Yeni Yuvam

249 28 19
                                    

Liya Zohorun gönderdiği görevliyle birlikte ayrıldı. Zohorun gönderdiği adam çok yetenekli olmalıydı ki herkesi tek seferde şehir merkezine ışınlandı. Onları küçük bir eve götürdü. İçi temiz ve sağlamdı. Pek bir eşya yoktu. Yatak odasında büyük bir çift kişilik yatak ve yanında tek kişilik yatak vardı. İkinci küçük odada tek kişilik yatak bulunuyordu. Salon ve mutfak birleşikti. Bir masa ve 4 sandalye, tezgah ve biraz mutfak eşyasından başka bir şey yoktu. Ev turu bittikten sonra onları buraya getiren, hiç gitmeyecekmiş gibi görünen adama döndü. Açık mavi saçları, parlak turuncu gözleri vardı. Nerdeyse 198 civarıydı. Liya vücudunun kaslı yapısını elbisesinin altından fark edebiliyordu. Beni görülür bir yerde değildi. Soğuk bir havası vardı. Kimseyle samimiyet kurmayan bir insan havası yayıyordu. İsminin Neoro olduğunu söylemişti. 

Liya sırayla tüm çocuklarını yıkadı. O sırada Neorodan çocuklara bakması için biraz yardım aldı. Üç çocuğunun saçlarındaki boya akana kadar yıkadı ve temizledi. Albinin aslında erkek olduğunu fark eden Neoro bir anlık şaşırsada bunun hakkında fazla düşünme gereği duymadı. Ne de olsa bu ülkeye kimliğini gizleyerek gelen kişi sayısı oldukça fazlaydı.

"Neoro sanırım gitme vaktin geldi. Bize evi gezdirdiğin için teşekkürler.

"Malesef sizi yanlız bırakamam. Sizin gibi genç ve güzel bir anne yanlız başına yabancı ülkede çok fazla zorluk çekecektir. Bana ihtiyacız olacağı için hep bir nefes uzağından seni takip edeceğim."

Bunu söyledikten sonra utanıp pembe yanaklarla Liyanın elini öpmek için eğildi. Ama dudakları Liyanın eline ulaşamadan Albin Neoro'nun öpücüğüne tokat attı.

Liya hemen Albinin elini kontrol etti. İncinmişe benzemiyordu fakat bu huyundan vazgeçmesi gerekiyordu. Albin zarar görürse bir kaç ölüm yaşanabilirdi.

Liya sinirle kapıyı ardına kadar açtı ve dışarı çıktı. Yerden ağaçtan düşmüş ince dalı aldı ve Neoro'ya parmağıyla gelmesi için işaret verdi. Neoro sesizce yanına gitti. Liya elindeki dalı beline kadar yüksekliği olan bir kayaya doğru savurdu.

"Başına aynı şeyin gelmesini istemiyorsan gitme vaktin geldi demektir."

Neoronun gözleri şaşkınlıkla genişledi. Kaya ikiye bölünmüştü. Bir dalla bu kadar hasarı ancak bir kılıç ustası verebilirdi. Ama ona Liyanın sadece korunaklı bir şekilde büyümüş bir prenses olduğu söylenmişti. Minik ve sevimliydi. Onu koruma iç güdüsü oluşturan sevimli bir çehresi vardı. Gözleri vahşi bir kedi gibi oluşu bunu bozmuyordu. Siyah gözleri ve saçları daha önce hiç görmemişti. Ülkesinde siyah rengi görmek neredeyse imkansızdı. Herkesin çirkin ve değersiz olarak kabul ettiği bir renkti. Neoro onu ilk gördüğü an bunun saçmalık olduğunu düşündü. Hangi ahmak siyahın en çirkin renk olduğunu söylemişti. Artık tüm dünyanın en değerli ve güzel rengiydi. Kalbi ona baktıkça deli gibi atıyordu. Liyanın da kalbinin aynı şekilde çarpmasını istiyordu. Belki ömrünü verebileceği eşini bulmuştu. Dul ve üç çocuklu bir kadınla evlenmesi garip karşılanabilirdi fakat evlenir evlenmez üç sağlıklı oğula sahip olmak dünyanın en güzel şeyi değilmiydi. Bir babayı gururlandıracak mükemmel oğullar olacakları şimdiden belliydi. Tek ihtiyaçları Liyaya benzeyen sevimli bir kız çocuğu yapmaktı. Liyanın yanında kalma emri almamış olsa bile onla kalmaya içten içte yemin etmişti ama şuan sevdiği kadının onun yüzünden katil olmasını istemiyordu. O yüzden bunu kabullenip

"Sanırım gitme vaktim geldi. Fakat senin veya çocuklarımızın bir ihtiyacınız olabileceğinden ötürü arada bir sizleri ziyaret edeceğim. Liyciğim nerdeyse gitmeden sormayı unutuyordum... "

Neoro bir an utanıp yanakları kızardı.

Liya bir sirk gösterisini izliyormuş gibi ona bakıyordu. Çocuklarımız mı? Liyciğim mi? Bu ülkenin erkekleri cidden kafayı yemiş. Evet güzel olduğumu kabul ediyorum ama biraz abartmıyor musunuz? Acaba onu çok fazla mı korkuttum diye düşündü. Eski yaşamından hatırladığı bir kılıç tekniğini sergilemişti. Hiç kası olmasaydı böyle bir gösteri sergileyemezdi. Fakat evin yapımı, çiftçilik, hayvanlarla uğraşmak, odun kesmek, ağır ev işleri derken fazlaca kas kütlesi edinmişti.

"Öhö öhö... Şey yani diyordum ki... Acaba bana şey vermen mümkün mü... Yani sadace yanında değilken seni hatırlatması için kötü bir niyetim yok. Demek istediğim bana saçından bir tutam verebilir misin?"

Liya ateş saçan gözlerle Neoro doğru bir adım attı. Öldürme niyetiyle elindeki dalı havaya kaldırdı. Bunu hisseden Neoro korkuyla

"Sonra görüşürüz."

Diyip hemencecik ışınlandı. Ardında öfkeyle ayakta dikilen Liya ve Albin ikilisini bıraktı.

(Hikayeye çılgın gibi erkek karakter sokmaya karar verdim. Devasa bir harem kuracağım. Eğer istediğiniz bir erkek tipi varsa dış görünüşünü, karakterini ve mesleğini söyleyin mümkünse içine hemen koyacağım. Bence çok eğlenceli olacak gelsin güzelim boyslar hehehehe ❀(*'▽'*)❀ )

KLİŞELER KLİŞESİWhere stories live. Discover now