37

526 50 179
                                    

Bir eksiklik vardı.

Her zaman bir eksiklik vardı.

Ama bu sefer her şeyden farklıydı.

Zamanda yolculuk yapmış gibi hissediyordum. Bana bir şey yaptıklarının farkındayım. Beynimle oynadıklarının. Ama nedenini bir türlü anlayamıyordum. Daha doğrusu hatırlamıyorum.

Hatırlamaya çabalamak istesem ne için olduğunu düşününce o da anlamsızlaşıyordu.

Hydra eski Hydra değildi. Pierce öldü. Nasıl öldü? Kızı yerine geldi ama kızının varlığından bile haberim yoktu. Hydra'nın devamlılığını sağlamıyoruz diyordu ama kişiler aynı kişiyken zıddını düşünmek zor oluyordu.

Bütün bunlar ne ara gelişti. Beynimdeki o eksiklik ne anlatırlarsa anlatsın tamamlanmıyordu.

Bir sürü soru işaretim vardı.

Örneğin en basitinden parmağımdaki yüzüğü ne zaman aldığımı bilmek istiyordum. Takı takma gibi normal heveslerim yoktu benim. Hiçbir zaman olmadı. Sıkıyordu da zaten. Ama çıkartmak içimden gelmiyordu.

Peki neden?

"Efendim ileride polis çevirmesi var."

Ön taraftan gelen sesle düşüncelerimden sıyrılırken oturduğum kasadan aşağı indim. Kamyonun ön tarafına doğru ilerlerken aradaki kaydırağı açtım.

Gece gece neyin denetimiydi bu?

"Kontrol etmediniz mi?"

Bakışlarımı gece karanlığında parlayan polis arabası ve polislerden çekmeden konuşurken önde oturan ikili birbirine bakıyordu.

"E-efendim saatlerini değiştirmiş olmalılar."

Derin bir nefes alırken bu hatalarına sesimi çıkartmadım.

"Yazık oldu... Durdururlarsa durun."

Kızağı geri kapatırken belimdeki silahı çıkarttım. Susturucusunu taktıktan sonra emniyetini açarken kızağı kaydırıp geri belime taktım.

Eldivenlerimi kontrol ederken kasanın arkasına saklandım. Araba yavaşlayarak dururken boynumdaki bezi de burnuma kadar çektim.

Beni neden teslimata görevlendirmişlerdi onu da bilmiyorum ya. Çok yaptığım bir şey değildi.

"İyi akşamlar efendim."

"İyi akşamlar. Ehliyet ve ruhsatınızı alabilir miyim?"

"Tabi ki."

Bir kaç haşırtı harici ses çıkmazken sessizce sıramın gelmesini bekledim.

"Ne taşıyorsunuz?"

Yaslandığım tarafa başka bir polis bir kaç kere vururken adım sesleri de ardından geldi.

Düzgün bir bahane bulunda uğraştırmayın beni.

"Ne taşıdığını bilmiyor musun?"

Normalden uzun süren sessizliği polisin agresif tonuyla kesilmişti.

"B-bize ne verirlerse o-onu taşıyoruz e-efendim."

Aptal.

"Aç kapıyı."

"E-efendim ama-"

"Kapıyı aç. Hemen."

Kimseyi öldürmek istemiyorum.

Kapı açılma sesi birlikte içeri bir ışık süzülürken belimdeki silahı sessizce çıkardım.

"Carl dikkatli ol. Bu o olabilir."

Man Down//Bucky Barnes×Y/NWhere stories live. Discover now