmış olduğu fondöten ve allıktan biraz yüzüme sürdükten sonra fazlasının beni oldukça beyaz tenli gös­tereceğini düşünüp kapaklarını kapattım. Bu kadarı yeterliydi, abartıya gerek yoktu. Yüzümle işimi bitirdikten sonra dolaptan ince bir hırka alıp yerdeki çantamı da kaptığım gibi odadan çıktım ve merdivenlere yöneldim. Hızlı hızlı merdivenlerden inerken basamaklara bakmama­ya özen gösterdim. Kahvaltı masasına geçmeden önce Zehra teyzenin yanına koşmuş ve dün geceki yardımı için kulağına eğilerek sessizce teşekkür edip anahtarları yeleğinin cebine atmıştım.

"Günaydın Esma Sultan!" diye şakıyarak Esma teyzenin yanağını öp­tüğümde masadaki yerime geçip oturdum. Hem Senem, hem Esma tey­ze, hem de Zehra teyze bu sabahki enerjimi hayretler içinde izliyorlardı.

"Hayırdır, ne bu neşe? Rüyanda Jamie'yi mi gördün?"

Senem benimle dalga geçerken ona sırıtıp masadaki çilek reçeline uzandım.

"İnşallah bir gün o da olacak," dediğimde Esma teyze bu çocuksu hallerimi bir elini çenesine yaslayarak izledi. "Devrim amca yok mu?" diye devam ettiğimde ise beni izlemeyi bırakıp çayını yudumladı.

"Dün gece nöbete kaldı ya sabah da gelir gelmez başını yastığa koy­du. Uyuyor şimdi."

"Hava bugün çok güzel değil mi?"

Ağzıma atmış olduğum reçelli ekmekle birlikte konuştuğumda üze­rimdeki bakışlar değişmedi.

"Yağmur yağıyor Nisa," dediğinde Senem omuz silktim. Güzel ha­valardan hiç anlamıyordu bu kız.

KUTUP YILDIZI 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin