KARAR

22 9 0
                                    

     ELİF’TEN…

   Yaşamak nedir diye sorsanız, tam anlamı ile bilinmezlikler silsilesi derdim sanırım.
Asla yapmam dediğim ya da başıma gelmez diye düşündüğüm ne varsa hepsi yaşamın ta kendisiymiş aslında.

    Şu geçmiş olduğumuz birkaç gün yaşamış olduğum duygu karmaşıklığı ile beraber, vermek zorunda olduğum kararın doğruluğunu düşünerek geçmişti benim için. Uzun sayılabilecek bir zaman sonrası, kendi adıma en doğrusu olduğunu düşündüğüm kararı uygulama zamanına gelmiştim.
   Çisem’in yola çıkacağı günün gecesi, Poyraz birkaç defa mesaj yazsa da cevap vermemiştim. Kendimce düşündüğüm şey onun mesajlarına cevap vermek için kararımı netleştirmem gerektiği idi. Ben nasıl ki o gece gözümü dahi kırpmadıysam, Poyraz’da aynı şekildeydi. Bunu ara ara da olsa gecenin ilerleyen saatlerine kadar yollamış olduğu mesajlardan anlamıştım.

Benim yüzümden kendini nasıl bir olayın içine soktuğunun farkında mıydı acaba?

Her şey o kadar birbirine karışmıştı ki, kendi adıma vermiş olduğum kararın doğruluğunu düşünmeyi bırakıp, Poyraz’ın beni yaşadığım karışıklıktan çıkarmak için vermiş olduğu kararı sorguluyordum artık!

Üst üste gelen bildirim sesi artık canımı sıkmaya başladığında, komidin’in üzerine olan telefonumu elime aldım ve mesajlara girip parmaklarımı seri sayılabilecek bir şekilde harflerin üzerinde dolaştırmaya başlayarak;

‘’ Yapmış olduğun şu işkenceyi keser misin artık Poyraz!’’

Daha elimdeki telefonu bırakmama fırsat kalmadan cevap çoktan gelmişti bile.

‘’Sen kendi adına bu olayın bir işkence olduğunu düşünebilirsin ama ben kendi adıma söyleyebilirim ki vermiş olduğum en doğru kararı sorguluyorum bence!’’

Allah aşkına neyin doğruluğundan bahsediyordu bu!!!

‘’Beni yaşamak zorunda bırakıldığım olaylardan kurtarmak için aldığın bir kararın ne gibi bir doğruluğu olabilir acaba Poyraz?’’

‘’Sen hala daha bazı şeyleri anlamadıysan, ben kendimi daha fazla zorlamayacağım Elif ama şunu bil ki ben bu kararı zorunda olduğum için vermedim!’’
                                                                                         
    Maalesef ki farkındaydım.  Poyraz fazlasıyla hissettirmişti zaten, başından beri duygularını saklama gereği duymamıştı ki!!

Her zaman kaçan, saklanan ben olmuştum. Her ne kadar etrafımdakilere inkar etsem de içimde bir yerlerde küçük kıvılcımlar oluştuğu konusunda kendimi kandıramazdım.
İtiraf etmesi benim için ne kadar zor olsa da, şu an için Poyraz’ın teklifi benim tek kurtarıcımdı. Verdiğim karar, her ikimizin de hayatını belki  olumsuz etkileyecekti ama sanırım şuan için başka bir seçeneğim de yoktu.
En azından bazı şeyleri yoluna koyana kadar…

Telefonumun bildirim ışığı yanıp söndüğünde, Poyraz’ın yeniden sahalara döndüğünü anlamış oldum çünkü özellikle gecenin bu saatinde ondan başka kimse bana bir şey yazmazdı.  Sanırım artık merak duygusu beni de içine almış olacaktı ki, bir an önce okumak için aceleci hareketlerle gelen mesajı açtığımda;

-Poyraz= Yarın bir yerlerde oturup konuşalım ister misin Elif?

Aslında benim de  tam olarak istediğim buydu. Verdiğim kararı ve en önemlisi de kafamda kendimce şekillendirdiğim şartlarımı sunmak istiyordum ona.

-ELİF- Yarın Çisem le terminale gideceğim ondan sonra buluşsak olur mu?

-Poyraz- Ne işiniz var ki terminalde?

Sevda DedikleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin