27 Mayıs 2019 Ayan Freesia Rowe

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

27 Mayıs 2019 Ayan Freesia Rowe

Elimdeki bavullar ile kapıdan çıkmak üzereydim. Tamam biraz hızlı bir giriş oldu. O yüzden size en başından anlatacağım.

Öncelikle Richard ile buluşmamız güzel geçti. O pembe gül konusunu hala unutmuş değilim tabii. Neyse. Anneannem son anda gelmekten vazgeçti.

Bu yüzden anneannem beni ve kızları davet etti. Tabii ben Harry ile gidiyordum kızlar arkamızdan geleceklerdi. Harry'i anneannem ile tanıştıracağım için acayip heyecanlıydım açıkçası.

"Güzelim neden bu kadar az bavul aldın?"
"Zaten orada fazla kıyafetim var. Buradan götürmeme gerek yok."
"Onlar dar gelirse. Hamilesin ya."

"Sen bana şişman mı diyorsun. Çekil şuradan. Ben arabada oturacağım bavullara da karışmam ne yapıyorsan yap."
"Öyle söylemek istemedim."

"Ama söyledin. Bunun bir önemi yok. Sen git bavul yerleştir." Tatil için iki haftalığına gidiyorduk. Jeff ve nişanlısı Glenne de gelecekti.

Harry bavulları yerleştirdikten sonra şoför koltuğuna oturdu. Üstümde beyaz bir elbise, gözümde güneş gözlüğü, başımda ise büyük hasır bir şapka vardı.

Kulaklıklarımı takıp havalimanına gidene kadar şarkı dinlemek istiyordum. Telefonumdan Better Man şarkısını açıp arkama yaslandım. Ellerimi yavaşça karnımın üstüne koydum.

"Harry, sanırım bebek biraz önce tekme attı."
"Nasıl tekme attı."
"Tekme atıyor çocuk çabuk getir elini."

"Ayana otobandayız farkında mısın?"
"Dur o zaman kenarda?"

"Otobanda kenara mı çekiliyor. Sen nasıl araba kullanıyorsun?" Elini direksiyondan çektim. Tek eli ile de arabanın hakimiyetini sağlayabilirdi.

Zaten trafik vardı. Büyük elini şişkin karnımın üstüne koydum. Bebek babasını hissetmiş olmalı ki arka arkaya tekme attı. Harry ise yüzündeki gülümseme ile karnımı izliyordu.

"Ben sana demiştim."
"Çok tatlı tekme atıyor." Dediği söze kahkaha atmaya başladım.

Ona dönüp dalgalı saçlarını izledim. Dalgalı saçları ona çok yakışıyordu. Elini çekmeden arabayı sürmeye başlamıştı. Elini ittirdim.

"Ne bu sinir?" Trafik açılmıştı. Araba hızlanmaya başlayınca yerime sindim.

"Bana sişman dedin."
"Hayır öyle bir sey demedim. Ayrıca benim sana sinir olmam lazım."

"O nedenmiş?"
"O herifle çıkamazsın." Başladık yine. Hep aynı konu zaten. Richard ile yemeğe çıktığımdan beri aynı konuyu konuşuyordu.

"Yine mi aynı konu?"
"Evet yine aynı konu. Gerekirse seni eve kapatırım ama yine de o adamla buluşmana izin vermem."

"Neden ama?"
"Çünkü adam gıcık, uyuz ve tipsiz."

"Adamın neresi tipsiz söylesene bir?"

"Yüzü tipsiz. Ayrıca mavi gözleri de çok açık kurt gibi bakıyor."
"Saçmaladığının farkında mısın şu an?" Bariz kıskanıyordu.

"Saçmalamıyorum doğruları söylüyorum." Bunlar doğru değildi ki. Ama beni kıskanması komikti.

"Kiminle çıkmamı istersiniz peki Prens Hazretleri?"
"Benimle."
"Seninle mi?" Ciddi miydi? Çünkü ben bu fırsatı havada kaparım.

"Evet. Biliyorsun. Seni güzel bir randevuya çıkarabilirim. Güzel vakit geçiririz. Sonra da eve gidip bebeğimizle vakit geçiririz."

"Tamam."
"Ne tamam."
"Tamam. İtalya'da randevuya çıkar beni."

"Gerçekten mi?"
"Gerçekten."
"Tamam o zaman şimdiden güzel bir restoran bakayım."

"Tatlıları güzel olsun ama." Yanağımı öptü ve yola geri döndü.

421 kelime.

Kaos yaklaşıyor...
Kemerlerinizi bağlamanızı tavsiye ederiz çünkü birkaç bölüm içinde kırılma noktasına geçeceğiz.

Lover || Harry StylesWhere stories live. Discover now