Başka Grup

118 25 66
                                    

Ani olmuştu her şey. Kamyona arkadan bir araba girdiğinde Melis, onun kardeşi Ceyda, arkadaşları Vedat ve Cemal karakolun ön kısmındaydılar. Karakolun yola bakan kısmı cam duvar ve kapıdandı. O sırada Vedat ve Cemal Melis'in babası ile bir şey tartışıyorlardı. Melis ile Ceyda ise babalarının arkasındaydılar.

Vedat uzun boyluydu, Cemal ise Melis ile aynı boydaydı. Melis'in saçının önündeki bir tutam mavi idi. Ve araba kamyona çarptığında hiçbirinin anlamı kalmadı. Kamyon aniden alev aldı ve kulakları sağır edercesine bir patlama gerçekleşti. Hiç kimse daha bir şey hissedemeden cam duvar içeri doğru patladı, cam parçaları onlara ve içeride bulunan 3 polis memuruna kesikler atıyordu. Maalesef ki Melis'in babasının şahdamarını kesti cam parçaları ve Erkan Olgun eli boynunda yere yığıldı. Vedat ise hemen Cemal'e kendini siper etti, cam parçaları Vedat'ın sırtını kestiler.

3 saniye sonra kamyondan gelen çatırtılar dışında etraf sessiz sayılırdı. Uzaklardan kaza sesleri ve çığlıklar geliyordu. Melis ile Ceyda babalarının yerde hareketsiz yattığını görünce çığlığı basıp babalarına sarıldılar. Diğer üç polis memuru ise şarapnel(?) ve cam parçaları yüzünden vücutlarına aldığı yaralar sonucu ölmüşlerdi. Vedat'ın giydiği ince sarı hırka ve beyaz kolsuzu kana bulanmıştı. Ama Vedat onun kendi kanı olduğunu düşünmedi hiç, sadece diğerlerine bir şey oldu mu diye endişelendi.

Cemal ise hemen mavi tişörtünü ve kot pantolonunu kontrol etti. Ama yara almamıştı. Ceyda gri tişörtünü ve gri kotunun kana bulanmasını umursamadan babasının başında ağlayarak babasını uyandırmaya çalışıyordu. Melis ise kardeşini sakinleştirmeye çalışıyordu ama kendisi de ne yapacağını bilmiyordu, teröristler bomba attı sandı bir ara. Hepsi öyle sandı. Ve yukarıdaki (evet karakol iki katlı, cephaneliğin bulunduğu bodrum katını saymazsak) polislerin niçin gelmediğini merak ediyorlardı. Fakat içeri sürünerek giren bir şey onların fikirlerini çürüttü.

Kolları, yüzü, kıyafetleri, saçları ve diğer vücut kılları yanarak kömürleşmiş; bacakları koptuğu için bağırsaklarını peşinden sürükleyen bir şey kırık kapıdan içeri doğru yavaşça süründü. Melisler ise donmuştu; Bu da neydi böyle?!

Vedat hiç duraksamadan Cemal'i koltuklarından tuttu ve sürükleyerek merdivenlere doğru götürmeye çalıştı. Sonra Melis ve Ceyda'nın çığlığını duyunca Cemal'i bırakıp ne olduğuna baktı. Melis kardeşini kucaklamıştı ve onlara doğru koşuyordu. Vedat Cemal'i ayağa kaldırdı ve hepsi beraber merdivenlerden yukarı çıktılar. Yukarı katta polislerin temizlik dolabı ve sigara odası vardı. Sigara odası uzun koridorun sonunda, temizlik dolabı ise hemen merdivenin sağındaydı.

Vedat koşarak sigara odasının kapısına tekme attı ve kapı sertçe kapandı. Dışarıdaki patlamalar seyrekleşmişti ve hiç insan sesi gelmiyordu artık. Diğerleri olduğu yerde donup kalmışken Vedat temizlik dolabında ne varsa yığdı merdivenlere çünkü o şeylerin oraya gelmesini istemiyordu. Ama metal saplı süpürgeyi yanına aldı. Ona lazım olacaktı.

Melis kardeşini sakince yere yatırdı ve yüzü çarpılmış şekilde kardeşinin yarılmış karnına baktı. Cemal bağırarak: "Ne oldu?!" diye sordu. Ceyda ise salya sümük ağlarken "Isırdı, ısırdı babam!" diye bağırdı. Her şey hızlanmıştı sanki Melis için. Kardeşi kollarında eriyordu. Vedat ise süpürge sapını ayırmaya çalışıyordu. 

"Abla?" dedi yavaşça Ceyda. "Evet ablacığım?" dedi Melis kurumuş olan boğazının el verdiğince. 
"Ölüyor muyum?" diye sordu Ceyda gayet sakin bir şekilde. O anda Melis'in boğazı düğümlendi ve gözleri yaşardı. Cemal arkasını döndü ve Vedat Ceyda'ya baktı. Melis ise diyeceklerini tartıyordu. Ceyda ağlamayı kesmişti. "H-Hayır Ceyda, sadece bir daha üzül..." Ceyda titreyerek "Her şey kararıyor!" dedi. "Abla bir şey yap her şey kararıyor abla!" Melis ise Ceyda'nın korkudan gerilmiş yüzüne bakıp ağlamaktan başka bir şey yapamıyordu. dizleri üstündeydi Melis, kucağında kardeşi vardı. Yenilgiyi tattığını zannederdi Melis, yenilgiyi tatmamıştı. 

Ölü Günler (YAZILIYOR) Where stories live. Discover now