22. BÖLÜM

3.8K 130 21
                                    

22. BÖLÜM

Daha öncesinde bu kadar halsiz hissettiğimi hatırlamıyordum. San­ki yattığım yerden kalksam yere yapışacak gibi bir halim vardı. Bunun, haftanın başı olmasıyla bir alakası yoktu ya da vardı, bilemi­yorum. Malum, sıkıcı pazartesi günlerini kim severdi ki? Fakat üzerim­deki bu halsizlik, seviye atlayarak başka bir boyuta ulaşmıştı. Yorganı başımın üstüne çekmiş olmama rağmen tir tir titriyordum. Koca yor­gan bile bir kâğıt gibi inceydi sanki; fayda etmiyordu. Bunun üstüne bir de burnumdaki sızı ve boğazımdaki ağrı eklenince bana neler oldu­ğunu anlamak o kadar da zor değildi. Hasta oluyordum ya da çoktan olmuştum. Kendimi tanırdım. Ne zaman burnum sanki kötü bir şeyi kokluyormuşum gibi sızlasa ve de boğazıma sanki bir şey batıyormuş gibi ağrı saplansa bunun hastalık belirtileri olduğunu hemen anlardım.

Çocukluğumdan bu yana neredeyse bulaşıcı tüm hastalıkların tadı­nı almıştım ama bana kalırsa soğuk algınlığı hepsinden beterdi. Uyku­mu bozuyor, öksürüklerle gecelerimi mahvediyordu. Uzun zaman sonra hastalanmama sebep olduğun için teşekkürler Oğuz!

Çoğu zaman kıştan bahara geçerken hastalanırdım ve yetimhane­deyken hepimizin yardımına Sevda Hanım koşardı. Hasta olduğumu­zu anladığı an bizi yataktan çıkarmaz, elleriyle beslerdi. Yanımda olsay­dı o çok sevdiğim nane-limon çayı hemen başucumda belirirdi.

"Nisa! Nisa!"

O kadar yorgundum ki Senem'e cevap verecek gücüm bile yoktu. Hiç duymamış gibi yaparak başımı yastığın altına geçirdim ama oda­mın kapısı birden açılınca beni bu sabah hiç rahat bırakmayacağını anladım.

"Kime diyorum, Nisa?"

İsyankâr sesi odada yankılandığında pes ederek başımı yastığın al­tından çıkardım ve elektriklenen saçlarımla birlikte ona baktım. Elleri belindeydi ve çoktan hazırlanmıştı bile.

"Borazan sesinle ne bağırıyorsun kızım ya?"

Boğazımdaki ağrıyla birlikte sesimin kısık çıkması hastalığımı ke­sinleştirmişti. Yataklara düşersin inşallah Oğuz!

Üstüme doğru zıpladığında bir an tıkanan burnumdan dolayı nefes alamadığımı düşünsem de onu üstümden iterek kurtulmayı başardım.

"Sen yatıyor musun hâlâ?" Oradan halay çekiyor gibi mi görünüyor­dum? Elbette yatıyordum ve yataktan çıkmayı da düşünmüyordum.

"Kalk lan üstümden! Boğacak mısın beni? Gelmiyorum ben okula falan."

Boğazımdaki acıya aldırmadan onu bu kez de yataktan itip yorganı tekrar başımın üstüne çektim. Boğazımın durumu fenaydı.

"Ne demek gelmiyorum okula?"

"Hastayım. Boğazım ağrıyor. Geberiyorum. Elektrikler, sular kesik. Gelmiyorum işte."

Bahaneleri peş peşe sıralarken Senem tekrar üstüme atladı.

"Oğuz mu hasta etti seni? Ne konuştunuz o gece?"

O geceden beri peşimi bırakmıyor ve ne konuştuğumuzu öğrenmek için her fırsatı değerlendiriyordu. Ona yaşananlardan ve Demir'in ani gidişinden bahsetmemiştim. Bahsetmeyi de düşünmüyordum.

"Senem, yemin ederim gebertirim seni. Kalk üstümden!"

Aramızdaki yorgana aldırmadan daha da çok çıktı üstüme.

"Anlatırsan kalkarım," dediğinde iki elimi de pes ederek kaldırdım. Ona teslim oluyordum yoksa ağzımdan laf almadan şuradan şuraya git­mezdi. Yatakta doğrulup başlığa yaslandığım sırada Senem de gözlerini iyice açarak karşıma geçip oturdu.

KUTUP YILDIZI 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin