5

1.6K 89 26
                                    

Günler geçtikçe durumum daha iyiye gidiyordu. En azından belimdeki ağrıyı unutmuştum. Üstüne daha büyük bir acı yaşayınca tabi.

En son ki olayın üstünden 3 gün geçmişti. Bu üç gün içinde düşünecek çok zamanım oldu. Çözüme ulaşan bir sorunun var mı peki diye sorarsanız yoktu. Hâlâ suçluyum. Ve benim yüzümden ekipte suçlu muamelesi görüyor. Medya'ya duyurmamaya çalışılsa da internette bir kaç yazı dolaştığını biliyorum. Adım geçmiyordu ama Avengers'ın illegal işler yaptıkları iması içeren yazılardı. Aslında bende diğerleri konuşurlarken duydum. Benim yanımda pek bu konu hakkında konuşulmuyordu. Tabi her şeyin farkındayım. Eğer olayların böyle gelişeceğini bilseydim hücreden çıkıp Avengers'la iş birliği yapma teklifini reddederim. Yanlış anlaşılmasın aynı çatı altında bulunduğum kişilere gerçekten minnettarım. Daha önce ablam harici kimse benim için kendisini riske atmamıştı. Ki kendisi pek başarılı olamamıştı. Bu sefer tam tersi olması içimi gıdıklayan hislerin -nasıl ifade edeceğimi inanın bilmiyorum- oluşmasına neden olmuştu. Çok güzel bir duygu yanlış anlaşılmasın ama üzerime kurduğu baskı daha fazla. O kadar fazla ki 'kontrol altında' tutulmayı tercih edecek kadar. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Minnettarlığımı nasıl göstermem gerektiğini de. Çocukluğumdan beri iteklenmeye alışmış biri olarak bu ilgi aşırı boğuyordu beni. Nankörlük yapmak istemiyorum asla ama küçük bir çocukmuşum gibi davranmaları çok aşırıydı. Daha önce bundan kötü yaralarım da oldu ve ben doktora gidecek fırsatım bile olmadan görevden göreve sürüklenmişliğim vardı. Suçlu hissettirmemeye çalıştıklarını biliyorum ama en başından beri kendimi öyle hissediyorum.

Beni yargılayabilirsiniz. O zaman neden engellemedin diye düşünebilirsiniz. Ama ben o elmanın tadına bir ker baktım bile. Özgürlük farkındalığını yaşadım. Şuan özgür olduğum pek söylenemez ama bu bile savaşmam için yeterli. Bu yaşıma kadar ablam için savaştım. Şimdi de kendim için savaşmak istedim. Bencillik olduğunu düşünebilirsiniz ki bence de öyle. Ama kendimi, düşüncelerimi engelleyemiyorken uzantılan yardım elini de engelleyemezdim. O güce sahip olduğumu sanmıyorum.

Herkes yemeğini yerken ben ise tek lokma bile ağzıma atmadan önümdeki yemekle oynarken tam olarak düşündüğüm şeyler bunlardı. Bir elim çenemde diğer elimle tuttuğum çatalı tabakta bir sağa bir sola çeviriyordum.

"Yemeyeceksen neden oturdun ki benimde iştahımı kaçırıyorsun."

Evet yine başlıyoruz.

"Problemi baştan düşünürsek karşıma oturan sensin." Benim iştahımı da kaçıranın kendisi olduğunu ima ettim ama anlayacağını hiç sanmıyorum.

"Seçme şansım olsa emin ol bu masada bir dakika bile durmazdım." Aynı uyuzlukla konuşmaya devam ederken elimdeki çatalı masaya bıraktım.

"Tutan kim?" Sakinlikle konuşurken karşımdaki bir şeyler mırıldandı ama umursamadım bile.

"Y/N, Bucky gerçekten bu durumdan o kadar sıkıldım ki. Kesin şunu artık." Tony azarlarken yarışa girmiş gibi gözlerimizi çekmeden birbirimize bakıyorduk. Son konuşmamızdan sonra -beni kaçırdıkları gece- aramızın daha iyi olacağını düşünmek büyük aptallıktı. Hâlâ birbirimizden hoşlanmadığımızı her fırsatta açık açık belli ediyoruz. O bunu bakışlarıyla bile becerebilirken ben ise görmezden gelerek yapmayı tercih ediyordum. Şu ana kadar tabi. İkimizde inat ediyoruz gözlerimizi çekme konusunda. Mavileri görüşüm bulanıklaşınca ne kadar çabalasam da gözlerimi ilk ben çekmek zorunda kaldım. Diğerleri çocukça davranışımıza sadece kafa sallarken Tony yargılamalaktan geri durmadı.

"Biri 26 yaşında, bir diğeri de neredeyse 107. Ne kadar da olgunlar değil mi?"

Abartılı el hareketleriyle birlikte bize bakmadan diğerleriyle konuştu. Duyduğum kıkırdama sesiyle yeni hedefim belli oldu.

Man Down//Bucky Barnes×Y/NWhere stories live. Discover now