FELIX

601 55 26
                                    

F: Hoş geldi- Hyunjin bu halin ne?







H: Felix...









Hyunjin'i kolundan tuttum ve kapıyı kapattım. Onu yatak odasına götürdüm. Yatağa uzanmıştı. Ayaklarındaki ayakkabıları çıkardım.







H: Felix...







Hyunjin zar zor yatakta doğruldu. Onun karşısına oturdum. Hyunjin sarhoştu. Gözleri kıp kırmızıydı.







F: Sen ağladın mı? Neden bu kadar içtin?









H: Felix bu gün ne oldu biliyor musun?





Hyunjin uyuşuk uyuşuk konuşuyordu.









F: Ne oldu?









H: Bab- Jong-yeol geldi eve. Biliyorsun onun telefonlarını açmıyordum.










F: Evet biliyorum.









H: Senle beni öğrenmiş.









Şok olmuştum gözlerim yerinden çıkacaktı.









F: NE?!








H: Ama meğersem aslında önceden de biliyormuş. Beni takip ettirmiş.










F: Takip mi ettiriyormuş?! Ama nede-









H: Şşş.







Hyunjin parmağını dudağıma koydu ve yüzüme yaklaştı. Dudakları dudaklarıma çok yakındı. Nefesindeki o alkol kokusunu alıyordum.

Hyunjin kısk sesle;



H: Bir de ne öğrendim biliyor musun?








F: Ne öğrendin?








H: Jong-yeol... Jong-yeol annemi-








Hyunjin yüzünü buruşturdu ve ağlamaya başladı. Daha sonra tekrar konuştu.











H: Jong-yeol annemi öldürtmüş.









Yutkunamamıştım. Hyunjin kafasını göğsüme koydu ve ağlamaya başladı. Duyduklarım karşısında dona kalmıştım. Ellerimi onun saçlarına götürdüm. Onu bu halde görmek gözümü doldurmuştu fakat ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Boğazıma acı yayılmıştı.

Gözlerim, biriken göz yaşını daha fazla tutamadı ve yanaklarımdan aşağı bir kaç damla yaş süzüldü. Hyunjin'i nasıl teselli edeceğimi bilemez hale gelmiştim.










H: Felix... Felix ben onu öldürmek sonra da kendim ölmek istiyorum.










Hyunjin'i geri çektim ve Hyunjin'in yüzünü ellerimin arasına aldım.










F: Ne saçmalıyorsun? Ne ölmesi? Bana "beni bırakma Felix" demedin mi?









H: E-evet dedim.










F: Beni bırakacak mısın?








Bir parmağımla Hyunjin'in göz yaşını sildim.









H: Ha-hayır seni bıra-










Hyunjin'in dudaklarına kısa bir öpücük kondurdum ve anlımı onun anlına dayadım.









F: O zaman böyle konuşmayı kes. Ben seni bırakmayacağım, sen de beni bırakmayacaksın.










H: Bı-bırakmayacağım.










F: Herkes... herkes yaptıklarını ödeyecek. Sana elimden geldiğince yardım edeceğim sevgilim.








Hyunjin'e sarıldım. Uzun bir süre Hyunjin'e sarılmaya devam ettim. Ağlaması kesilmişti.









F: Hyunjin?








Hyunjin'den ses gelmiyordu. Bana sarılarak sızmıştı. Onu güzelce yatağa yerleştirdim ve oturma odasına gittim.

Telefonumu alıp baktım. Chan hyung bir sürü mesaj atmıştı ve bir kaç kere aramıştı. Telefonum sessizde olduğu için duymamıştım.

Chan hyung'u aradım, hemen açmıştı.








BC: Felix Hyunjin'i aradım ama ulaşamadım o-o iyi mi?










F: Sanırım telefonunun şarjı bitmiştir. Şu an evde.










BC: Oh şükürler olsun. Pekala görüşürüz.











F: Hyung.








BC: Evet?










F: Her şeyi öğrendim. Ona neden her şeyi bu kadar geç anlattın?








BC: Felix ona bir şey olmasından korktum. Yoksa asla böyle bir şeyi saklamam. İnan her gün bunu düşünüp durdum. Ben sadece çok fazla korktum...









Ağlıyordum. Titreyen sesimle;








F: Onu ilk defa bu halde gördüm hyung.










BC: Feli-









F: Bana ölmek istediğini söyledi. Onu bu şekilde görmeye ve böyle konuşmasına dayanamadım.









BC: Ben her şeyi halledeceğim. Sadece dikkat et Hyunjin bir delilik yapmasın. Sen de daha fazla kendini üzmemeye çalış. Biliyorum üzülmemek elinde değil ama Hyunjin'e destek olman gerek.











F: Sonuna kadar onun yanında olacağım.









BC: Teşekkür ederim. Görüşmek üzere.








Telefonu kapattım. Odaya gittim ve Hyunjin'e baktım. Sızmış bir şekilde yatakta yatıyordu. Yatağa gidip onun yanına uzandım ve sıkı sıkı sarıldım.








F: Asla seni bırakmayacağım.









Kafamı onun göğsüme gömdüm ve gözlerimi kapattım.

SONSUZLUK [HYUNLIX]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin