Hide and Seek ||yoonmin

You like me, i know

İşte gelmiştik. Haftasonu içerisi ağzına kadar dolu olan mekanın önünde içeri girmeyi beklerken üzerimdekileri düzeltip yeni boyadığım turuncu saçlarımı parmaklarımla geriye taradım. Dudaklarımın arasından lolipopumu çekmeden kimliğimi güvenliğe gösterirken yanımda bana yapışık gezen Mark'ta gözlerimi gezdirip içeri adımladım.

Evet belki onu kullanıyordum ve bunun için vicdan yapmalıydım. Üzülmeli ya da ondan özür dilemeliydim ama o bunları hak edecek bir tip olmadığından umursamıyor, onu daha fazla ne için kullanabileceğimi düşünüyordum. Müzik sesi insanların gürültüsünü bastırırcasına kulaklarımda patlıyor, benim gözlerim şimdiye kadar gelmiş olması gereken grubu arıyordu.
"Şuraya geçelim işte Jimin başka yer yok."

Başımla onaylayıp en köşeye gidecekken Namjoon'u görmemle gülümseyerek adımlarımı Mark'ın beni getireceği köşenin tersine çevirdim. Yeterince iyi oynuyor muydum bilmiyorum ama gözlerimi şaşkın olduğumu düşündüreceği şekilde açtım.
"Tesadüfe baksana sen Mark, Yoongi'nin grubu da buradaymış hadi yanlarına gidelim."

Elinden tutup çekiştirirken çarptığımız bedenler arkamızdan sövüp danslarına devam ediyor, arkamdaki beden ne olduğunu anlamadığı duruma uyum sağlayıp duyamayacağım şekilde mırıldanıyordu. Benim amacım sadece onlara ulaşıp istediğim şeyi elde etmekti ama Tae hariç kimse bunun farkında değildi.

Yanlarına gidip Mark'ın elini bırakırken Tae'ye sarılarak kulağına zeki bir şeytan olduğunu fısıldadım. O olmasa bu fikir asla aklıma gelmez, hatta aptal gibi ne yapacağımı düşünür dururdum. Gerçekten fazla zekice bir plan kurmuş, planı bozmadan bizi buraya kadar toplamıştı. Herkes gülüp arasında sohbet etmeye, dans etmeye başladığında koltukta yayılıp bizi izleyen Yoongi hiçbir şey yapmıyor, elindeki bardağı hafifçe sallayarak bize bakıyordu. Sadece onun yanına yaklaşıp koltuğa attığı kolunun arasına girmek, onunla birlikte hiçbir şey yapmadan oturmak istiyordum. Bana söylediği şeylere rağmen ondan kopamıyor, sürekli yanında olmak, neden benden bu kadar uzak olduğunu ona defalarca sorup istediğim cevapları dudaklarından duymak istiyordum.

"Jimin sizden hiç bahsetmedi."

Yoongi'yi süzen gözlerimi herkesle birlikte Mark'a çevirdiğimde Yoongi'nin oturduğu koltuğa kendini atmış, bacak bacak üzerinde içkisini içerken aşağılayıcı bakışlarını üzerimizde dolaştırıyordu.
"Ee Yoongi, sınıfta kimseyle muhattap olmayıp enerjini buralarda mı atıyorsun?"

Yanına oturup çenesini kapatmasını istediğimde dudaklarını birbirine bastırıp sırıtırken kendinin fazla çekici olduğunu falan düşünüyordu. Onu fazla tanıyordum. Amacım burada onun sinir bozucu konuşmasıyla kavga çıkartmak olmadığından daha fazla konuşmaması için elimden geleni yapacak, insanlara sarmamasını sağlayacaktım.
"Ben enerjimi burada atmayı tercih ettiğim için okulda bu kadar rahatsın desene Mark."

Yoongi'nin çatık kaşlarıyla birlikte tek nefeste söyledikleri, ortamın gerginliğini arttırmış, herkes tek kelime etmeden bakışlarını ikisi arasında gezdiriyor, ben de bu işi elime yüzüme bulaştırmadan bitirmek için tanrıya dualarımı sunuyordum.

Jungkook'un kahkahası Yoongi ve Mark'ın üzerindeki bakışları ona çevirirken Mark yanında duran bedenime sarılıp boynumu öperek gülümsedi. Sanırım gece iyice keselenmem gerekecek, yoksa kusacağım.
"Hayatın keyfini çıkarıyorum Yoongi. Sen de eğlen biraz put gibi durma."

Yoongi bakışlarını üzerimizde gezdirip yerinden kalktığında bitti dedim, üzerine atlayacak, kavga edecekler ve karakolda biten mükemmel gece.
"Eğlence anlayışımız uyuşmuyor diyelim."

Yanımızdan uzaklaşıp dans pistinden bir kızı yanına çekti. Tae'yle göz göze geldiğim an ne olduğunu ikimiz de anlamıyor, birbirimize bakıp pistte birbirlerine yapışık iki bedenle sadece yutkunmakla kalıyordum. Boşuna uğraşıyordum. Burada onu kıskandırıp kendime çekmek için uğraşıyorken o gidip başkasıyla dans ediyor, beni umursamadan istediği her hareketi yapıyordu. Beni hiç düşünmüyordu. Bomboş hayallere kapılıp gidiyordum. Yanımda oturup üzerime eğilen bedeni çekmek zorunda kalıyor, beni öpmeye çalıştıkça geri kaçıyordum.