ŞANSIMI SEVEYİM

37 9 0
                                    

        

                                        Doğru insan,  yanlış zaman. Doğru zaman, yanlış insan…
                                 İşte hayat böyle oyunlar oynar her zaman…

ALAZ’DAN:

Zamanlama yanlış ama insan doğru…

   Her yaş kişiye bir kat daha tecrübe olarak döner. Her dönemin yükleri kendine göre ağır, kimi zaman içinden çıkılmaz gibi gözükse de aslında bir hiç kadar değersiz olduğunu zaman geçtikçe anlamak, yıpranmak, yıpratmak belki de…

BEŞ SENE ÖNCE

Hayatımda her şeyin şaşırtılacak derecede  yolunda gittiği zamanlara oldum olası şaşırmışımdır.
Her gün oluşacak bir pürüz bekler durursun ya hani.
Üniversitenin son senesi, mezun olmamıza birkaç hafta var ve şimdiden işimin hazır olduğu bir dönem şans değil de neydi?

Aşk: Sevdiğim, değer verdiğim ve gördüğüm bir ilişkim vardı. O kadar ki kendi aramızda bazı ciddi olayların kararını almış olarak yürürken işin bir tek aile bölümü kalmıştı, bu da kolaydı bence.

Bu hafta Ahu ile beraber olduğumuz üçüncü senemiz bitmişti.
Aklımda olan planı gerçekleştirmek üzere; Ahu’nun arkadaşları ile yaşadığı eve doğru giderken bir de yapacak olduğum sürprize nasıl bir cevap vereceği, yüzünün alacağı şekli deli gibi merak eder durumdaydım.

Birkaç saat önce aradığında, bugün için buluşup buluşamayacağımızı sormuş, bende sırf ona açık vermemek için çok yoğun bir gün olduğunu ve ancak akşam buluşabileceğimizi söyleyerek, planımın işleyişini bozmamıştım.

Evin önüne geldiğimde, garip bir ürperti, bir soğukluk hissetsem de yapacak olduğum sürprizin heyecanı olduğunu düşünerek ötelemeye çalıştım.

Basamakları çıktıkça suratımda silemediğim bir gülümseme oluşuyordu.
Cebimde bulunan anahtarı çıkarıp kilide taktığımda, garip bir şekilde kilit tek seferde açılmıştı.

Bu olmaması gereken bir olaydı, zira Ahu ve  ev arkadaşları günün bu saatinde derste olurlardı. Kızların zaten yapacak olduğum sürprizden haberleri olduğu için evin anahtarını bana vermiş, bu gece geç geleceklerini söylemişlerdi.

İçeri girdiğimde, olmaması gereken bir şey varmış hissi ile dolmuştum.
Evin içinde garip bir koku vardı. Aslında garip olan koku değil bu saatlerde evin bu şekilde oluşuydu.
Henüz düşünceler içindeyken sehpanın üzerindeki yarım bırakılmış içerisindeki sıvının renginden alkollü bir içecek olduğu belli olan bir çift bardak gördüğümde, kokunun kaynağını anlamıştım.

Anlaşılan bizim cadı dün gece yine kızlardan birinin aklına girmiş, bu sabahta geç kaldıkları için evi toparlayamadan çıkmışlardı.

Bardakları alarak mutfağa götürdüğümde, sandalyede ona ait olduğunu bildiğim tişörtü görünce elime alarak o özlediğim kokusunu burnuma çekerek, tişörtü ait olduğu yere Ahu’nun odasına götürmeye karar verdim.

Oda kapısının önüne geldiğimde, duyumsadığım ses ile evde yalnız olmadığımı anladığımda kapının kolunu onu ürkütmeyecek şekilde yavaş ve tek bir hareketle açtığımda karşımda beklediğim görüntü kesinlikle bu değildi…

Canım dediğim, sevdiğim kadın…

Dostum, kardeşim dediğim adamın kollarında…

Ne yapacağını bilemeden sadece karşında ki görüntüyü anlamlandırmaya çalışmak…

Yanmak, yıkılmak, parçalara ayrılmak…

Onlar kendilerine bu durumu belli ki yakıştırmış olacaklar ki yaşanacak olan olayları umursamamışlardı ama ben ellerimi bile onların pis nefislerinin bulaştığı vücutlarına değdirme gereği bile duymadan, kapıyı gürültülü bir şekilde çarparak çıktım o kir yuvasından.

Sevda DedikleriWhere stories live. Discover now