Kırgınım, belki geçmişime belki de geçmişimi şekillendiren travmalara. Tek amacı kırılmak olan kişiliğime küskünüm. Hassas ruhumu sarmalayan insanüstü cesaretimin bile incindiği o kadar olayla karşılaştım ki; yorgunluğum, cesaretimi diri tutmaya çalışmaktandı. Bunca zaman yaşadıklarım lütuf mu yoksa ceza mı bilemiyorum. Ölüm, en kestirme çıkışımız. Bunu öğreten de bu yolu kullanmamıza izin vermeyen de Yasin Yaren oldu.
İşte tüm ihtişamıyla karşımızda. Güneş altında sarı tonlara kaçan saçları, sigaradan hafif rengi bozmuş bıyıkları ve birbiri içine karışmış sakallarıyla bahçe kapısının eşiğinde bana doğru bakıyordu. Kalın çerçeveli optiğinde güneş parlıyordu. Üzerindeki koyu yeşil takım elbisesiyle küçük göbeği belirgindi. Tombul suratında sevimli bir tebessüm taşıyordu her zaman olduğu gibi. Sol el cebinde, sağ eliyle parmağındaki yüzüğüyle oynuyordu. Küçük valizimi hazırladım, sigaramı yaktım, pencereden taksinin gelmesini bekliyordum bir yandan da Ustayı izleyerek. Hayali bile şüpheliydi mezarını ziyaret edip etmeyeceğim konusunda. Arabanın yaklaştığını görmemle beraber ayaklanıp aşağıya indim.
Taksideki elemana elimle işaret edip beklemesini belirttikten sonra telefonu kulağıma götürdüm. Ağır adımlarla Yasin bana doğru yaklaşıyordu.
"Demek tatile gidiyorsun evlat ?" derken sol eliyle burnunu sıvazlayıp bıyık altından kahkaha atıyordu.
"Mezar ziyaretlerinden haz etmediğimi biliyorsun değil mi ?"
"Evlat. Bazı şeyleri aşmalısın artık."
"Aşılmayacak engin dağlarım var benim" dedim ve elimdeki valizi sallarken aynı ritimle öttürdüğüm ıslığımla yanından geçtim. Serseri ve umursamaz tavırlarımdan nefret ettiğini bildiğim adamın hayalini gıcık edebileceğimi düşünecek kadar da serseriydim işte.
Şoför arabadan çıkıp valizimi aldı. Ön koltuğa kuruldum. Sabiha Gökçen'e gideceğimi belirtirken camdan Usta'ya yeniden bakış atacaktım ki geldiği yere geri dönmüştü, beynimin içine.
"Yolculuk nereye Abi ?" dedi şoför, aklım hala Yasin'deyken.
"Efendim"
"Hava alanına gezmeye gitmiyorsunuzdur herhalde"
"Ha evet. Yani gezmeye gitmiyorum tabi ki. Yolculuk Sivas'a"
"2 ay sonra bende gideceğim" Sanki merak ediyormuşum gibi sohbete devam edip ne kadar lüzumsuz konuşabileceğini ölçebilirdim belki. Cevapsız kalmayı tercih ettim.
"Kardeşimin yemin töreni olacak. Asker ocağı zor olur. Moral vermiş oluruz."
"Adı soyadı nedir? Gitmişken selamını götüreyim" dedim. İçimden iyilik yapmak geldi.
"Şaka mı yapıyorsun abi. İşini gücünü bırakıp nizamiyeye mi gideceksin sanki." Cümlesini tamamlayana kadar ciddi ciddi suratına baktım. Korkudan olsa gerek kardeşinin ismini söyledi. Telefonumu çıkarıp Fuat'a mesaj yazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asimetrik Aksilikler (Tamamlandı)
FantasyVarlık ve yokluk arasındaki ince çizgide hayali yaşantıların gerçek hayata yansımalarını tasavvur edemeyen emekli bir ajanın trajikomik hayat öyküsüdür. Roman içerisinde yaşanan olaylar tamamen hayal ürünüdür, ancak hiçbir zaman yaşanmayacak değildi...